Zihin duvarı
Berlin Duvarı yıkılalı 25 yıl oldu.
Zihin duvarı duruyor, bazılarında.
1978’de bir siyasal partide
toplantıda şöyle dedim:
“Stalin’den sonra Kruşçef geldi,
Stalin dönemini kınadı.
Brejnef’den sonra birinin gelip
bu dönemi eleştirmeyeceği ne malum?
Ya SBKP yanılıyorsa?”
(Gençlere not: Sovyetler Birliği
Komünist Partisi)
Yönetim Kurulu üyesi bir arkadaş
hayretle şu tepkiyi gösterdi: “Aaa!
‘Ya Tanrı yanılıyorsa?’ gibi konuştun!”
Parti bölününce kalan gençlere dönük
bir seminer veriliyordu. Şöyle dendi:
“Türkiye’de ince bir küçük burjuva
entelektüel çizgi var,
‘Her şey eleştirilir, Sovyetler Birliği
dahil,’ diyen. Oysa Marksizme göre
bilinci maddi gelişme belirler.
Dünyanın en gelişmiş toplumu olan
Sovyet toplumunu
biz geri kalmış ülkenin Marksistleri
anlayamayız ki eleştirelim.”
Üç arkadaş tepki gösterdik:
“Burada bilim değil, din var!”
Ertesi hafta aday üyeliğimiz sona
erdirildi. Gerekçe yazılı olarak
şöyleydi: “Bilimin
genel bir doğrusu olan eleştiriyi
siyaset alanına çıkarmak.”
Sonrasını biliyorsunuz.
Ama bilmezden gelenler var.
Devrimci kararlılık
hacıyatmazlık değildir.
Özeleştiri ve gelişme olmadan
demokratik kapitalizm
mümkün en iyi yol sayılır, sürer.
Alternatif üretme iddiası
inançla sınırlı kaldıkça.
Neyse ki zor yolu seçenler var.
İnanca batıp aynı çizgide
ısrar edenler olduğu gibi.