Belirsizliklerin hüküm sürdüğü Ortadoğu’daki kriz bölgelerinde biriken enerji patlama noktasına gelirken özellikle Suriye ve Irak hinterlandında birbiriyle bağlantılı yaşanan gelişmeler dikkat çekici. Hem Irak’ın hem de Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin merkezinde yer aldığı hareketliliğin bölgesel etkileri söz konusu olduğundan bütün yerel, küresel aktörlerin ilgisi buraya mazhar olmuş durumda. Bu gelişmelerden birincisi Erbil yönetimi ile PKK arasında nükseden gerilim. İkincisi Suriye Kürtlerinin birlik çalışmaları. Üçüncüsü ise İmralı’dan Rojova’ya gönderilen mesajlar.

1) KDP-PKK gerilimi

Erbil yönetimi ile PKK arasında bir süreden beridir ciddi bir gerilim söz konusu. Salgının ilk günlerinde başlayan gerilimin merkezinde Zine Werte var. Zine Werte İran sınırında stratejik önemdeki bir bölge. Revanduz’a bağlı Zine Werte hem Kandil’e hem de İran Kürdistanı bölgesine yakın bir yerleşim yeri. TSK’nin mart ayı başlarında Kandil’e yönelik operasyonları sonrası KDP’nin PKK’yi suçlayıcı açıklamalar yapmasıyla fitili yakılan kriz Erbil’in Zine Werte’ye Peşmergeler konuşlandırmasıyla patlak verdi. KDP yönetimi Peşmerge gönderilmesinin nedeni olarak salgınla mücadeleyi öne sürdü. Zira İran sınırından yapılan geçişlerin salgını yayma tehlikesi vardı. PKK, Kandil’in eteklerine Peşmerge’nin gelmesine karşı. Bu hamlenin kendi varlığına tehdit olarak gördü. KDP’nin Ankara ile ilişkilerinin Kürtlerin çıkarlarına zarar verdiğini savunuyor.

2) PYD-ENKS görüşmeleri

Suriyeli Kürt güçler bir süreden beridir ABD ve Fransa’nın hamiliğinde yoğun bir birlik çalışması içerisinde. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Danışmanı William Robak ve Fransız Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyetin başkanlığında gerçekleşen toplantılarda PYD/YPG ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında bir uzlaşı sağlanmaya çalışılıyor. Haftalar süren uğraşının ardından PYD/YPG’nin de bağlı olduğu Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) ile Erbil yönetimine yakın Kürt örgütlerinin çatı örgütü olan ENKS arasında başlayan birlik görüşmelerinde epeyce de yol alındı. Bu ayın başlarında “Kürtlerin Birliği İçin Ulusal İnisiyatif” oluşturulsa da hala birçok konuda anlaşmazlık sürüyor.

3) İmralı’dan giden mesaj

Tüm bu gelişmeler yaşanırken 27 Nisan tarihinde yirmi bir yıl sonra ailesiyle telefon görüşmesi hakkı tanınan Öcalan’dan gelen bölgeye dair açıklamalar çok dikkat çekmese de yeni döneme dair önemli mesajlar içeriyordu. Sınırın her iki yakasındaki yapıları sert bir şekilde eleştiren Öcalan’ın Kuzey Irak’taki gerilimi “Kürt’ü Kürt’e kırdırma politikası” olarak değerlendirmesi ve Suriye Kürtlerine dair de “dükkan benim olsun küçük olsun” göndermesi yapması çarpıcıydı. Bu mesaj esasında Rojava-Kandil ilişkilerinde açılan makasa bir göndermeydi. PYD/YPG’nin Erbil-Washington hattına doğru eğilim göstermesi Kandil’de de İmralı’da da rahatsızlık nedeni.

YENİ DÖNEMİN İŞARETLERİ

Esasında bütün bu trafik salgın sonrası yeni döneme dair pozisyon alışların bir yansıması. Uzun süredir İran’ı kuşatmaya odaklanan Amerikan emperyalizmi Irak ve Suriye Kürtlerini kendi politik çıkarları ekseninde birleştirmek için adımlarını somutlaştırmaya başladı. PYD/YPG’yi Kandil’den uzaklaştırıp Erbil ile olan ilişkileri üzerinden kendi hattına eklemlemek derdinde. YPG/SDG’nin ABD ile olan yakın işbirliğine rağmen Kandil/PKK’nin bu yapılar üzerindeki etkisi kırılmış değil. SDG çok parçalı bir yapı ve içerisinde farklı kanatlar var. Mazlum Kobani liderliğindeki “realist” kanadın ABD ile yakınlığı “idealist” kanatta rahatsızlık nedeni.

Türkiye’nin Erbil ile iyi ilişkileri, ABD ile yeni döneme dair birlikte çalışma hevesi yeni bir “Erbil-Ankara-Washington” ittifakının işaretleri. Bu durum KDP’nin de sık sık rahatsızlığını dile getirdiği Kandil’in tasfiyesiyle sonuçlanabilir. Kandil’in KDP’yi TSK müdahalesine ortak olmakla suçlamasının temelinde de bu var.

Yeni senaryolar ısıtılırken bu hamlelerin iç siyasete yönelik yansımalarını ise son dönemde artan hareketlilikten görüyoruz. Aktörlerin hamle hazırlıkları bölgede zorlu bir viraja girileceğinin işareti.