a.Bana tatilimi Bodrum’da yapmam için bir tane sebep söyle.

    a.Bana tatilimi Bodrum’da yapmam için bir tane sebep söyle.
    b. Bana tatilimi Marmaris’te yapmam için on tane sebep söyle.

Bu iki soruluk seçenekle karşılaşan insanlar sizce nerede tatil yapmayı tercih ederler? “On tane sebep buldukları, daha kuvvetli kanıt buldukları Marmaris’te” dediyseniz, yanıldınız. Nedeni basit; bir sebep bulmak, on sebebi arayıp bulmaktan genellikle daha kolay. Aklı daha az yoruyor. Gerekçesini bulmak için daha az yorulduğumuz seçeneğin bize sağladığı kolaylığı, biz de o seçeneği tercih ederek, ‘ödüllendiriyoruz’.

Eve aynı yoldan gelmek, sofrada aynı yerde oturmak, aynı mağazalardan alışveriş etmek, eşimizle aynı tartışmaları tekrar tekrar yapmak. Monoton, ama rahatlatıcıdır. Kolaydır.  Zira ‘modern’ hayat süratlidir. Her şeyi tek tek düşünecek halimiz yoktur. Gündelik hayatımızı, işte olsun, evde olsun, aynı alışkanlıklar yönetir. Alışkanlıklarımızı biz yönetebilir miyiz? Alışkanlıkların işleyiş ilkelerini bilirsek, evet.

Zahmetsizce, zarar görmeden, zaman kaybetmeden, zevk alarak (3Z) yaşamamızı sağlayacak bir düzen arayışımız rahat etmemizi getirebilir. Ancak zorunluluk (dördüncü Z) durumunda, alışkanlıklarımız farklılaşabilir. Rahatımızı bozmak, alışkanlığımızı değiştirmek zorunda kalabiliriz. Kalıcı bir doyum aldığımız şeylerin çoğu, rahatımızı bozduğumuz, zahmete katlandığımız durumlardır. Yaşlı bir akrabayı, pek zevkli olmasa bile, söylene söylene de olsa, ziyaret edip hatırını sormuşsunuzdur. Hemen zevk almadığınız bu durumda bir zorunluluk yoktur, zahmeti siz yaratmışsınızdır. Ziyaretten dönüşte duyduğumuz zevkin kaynağı nedir? Bir yüksüzlük hissi. Biraz rahatsız olma pahasına elde edilmiş bir iç rahatlığı.

‘Kısa vadede daha yüksek faiz’ alışkanlığı içinde büyümüş dünkü çocukların bugünkü yetişkin olduğu bir kültürde, para dünyasındaki ‘hızla nakite dönüştürme’ eğiliminin, psikolojik dünyamızda bir karşılığı olmaması mümkün müydü? Bekleyebilme, yatırım yapma, sonucu alabilmek için zevki erteleme, hayatın gündelik ayrıntılarında bir tür kamasutra uygulaması gibi gözükebilir.  Kamasutra nedir diyenlere, geleneksel Hint kültürünün ‘cinsel zevki geciktirerek çoğaltma’ tekniği desem fazla basitleştirmiş mi olurum?

Gündelik hayatlarını didikleyenler, alışkanlıklarının farkına vardıklarında, sadece reflekslerle işleyen biyolojik bir makine olmanın ötesine geçebilirler. Alışkanlık işe yarar, farkına varmamız gereken bir şey olmadıkça... Alışkanlık fark etmez. Fark da yaratmaz. Alışkanlıklara karşı koymak zordur. Alışkanlıkların farkında olmak, gereğinde karşı koymak insanı geliştirir.

Öldürmek serbest, ölmek yasak
 
Halkımızın silahlarla donanmasını yasallaştırma girişimlerini destekleme heveslisi yazarları sevindirecek bir bilgi: “İntihar girişimlerinin sadece yüzde 1’i ateşli silahlarla.” Nasıl olsa yazıların sadece kendi işlerine yarayan kısımlarını okuyup cımbızlayan demagogları bozum etmek isteyenler için de bilginin geri kalanı: “Ölümle sonuçlanan intihar girişimlerinin ise yüzde 65’i ateşli silahlarla.”

Problem çocuk diyalogları

Anne: Her şeye burnunu sokuyor, bıktım artık bundan; bu ne biçim çocuk, benim liposuction olmama bile karışıyor.

Psikiyatr: Liposuction’a bile? Sizce bir nedeni var mı?

Anne: Güzelleşmemi istemiyor, demek ki.

Çocuk: Ama liposuction’da ölenler oluyormuş. Korkuyorum.

Psikiyatr (anneye): Güzelleşmenizi istemediği için liposuction’a karşı olduğunu düşünüyor musunuz yine de?

Anne: Aman, ben ne bileyim, bıktım artık.