Okumayı bilmeden bir kütüphaneye girdiğinizi düşünün. Kitapların estetiğini, kokusunu beğenebilir sayfaların dokusunu hissedebilirsiniz, ancak kitaplardan anlamlı bir bilgi çıkaramazsınız. Aynı şey YZ için de geçerli.

Zihinlerin ve makinelerin birleşimi: İnsan gözünden yapay zekâ

Prof. Dr. Doğan Kökdemir - @dkokdemir

Yapay Zekâ (YZ), şimdiden hayatımızın derinliklerine yerleşmiş durumda. Sağlık hizmetlerine yardımcı olmaktan otonom araçları sürmeye ve hatta burada bu makaleyi okumanıza yardımcı olmaya kadar, YZ her yerde. Ancak bu teknolojilerin potansiyeli yalnızca tasarım ve işlevselliklerinden kaynaklanmıyor, büyük ölçüde bizim onları anlama ve kullanma becerimize bağlı. Bu nedenle, ChatGPT gibi yapay zekâ programlarını en iyi şekilde kullanmak ve onlardan bir şeyler öğrenmek için onları anlamamız ve kendimizi işlevlerine adapte etmemiz çok önemlidir. Başka bir deyişle, zihinlerimiz elimizdeki teknolojiye “uygun” olmalıdır.

Peki zihinlerimizin teknolojiye uygun olması ne anlama geliyor? Her şeyden önce, kullandığımız yapay zekâ teknolojisi hakkında temel bir anlayışa sahip olmamızı gerektirir.

Bu, bir bilgisayar bilimi uzmanı olmayı veya karmaşık algoritmalarda ustalaşmayı gerektirmez, daha ziyade YZ'nin nasıl çalıştığı, nasıl öğrendiği ve belki de en önemlisi, sınırlarının ne olduğu hakkında temel bir bilgi anlamına gelir. Okumayı bilmeden bir kütüphaneye girdiğinizi düşünün. Kitapların estetiğini, kokusunu takdir edebilir, hatta sayfaların dokusunu hissedebilirsiniz, ancak kitaplardan anlamlı bir bilgi çıkaramazsınız.

Benzer şekilde, YZ hakkında temel bir anlayışa sahip olmadan onu kullanabiliriz, ancak yeteneklerinden tam olarak yararlanamayız ve hatta çıktılarını eleştirel bir şekilde inceleyemeyiz. Kitapların tamamında yazan bilgiler güncel ve doğru olamayacağı gibi YZ uygulamaları sonucunda elde ettiğimiz verilere de gereğinden fazla, kontrolsüz ve sorgulamaya kapalı bir sadakat yanlış olacaktır. ChatGPT, size beynin nasıl çalıştığı ile ilgili harika bir yazı yazabilir. Ancak bu yazının bırakın doğruluğunu, üzerine bir şeyle inşaa edilecek yapıda olup olmadığını anlayabilmek için bile sizin beynin nasıl çalıştığıyla ilgili temel bilgilere sahip olmanız gerekir. Örneğin, beynin sol ve sağ hemisferlerinin farkı olup olmadığını sorduğunuzda, ChatGPT size “serebral lateralizyonu” savunarak beynin sol ve sağ yarımkürelerinin birbirilerinden tamamen farklı görevlere sahip olduğunu yazacaktır. Ancak, uzun zamandır biliyoruz ki, bu ayrım hiç de eskiden anlatıldığı kadar net değil. Bu kadar keskin bir sınır söz konusu değil. 

Etik sonuçlar

YZ'yi anlamak aynı zamanda etik sonuçlarının da farkında olmak anlamına gelir. YZ, her araç gibi nötrdür; ahlaki karakterini belirleyen şey onu nasıl kullandığımızdır. Algoritmalar, öğrendikleri veriler önyargılıysa, istemeden de olsa toplumsal önyargıları sürdürebilir.

Yaşamları etkileyen kararlar alabilirler bu kararlarda insana ait empati, özgecilik veya adalet düşüncesi dikkate alınmayabilir. YZ kullanıcıları olarak, YZ kullanımımızın toplumumuza olumlu katkıda bulunmasını sağlamak için bu olasılıkların bilincinde olmamız gerekir. YZ'yi anlamanın yanı sıra, bu teknolojilerle nasıl etkileşim kurduğumuzu şekillendiren kendi psikolojik yatkınlıklarımızın da farkında olmalıyız. İnsan zihni, karar verme süreçlerimizi incelikle şekillendiren bilişsel önyargılardan etkilenen karmaşık bir manzaradır. YZ bağlamında, bu tür önyargılar YZ çıktılarına aşırı güvenmekten YZ sistemlerini antropomorfize etmeye (insanlaştırmaya) kadar değişebilir. Daha kısa şöyle ifade edebiliriz belki: “Doğru olan her şey ahlâklı olmayabilir ve hatta YZ’nın bize sunduğu bilgiler doğru bile olmayabilir.” Sonuçta yeniden eleştirel düşünme becerisinin hayati öneme sahip olacağı bir döneme giriyoruz. Yatkınlıklarımızı, tercihlerimizi, önyargılarımızı anlamak, iç gözlem ve zihinsel süreçlerimizin farkında olmayı gerektirir. YZ'ye güvenme veya güvenmeme eğilimlerimizi tanımayı, onunla ilgili korkularımızı ve umutlarımızı kabul etmeyi ve nihayetinde zihniyetimizi öğrenmeye ve uyarlamaya açık olmayı içerir.

Bu iç gözlem süreci sadece bireysel kullanıcılar için faydalı değildir; aynı zamanda YZ tasarımında da çok önemli bir rol oynar. YZ sistemleri, insan psikolojisini anlayarak tasarlandıklarında daha etkili ve kullanıcı dostu olurlar. Örneğin, bir tasarımcı kullanıcıların YZ'ye aşırı güvenme eğiliminde olduğunu biliyorsa, kullanıcılara YZ'nin önerilerini eleştirel bir şekilde değerlendirmelerini hatırlatacak mekanizmalar oluşturabilir – ki ChatGPT algoritmasında sıklıkla bununla karşılaşıyoruz. Uygulama, verdiği cevapların güncel olmayabileceği, kullanıcının mutlaka kendisinin araştırma yapması gerektiği konusunda bizleri uyarıyor.

Felsefi perspektifler

Dahası, YZ'nin felsefi perspektiflerini de göz önünde bulundurmalıyız. İnsan özgürlüğü, sorumluluğu ve özgünlüğü ile ilgilenen felsefi bir gelenek olan varoluşçuluk alanında, YZ'nin hayatımızdaki rolü hakkında anlamlı sorular sorabiliriz. Kararları YZ'ye devretmek özgürlüğümüzü tehlikeye atar mı? Bizi sorumluluklarımızdan kurtarır mı? İnsani deneyimimiz için otantik midir? Bu sorular hakkında düşünmek, YZ'yi insani değerlerimizle uyumlu bir şekilde kullanmamızı sağlar.

Sonuç olarak, YZ'nin verimli kullanımı teknolojinin kendisinden daha fazlasını gerektirir. Bizim, yani kullanıcıların, YZ hakkında temel bir anlayışa, ona yönelik yatkınlıklarımızın farkında olmamıza ve sonuçlarıyla felsefi olarak ilgilenme kapasitemize sahip olmamızı gerektirir. Bu, YZ hakkında kamu eğitiminde uyumlu bir çaba, etik YZ tasarımına daha fazla vurgu ve YZ'nin toplumdaki rolü üzerine sürekli diyalog gerektirmektedir. Zihinlerimizi teknolojiye uygun hale getirerek, YZ'yi faydalı, etik ve son derece insani bir şekilde kullanabiliriz. İnsanların ve YZ'nin bu ortak yolculuğunda, birinin diğerine üstünlüğü değil, ikisi arasındaki etkileşimli bir ilişki söz konusudur. Sonuçta, yapay zekâyı bize uyacak şekilde tasarlarken, biz de kendimizi ona uydurmak zorundayız. 

Bu hassas dansta, YZ'nin geleceği sadece daha akıllı algoritmalarla değil, aynı zamanda daha bilge insanlarla da ilgilidir.