Haber ve yazılarımız üzerinden okurlarımızın geri dönmesi; eleştirmesi ve yeni önermeleriyle, görülmedik demokratiklikte bir yönetişimin bileşeni olması çok sevindirici. Yaptığımız her haberin...

Haber ve yazılarımız üzerinden okurlarımızın geri dönmesi; eleştirmesi ve yeni önerme-leriyle, görülmedik demokratiklikte bir yönetişimin bileşeni olması çok sevindirici. Yaptığımız her haberin, attığımız her başlığın ve yazarlarımızın satır araları bile büyük bir özenle teraziye konuyor. Tartımı ertesinde bazen benimle özel olarak yazışarak, çoğu kez de okur grubumuz bünyesinde topluca kanaat bildirimi yapılıyor. İsteyen fikre katılmıyor, tartışıyor. Ama bir gerçek var; sesimiz karşılığı buluyor.

FEMİNİSTLERDEN GELEN İKİLİ TEPKİ
Geçen çarşamba haberimizin çıktığı gün, Ayşe Sargın isimli okurumuz bir mektup yolladı: "Bugün sayfanızda yaygın medyanın internet siteleriyle ilgili haberinizi okudum. Bu konuda biz feministler de yazıyor, çiziyoruz. Konunun Birgün'de de dile getirilmesi hayli önemli. Yalnız, bu durumu eleştirmek için kaleme alınan bir haberde, durumu -yani kadınların yaygın medyada cinsel nesne haline getirilişini- yeniden üreten bir resim basmanız gereksiz ve sakıncalı. Üstelik, Serdar Değirmencioğlu'nun Milliyet'e gönderdiği ve sizin haberde yayınladığınız mesajda o resimler zaten detaylı bir şekilde tarif edilirken, kalkıp böyle bir resmi örnek olsun diye basmanız, o resimdeki kadının -ve tüm kadınların-cinsel nesnelik halini yeniden ürettiği gibi, sadece erkek okurların resimlere yönelik ilgisini arttırmaya yarıyor. Bu eleştiriye de gazete sayfalarınızda yer vermeniz dileğiyle, selamlar."

Ayşe Sargın'a bir yanıt yazdım: "Ayşe hanım, merhabalar. Kullandığım foto sadece görselliği sağlamak için... 'Özürü kabahatinden büyük demeyin" lütfen... Sonuçta sayfanın manşetini oluşturan haber; başlığı, kutusu, kutu başlığı ve fotosuyla bir bütün... Kullanılan fotoya gelince. Bu meselenin eleştirildiği ve bu eleştirinin desteklendiği özel bir yorumun da katıldığı bir 'iş' için; sürekli, adapsız ve kasıtlı davranış yapılmış gibi bir eleştiri olarak kabul edemem yazınızı. Sizin uyarınızı ben de dikkate alan bir noktada durmasaydım haberi de yorumu da koymazdım... Oradaki (göründüğü kadarıyla) kadın sporcu da fotoğrafın boyutu da zaten bu türden bir tutumumuz olmadığını gösteriyor..."

MEKTUP MÜNAVELE SÜRÜYOR
Değerli okurumuz Ayşe Sargın'dan bu kez Okur Temsilciliği kurumunu da eleştiren -görece- daha uzun bir mektup aldım: "Merhaba Adnan Bey. Kullandığınız resmin 'haber nesnesi görsel' olduğunu söylüyor; resmin boyutunun ve bizatihi böyle bir konunun haber yapılmış olmasının gazetenin bu konudaki tutum farklılığını ortaya koyduğunu ifade ediyorsunuz. Problem şu ki, evet tüm bunlar BirGün'ün bu konuda yaygın medyadan farklılığını ortaya koyuyor, ama yeterince değil. Bahsi geçen haber için görsel malzeme kullanması şart değildi. Gazetede görsel malzemesiz bir sürü haber var. Ayrıca illa görsel malzeme kullanılacaksa, pekala bahsi geçen gazetelerin logoları ya da bilgisayar başında bir erkek resmi (internet medyasındaki bu tip haberlerin tüketicisi erkek okurlar olduğu için) konabilirdi. Bunların hepsi tercihlerle ilgili. BirGün de dahil bir çok gazetede kadınların çoğunlukla görsel malzeme olarak değer görmesiyle ilgili olarak başka bir örnek:

20 Haziran tarihli BirGün'ün 3. sayfasındaki "Hırsızsın dediler..." başlıklı haber. Haberdeki şikâyetçi kişi, kadın değil de erkek olsaydı onun da bu kadar büyük bir resmi kullanılır mıydı? Hiç sanmıyorum (Haberdeki "genç kız" ifadesi de yine yaygın medyanın haber dilini çağrıştırıyor. Şikayetçi erkek olsaydı, "genç adam, delikanlı" denir miydi sizce? Ayrıca 18 yaşını geçmiş her dişi, "kız" değil, "kadın"dır. Bu açıdan da sorun var)... Ya da aynı sayfanın sol üst köşesindeki "Töre cinayetine aile boyu tutuklama" başlıklı haber. Habere göre töre cinayeti kurbanlarının biri erkek, biri kadın. Ama biz sadece kadının resmini görüyoruz. Örnekler çoğaltılabilir. "Tüm yaygın medya bitti, yüklenilecek bir biz mi kaldık, insafsızlık etmeyin" demeyin. BirGün bizim için yaygın medyaya alternatif olarak çok değerli bir girişim. Bu yüzden gazetenin yayın politikasının (feminist) kadın okurlarının haberlerle ilgili duyarlılıklarını da yansıtmasını istiyoruz. Bir de eleştirimle ilgili olarak "eleştirerek gelecek hafta kullanırım" demişsiniz. Keşke, okur temsilcisine gönderilen tüm mesajlar olduğu gibi gazetede yayınlansa. Yani okur temsilcisi, süzgeç görevi görmese. Bu durum yaygın medya için zaten geçerli, bari BirGün'de böyle olmasa (Aslında Okur Temsilciliği kurumu da yaygın medyanın ürünü, daha alternatif bir yaklaşım gerekmez mi bize?)...

SON SÖZLER
Mektuplar aynen yayımlanıyor. Diline ve tekrara düşen yanlarına (muhatabına sorarak) yapılan düzeltmeler hariç. Ama, yaygın medyanın aksine bizim okur temsilciliği anlayışımız; yazdığımız yorumlarla gazetemizin yayın politikasını okura olduğu kadar, tüm çalışanlarımıza da anımsatmak. Süzgeç değiliz.