Zincirleri kıra kıra
Migros'un Esenyurt'ta bulunan deposunda çalışırken haklarını istedikleri için işten atılan işçilerden Gülabi Aksu’yla bir gün geçirdik. Zincir market çalışanı Aksu, çocuğuna alamadığı sütün hesabını sormakta kararlı. Aksu, “Hakkımız olanı istiyoruz” diyor.
Yaren ÇOLAK
Gülabi Aksu, İstanbul’un Esenyurt ilçesinde bulunan Migros Depo’da iki buçuk yıldır temizlik görevlisi olarak çalışırken hakkını aradığı için işten atıldı. Sadece onu değil, tam 257 kişiyi işten çıkarmıştı Tuncay Özilhan’ın sahibi olduğu zincir market…
İşçiler, 3 Şubat’ta daha iyi koşullarda çalışmak ve ücret artışı talebiyle iş bırakma eylemlerine başlamıştı. Şirketin açıkladığı yüzde 8'lik sefalet zammını kabul etmemişlerdi. Eylemin 5’inci gününde yani 8 Şubat’ta kapının önüne kondular… Telefonlarına gelen SMS’le işten kovulduklarını öğrendikten sonra depo önünde direnişe başladılar. İşte o gün bugündür ‘işe iade’ talebiyle direniyorlar.
PATRONA HUZUR YOK
Gülabi Aksu, her gün mesai için buluştuğu arkadaşlarıyla artık işlerini geri almak için başlattıkları eylem için bir araya geliyor. Sabahın ilk saatlerinde depo önünde buluşuyor, sonra da nöbete başlıyorlar. Gün, farklı eylem biçimleriyle tamamlanıyor. Gülabi Aksu çok konuşkan bir işçi değil. Fakat sürekli bir cümleyi yineliyor: “Hakkımız olanı istiyoruz.”
Sabahın erken saatlerinde Gülabi Aksu ve beraberindekilerle Migros Depo önündeyiz. Hava soğuk fakat işçinin dayanışması iç ısıtıyor. Çoluk çocuk gelmişler depo önüne. Ailelerini dâhil ettiklerinde iki bin kişinin gelirsiz kaldığına dikkat çekiyor, patrona karşı hep beraber mücadele ediyorlar. Polis, Migros Depo ile direnen işçilerin arasına bariyer kurmuş. Üstelik bir de TOMA bekliyor burada. Ne yapsalar nafile, işçinin sesi kısılmıyor, “İşçiler açken Özilhan'a huzur yok” sloganını atıyorlar.
Saatler sonra, Aksu’nun günlük rutinine uyuyor ve evini ziyaret etmek için yola koyuluyoruz. “Nasıl gideceğiz” diye sorunca, “Dolmuşla” diye yanıt veriyor ve ekliyor: “Bazen dolmuş için param olmayınca yürüyorum. Kar yağdığında yürümek zorunda kaldım. Mesela kızımı hastaneye götürmem gerekiyordu. O karda tam 4 saat yürüdüm eve.”
İLAÇ BİLE ALAMIYORUZ
Aksu, çocukları için eylemde olduğunu söylüyor. Ne zaman onlardan bahsetse gözünün içi parlıyor. Aktardığına göre 7 yaşında bir kızı, 5 yaşında da bir oğlu var. Henüz tam teşhis konulmasa da kızının eklemlerinden rahatsızlığı olduğunu söylüyor: “Geçenlerde nefes darlığı yaşadı hastaneye gittik. Bir ilaç verdiler. Bir buçuk ay oldu hâlâ alamadım.”
Yarım saat süren yolculuğun ardından Aksu’nun evindeyiz. Kapıda çocuklar karşılıyor bizi. Eve girer girmez dikkatimi çeken ilk şey, çocuklarının oyuncaklarının olmayışı… Çareyi babalarının telefonuna sarılmakta buluyorlar.
Genç yaşta Erzurum’dan İstanbul’a çalışmak için gelen Gülabi Aksu, çocuklarının lunaparka gitmeyi istediğini ancak götüremediğini söylüyor, gözleri dolu dolu…
Eşiyle İstanbul’a tanışıp evlenmişler. Aksu, yıllarca tekstil atölyeleri ile inşaatlarda çalışmış, en son da Migros Depo’da ter dökmeye başlamıştı.
Aksu’nun eşinin belinden rahatsızlığı var. Oturup kalkmakta dahi zorlanıyor. Camın önüne sıkıştırdığı plastikleri gösterip “Bak” diyor: “Plastik topluyorum. Çocuklarım için…”
Sonrasında sözü Gülabi Aksu alıyor: “Ben çocuklarıma süt dahi alamıyorum. Saatlik 4 lira zam istedik. 2020'de 403 milyon TL ciro yapan dev bir şirket… Yıllardır asgari ücretle çalışıyorum. Ama hiç bu kadar yoksullaşmamıştık. Her gün daha kötüye gidiyoruz. Daha önce 4 liraya aldığım süt olmuş 11 TL. Dolap bomboş. Biz kuru ekmek de yeriz de ya çocuklar?”
Devamında “Faturalar” diyor ve iç çekiyor Aksu: “Geçen ay 500 lira doğalgaz faturası geldi. Mecbur eve soba kurduk. Ama kömür alacak para yok. Çalı çırpı yakıyoruz. Nasıl doğalgaz yakalım ki? Elektrik desen öyle… İcralık oldum. ‘Gelin’ dedim. Gelin ne alabilirsiniz ki bu evden. Bir buzdolabı bir de televizyon var. Çocuklar yerde yatıyor. Eşyalarımızı koyacak bir dolabımız bile yok. Bu evden ne götürebilirler ki?”
Süt için istedim
Gülabi Aksu, buzdolabını açıp gösteriyor ve şunları dile getiriyor: “Bak, bomboş. Kışlık yapılırdı eskiden şimdi yazlığı bulamıyoruz. Ben çocuklarıma süt alabilmek için istedim o zammı. Yanlış bir şey yapmadım. Hakkım olanı istedim. Yıllarca orada emek verdim. İki depo var Esenyurt’ta. Yaklaşık 20 temizlik görevlisi var. Köşe bucak temizliyoruz. Her gün nereden baksan 20 bin adım belki de daha fazla atıyoruz. Karşılığı bu mu? Bu açlık. Hakkımız olanı istiyoruz. 257 kişi işten çıkarıldık. Telefonlarımıza SMS attılar, ‘kovuldunuz’ diye. Biz bundan 2 ay önce de eylem yaptık. Bize söz verdiler, istekleriniz kabul ederiz dediler. Aradan iki ay geçti adım atılmadı. Birkaç arkadaş seçtik, ‘gidin konuşun’ dedik. Gittiler, kabul etmemişler talepleri. Biz de hepimiz bir olduk. Bir olduk diye bizi işten attılar. Ama mücadelemiz devam ediyor. Birliğimiz beraberliğimiz devam ediyor. Bir ekmek parası istiyoruz. Bize bir ekmek parasını çok gördüler ama alacağız.”
***
Migros’tan müzakere talebi
Patron Tuncay Özilhan’ın evine gitmeyi planlayan 257 Migros Depo işçisi, şirket yetkilileri tarafından müzakereye çağrıldı. Eylemlerini erteleyen işçiler haklarını almak için dün yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi. Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) ve şirket yetkilileri görüşmelerini gerçekleştirdiği sırada işçiler de eylemlerini depo önünde sürdürdü. Talepleri kabul edilene kadar eylemlerine devam edeceklerini vurgulayan işçiler, "Direnen işçiler yenilmezler" sloganları attı. Ayrıca 257 Migros Depo çalışanını işten çıkarılması nedeniyle getirdiği malları boşaltamayan TIR şoförleri de ayaklandı. Günlerdir depo önünde bekleyen TIR şoförleri kontak kapattı.
Migros Depo işçilerinin talepleri:
• Atılan depo işçileri işe geri dönecek,
• Primlerin sabit olarak maaşa yansıması garanti edilecek,
• Saat ücretine 4 TL zam yapılacak.