Zincir marketlere operasyon hazırlığı
Fotoğraf: AA

Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte, özellikle gıdada, yeni bir enflasyon dalgasına hazırlanıyoruz. TÜİK tarafından son açıklanan Ekim ayı verilerine göre yıllık gıda enflasyonu yüzde 99. Henüz kış fiyatları TÜİK’in verilerine yansımış değil. Ancak tablo ilginç, zira kış fiyatları verilere yansısa dahi yıllık enflasyon düşecek. Peki neden?

Çünkü ekonomi tarihimizde eşine az rastlanan bir tabloyla karşı karşıyayız. İki özel durumu yaşıyoruz.

1- Tarihimizde ilk kez iki yılın enflasyonu arasındaki fark 60 puanın üzerinde. Geçen yıl ekim ayında yüzde 19,9 olan enflasyon, bu yılın aynı ayında yüzde 85,5. Daha önce bu oranlarda enflasyon gördük ancak enflasyonun bu hızda arttığını ilk kez görüyoruz.

2- Özellikle 2022 kışında yaşanan şok nedeniyle, bu yılın kış aylarında fiyatlar artmasına rağmen yıllık enflasyon düşecek. Bu durum, geniş seçmen kitlelerinin zihninin daha kolay manipüle edilmesi anlamına gelecek.

Tuhaf ama gerçek, fiyatlar artacak ama enflasyon düşecek. İktidar da bu kafa karıştırıcı tablodan politik çıkar elde etmeye çalışacaktır. Durumu, verilere dayanarak detaylandıralım.

BU KIŞ NE YAŞAYACAĞIZ?

Gıdada fiyatların sert şekilde arttığını gözleyeceğiz. Fakat TÜİK’in verilerine göre “yıllık” gıda enflasyonu düşecek. Yanlış anlaşılmasın, TÜİK verileri çarpıtmayacak, matematiğin doğası gereği yaşanacak bir gelişme bu. Peki nasıl?

Ekim ayında aylık gıda enflasyonu yüzde 5 ve yıllık gıda enflasyonu yüzde 99. Eğer, kasım ayında gıda enflasyonu yüzde 5 olursa yıllık gıda enflasyonu yüzde 101’e yükselecek. Ancak burada bir zirve göreceğiz. Aralık ayında tablo değişecek. Yılın son ayında gıda enflasyonunun yine yüzde 5 olduğunu varsayalım. Bu durumda yıllık gıda enflasyonu yüzde 82’ye inecek. Evet, fiyat artışı sürecek ama yıllık enflasyon düşecek. Aynı varsayım altında Ocak ayındaki yıllık gıda enflasyonu yüzde 72,4’e, şubat ayında yüzde 69,9’a, mart ayında yüzde 67,4’e düşecek. Daha basit ifadeyle, önümüzdeki 5 ay boyunca gıda fiyatları yüzde 27,5 artsa dahi, yıllık gıda enflasyonu 30 puan kadar düşecek.

Bu duruma baz etkisi adı veriliyor. Aynı örnek üzerinden ilerleyelim, Aralık ayını ele alalım. Yıllık gıda enflasyonu denince, son 12 ayda fiyatların ne oranda arttığını anlıyoruz. Peki 12 ay değil de 13 ayı hesaplasaydık?

Aynı varsayımlar altında, yıllık enflasyon 12 ay öncesine göre değil de 13 ay öncesine göre hesaplansaydı, Aralık ayı gıda enflasyonu yüzde 82 değil, yüzde 111 olacaktı! Yani, enflasyondaki kabaca 30 puanlık erime baz etkisi nedeniyle yaşanacak. Erdoğan’ın “yılbaşından itibaren enflasyonda erime göreceğiz” açıklamaları da baz etkisine dayanıyor. Yani, bir matematik oyununa…

BAZ ETKİSİNİN POLİTİK SONUÇLARI NE OLABİLİR?

Üç haneli yıllık gıda enflasyonu kasım ayında görüldükten sonra, kışın sonunda yüzde 60-70’lere gerileyen bir tabloyla karşılaşma olasılığımız oldukça yüksek. Üstelik bu önümüzdeki 4-5 ayda fiyatların sert şekilde artmasına rağmen yaşanacak. Peki bu atmosferde, halkın artan şikayetleri nasıl savuşturulacak?

İktidar, elbette sayılardaki bu oyunu, kendi seçmen kitlesinin zihnini manipüle etmek için kullanacak. Baz etkisini geniş halk kesimlerine tarif edemeyeceğimiz için iktidarın eli oldukça güçlü. “Bakın” diyecek, “dediğimiz gibi oluyor, yeni ekonomi politikamız meyvelerini veriyor, enflasyon düşüyor”. Fakat enflasyon düşüyor da fiyatlar yükseliyor. Buna ne diyeceksiniz?

Bu noktada iktidarın bir boş gösterene ihtiyacı olacak. Son haftalarda yapılan açıklamalara bakıldığında sorumluluğun zincir marketlere yıkılacağını tahmin etmek yanlış olmaz. Katar dönüşü, Erdoğan’ın uçağındaki sipariş sorulardan biri de zincir marketlere yönelikti. Erdoğan şunları söylüyor;

“Bu noktada kontroller çok daha farklı uygulamalarla devam edecek. Çünkü para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor. Para cezasının dışında atılacak adımları da ilk Kabine Toplantımızda inşallah masaya yatırırız ve oradan da bunların üzerine ayrıca gideriz. Değişik öneriler var. Bütün mesele yaptırımın çok daha ağır olması. Bu bunlara ürkütücü gelebilir. Bunu halletmek lazım.”

Bu açıklamalardan sonra gözler 28 Kasım’daki Kabine toplantısına çevrildi. Burada net bir tutum çıkmasa da Erdoğan, Ticaret Bakanlığı’nın yeni uygulamaları gündeme alacağını söyledi.

Bu açıklamalarla beraber, iktidar basını da zincir marketlerle ilgili içeriklerini artırmaya başladı. Sosyal medyada iktidarın kontrol ettiği hesaplar aracılığıyla zincir marketlere dönük kampanya yürütüldü. Günahsızlar mı? Elbette değiller, perakende sisteminde bir oligarşi oluşturmuş durumdalar. 5 zincir marketin Pazar payı yüzde 80’i geçmiş durumda.

Ancak, iktidarın hedefi enflasyonun sorumluluğunu üzerinden atmak… Türk sağının siyasetteki başarısı teflonluğundan kaynaklanıyor. Yanmaz, yapışmaz… Hiçbir şeyin sorumluluğunu üstlenmez. O, bir kibir abidesi olarak her zaman haklıdır. Seçmen kitlesiyle kurduğu ilişki sayesinde, hemen bir başka sorumlu bulabilir. Bunun için zincir marketlere dönük öfkeyi manipüle etmeye çalışacaklar. Dolayısıyla, önümüzdeki aylarda zincir marketler çok daha fazla gündemimizde olacak. Hatta belli mi olur, seçimden önce Erdoğan çıkıp, “Bu kardeşinize yetkiyi verin, bu 3 harflilerle nasıl mücadele edilir görün” bile diyebilir…