Mısır’da gerçekleşecek COP27 yarın başlıyor. Uluslararası enerji tekellerine kapılarını açan Mısır’ın seçilmesi tesadüf değil. İnsan hakları karnesi zayıf olan ülkede gözaltı ve tutuklamalar sürüyor.

Zirve neden Mısır’da?
Glasgow’da düzenlenen COP26’ya iklim aktivistlerinin eylemleri damga vurmuştu. (Fotoğraf: Extinction Rebellion)

Ezgi GÜNEYTEPE

Birleşmiş Milletler’in 27. İklim Konferansı (COP27) Mısır’ın Sharm El Sheikh kentinde düzenlenecek. Arap Baharı’ndan sonra insan hakları ihlalleri ile gündem olan Mısır’ın iklim konferansına ev sahipliği yapmasına iklim aktivistleri ve insan hakları savunucuları ise tepkili.

2013 yılında yapılan darbeden sonra Sisi´nin rejimi ele geçirmesiyle ülkeden kaçan muhaliflerin Berlin´de oluşturduğu OccupyCOP27-Dayanışma inisiyatifi, Almanya’nın konuya ilişki iki yüzlü tavrını protesto ediyor. COP27´yi sahici bulmayan ve bunun yalnızca bir greenwashing (yeşil yıkama) olduğunu dile getiren protestocular, Almanya’nın gerçekte ticari çıkarlar peşinde olduğu iddiasında. Ülkedeki muhalifleri baskılamak için kullanılan 4,9 milyar dolar değerindeki silahların da Almanya’dan geldiğini altını çiziyorlar. Mısır Hükümeti’nin önümüzdeki 12 ayda Batı’dan 30 milyar dolar yüksek faizli kredi alması bekleniyor. OccupyCOP27 grubu, toplamda 158 milyar dolar olan bu yüksek faizli kredilerin Mısır halkını daha da yoksullaştırdığı kanısında.

TESADÜF DEĞİL

Mısır hükümeti yeşil dönüşüm kapsamında Afrika´da yenilenebilir enerji sektörünün en büyüğü olma istediğinde. Rüzgâr, güneş, su ve yeşil hidrojen alanlarına büyük yatırımcılar arayan Mısır, Batı sermayesi içinde bulunmaz bir nimet. Mısır Elektrik ve Enerji Bakanlığı'nda Stratejik Planlama Sekreteri Ahmed Mahina’na göre, “iddialı hedefleri, enerjinin yüzde 42'sinin en geç 2035'te yenilenebilir enerjilerden gelmesini” sağlamak. Uzmanların görüşü ise bu hedefin çok gerçekçi olmadığı yönünde. Elektrik üretimin büyük bir bölümünü doğalgazdan sağlayan Mısır’ın, hızla artan nüfusu ile enerji tüketiminin de beraberinde yükselmesi bekleniyor.

2015 yılına kadar doğalgazını ithal eden Mısır, İtalyan petrol şirketi Eni´nin Akdeniz’de doğalgaz bulması ile ihracatçı konumuna geldi. Akdeniz´de doğalgaz ihracatı için LNG (sıvı gaz) terminalini hayata geçirmeyi planlayan Mısır, İsrail ile AB`nin büyük ilgisini çeken bir anlaşma imzaladı. Geçtiğimiz haziran ayında Kahire´ye giden AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Mısır’ın İsrail’den ihraç edilecek olan doğalgaz için ne denli önemli olduğunun farkında. İsrail´den Avrupa’ya ihraç edilecek doğalgazın Mısır’da konumlanan LNG-terminalleri aracılığıyla sağlanabileceğini dile getiriyor. Aynı zamanda Ursula von der Leyen, Mısır’ın yenilenebilir enerji için doğal kaynaklarının “yeşil dönüşüm” için büyük bir şans olduğu iddiasında. Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığından kurtulmak isteyen AB için büyük önem taşıyan Mısır’ın, COP27 için seçilmesi de haliyle tesadüf değil.

2018 yılında Assuan bölgesinde hayata geçen solar enerji istasyonları “Benban” dünyanın en büyükleri arasında yer alıyor. 3,6 milyar dolara mal olan ve Berlinli şirket “IB Vogt” tarafından inşaatına devam edilen solar enerji istasyonlarının, 7 milyon panele ve 37 kilometrekare alana sahip olması bekleniyor. 30 şirketin katıldığı bu dev projenin finansmanını ise Bavyera Eyalet Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası ve Dünya Merkez Bankası üstlenmekte. Afrika kıtasında sürdürebilirlik adına dev projelere ev sahipliği yapmak isteyen Kahire Hükümeti, yeşil hidrojen üretmek için de görüşmelerine başladı.

Mısır sadece solar enerjide değil, aynı zamanda rüzgâr enerjisi alanında da olanaklar sunuyor. Orascom Construction (Mısır), ENGIE (Fransa) ve Toyota Tsusho Corporation/Eurus Energy (Japonya) konsorsiyumu 500 megavatlık, Ras Ghareb´de bir rüzgâr enerjisi istasyonu inşasına başladı. 800 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak olan tek istasyon bu değil. Haber portalı Al Borsa’nın bildirdiğine göre, Suudi enerji şirketi ACWA Power Kızıldeniz’de 250 megavatlık rüzgâr enerjisi istasyonu için Mısır Devlet Fonu ile temaslar halinde.

TEKELLER KAPI AÇIYOR

Aynı zamanda Almanya Şansölyesi Olaf Scholz`un temmuz ayında Sisi ile gerçekleştirdiği görüşmede, Almanya ve Mısır’ın yeşil hidrojen üretiminde partnerliği üzerine anlaşma sağlandı. Başka örneklerin aksine, Mısır’ın insan hakları ihlalleri hakkında tek kelime etmeyen Olaf Scholz, fosil kaynaklarda bağımlılığın azalmaya başladığı için, umutlu olduğunu belirtti. Batının enerji savaşlarında yaptığı bu hamle, aslında sermayenin yeni umudunu ifade ediyor. Yüksek faizli kredilerin yükünü ise kaçınılmaz olarak Mısır halkı ödeyecek. Mısır Hükümeti COP27 İklim Konferansına ev sahipliği yaparken uluslararası tekellere bütün kapılarını ardına dek açmış durumda.

YOKSULLUK VAAT EDİYOR

Yeşil dönüşümün aslında bizlere neleri getirebileceğini ve emperyalizme bağlı ülkeleri bu kapsamda neler beklediğini Mısır örneğinde görebiliriz. Bir tarafta yenilenebilir enerjiye yatırımlar yapıp, diğer taraftan Akdeniz´de nükleer santral inşaatına başlayan Mısır ve Batı sermayesi, kimi iklim aktivistlerinin de rızasını almış durumunda. Askeri darbe sonrası Mısır’dan kaçan yurttaşlar ise bu yeşil dönüşümün Mısır halkına kirlilik ve yoksulluk dışında bir şey vaat etmediğini savunuyorlar. Yeşil enerjinin AB´ye ihraç edileceğini, geriye ise talan ve işgal edilmiş topraklar kalacağını eleştiren OccupyCOP27 katılımcıları, AB ülkelerini suçluyor. Mısır’ın doğal kaynakları “yeşil dönüşüm” adına adeta talana açılmışken vatansever Mısırlılar seslerini yükselterek buna karşı çıkmakta. Mada Masr’ın haberlerine göre, Kasım ayı başında COP27´nin Mısır’da yapılmasını protesto eden 150 aktivist gözaltına alındı. Gözaltına alınanların terörizm ile suçlandığı aktarılanlar arasında ama henüz bir resmî açıklama yok. Dünyanın dört bir yanından Mısırlı aydınlar, siyasi tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulunuyor. Arzu edilen “yeşil dönüşüm” değil, gerçekten herkes için adil bir sistem dönüşümü.