Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2023’e kadar ne yapacağını planlamış, her gün bir planını tanıtırken ve şunun şurasında seçime iki hafta kalmışken “mutabakata ihtiyacımız var” diyor! Niye ki! Acaba darlanmaya mı başladı!   Ziya Selçuk’un partisi “mutabakat” kavramını kullanmaz, zaten anlamını da bilmez. Kendisinin de mutabakatı “uzlaşma” anlamında kullandığını sanmıyorum. Mutabakat arıyor olsaydı önce muhatabını belirlerdi. […]

Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2023’e kadar ne yapacağını planlamış, her gün bir planını tanıtırken ve şunun şurasında seçime iki hafta kalmışken “mutabakata ihtiyacımız var” diyor! Niye ki! Acaba darlanmaya mı başladı!  

Ziya Selçuk’un partisi “mutabakat” kavramını kullanmaz, zaten anlamını da bilmez. Kendisinin de mutabakatı “uzlaşma” anlamında kullandığını sanmıyorum. Mutabakat arıyor olsaydı önce muhatabını belirlerdi. Muhattapsız mutabakat olmaz!

Mutabakatı konuşacağınız tarafla önce kavramın anlamı üzerinde mutabık kalmanız gerekir: Mutabakat, müzakere sonunda tarafların uzlaşmasıdır. Müzakere ise birden çok tarafı olan ihtilaflı sorun ya da sorunlara diyalogla çözüm aramaktır. Mutabakata giden süreçte önce sorunlar, sonra sorunu temsil ehliyetine sahip taraflar belirlenir ve ardından müzakere başlar.

Sorunun tarafları diğerini kendine denk görmeyebilir, ancak müzakere masasına oturanların karşısındakiyle eşit olduğunu kabullenmesi zorunludur. Taraflardan birinin hükümranlık iddiasında bulunması durumunda müzakere olmaz, mutabakat sağlanamaz.

Her hangi bir konuda (örneğin Vizyon Belgesi ile ilgili olarak) birinin görüşünü almak, bilgilendirme amaçlı toplantılar düzenlemek müzakere değildir. Elindeki belgeyle tek sandalyeli masaya oturup uygulanma detaylarını konuşmak, nezaketle gizlenmiş dayatmadır. Mutabakat arayanın mutabakatın istenen değil, sağlanan bir şey olduğunu bilmesi gerekir.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, geçenlerde “Türkiye’de bir milli mutabakat olmaksızın, toplumun ortak paydasına dikkat çekmeksizin bu meseleyi bir millet ödevi, ülke ödevi olarak görmeksizin bizim eğitimin tabiatına hürmet etmemiz söz konusu olmayacaktır” dedi.

Bu konuşmada sorunun eğitim olduğuna kuşku yok. Fakat mutabakatı sağlayacak müzakere yok. Yok, çünkü bakan ve partisi müzakereye kapalı. Onların mutabakattan anladığı, kendi dayatmalarına biat edilmesi.

Selçuk “toplum”dan neyi anlıyor, kimi kastediyor? Neden mutabakat arayışı içinde? Partisinin, her gün biriyle protokol imzaladığı iş örgütlerinin, yandaş sendikanın, dini cemaatlerin gücünü yeterli bulmayıp darlık çekiyor olabilir mi? Bakanlığa atanmasını umutla karşılayan “muhaliflerin” sarsılan güvenini tazelemek, onların desteğini yeniden ardında görmek istiyor olabilir mi?

Bu ülkeyi partisinden ve mutabakat imzaladığı cemaatlerden ibaret sayan; toplumun en az yüzde ellisini yok sayıp kafasına koyduğunu adım adım uygulayan birinin “mutabakat” arayışının ne anlamı olabilir! Kendisine diyeceğimiz şu: Vizyon Belgesini kiminle müzakere ettiyseniz mutabakatı onlarla sağlayın!

Ziya Selçuk’un gazetelerin eğitim editörleriyle yaptığı toplantıya “Benim eğitim editörlüğü gibi bir vazifem yok, sadece köşe yazarı olarak bulundum toplantıda.” diyen Yeni Şafak yazarının dün aktardığına göre Selçuk “Hiç kimse bu ülkenin değerlerine aykırı bir şey yapamaz” demiş. “Ülkenin değerleri”nin, ülke mahkemelerinin kararına uymayıp çocuklara musallat ettiği ENSAR’ın değerleri demek olduğundan var mı kuşkusu olan?