Onlar için çok resmi ve çok kurumsal bir isim bulundu. “Zorda Olan Avrupa Birliği Vatandaşları.” Bu zorlama isim, konuyla ilgili olarak yapılandırılan bir kuruma da verildi. Kurumun eşgüdüm sağlayıcısı Martin Valfridsson, sorunu şöyle saptıyor: “Buraya gelmeye başladıklarında varolan yerler için rekabet oluşuyor böylelikle tüm ülkeye yayılmış bulunuyorlar” diyor. İsveç’in Adalet Eski Bakanı Beatrice Ask da bir meslektaşıyla birlikte hazırladığı öneriyle tartışmaya bir yerinden dahil oldu. Dagens Nyheter gazetesinin tartışma köşesine önerilerini gönderen iki politikacı, konuyu alevlendirdi.

Sağ blok politikacıların, çözümsüzlüğün yasal boşluklara dayandığını düşündüğü İsveç’in yeni meselesi, “organize dilencilik”. Şimdi muhalefette oturan Muhafazakâr Parti’nin ağır topları organize dilenmeyi yasaklamak istiyor.  Avrupa Birliği’nin üye sayısının artması, topluluğun genişlemesi, birlik içindeki serbest dolaşım izni Zorda Olan Avrupa Birliği Vatandaşlarının İsveç’i keşfetmesini ve bu ülkedeki potansiyeli fark etmelerini sağladı. Birliğin Romanları İsveç’ten çok memnun kaldı.

İsveç basınının kullanmaktan hoşlandığı ifadeyle Avrupa Birliği dilencileri İsveç’te geçen yılla karşılaştırıldığında iki kat arttı. İsveç Devlet Televizyonu’nun bu hafta açıkladığı ve ülkedeki belediyelerle yaptığı bir anket araştırmasına göre İsveç caddelerinde 4 bin kişi dileniyor. 220 belediye onların bölgesinde dilenci olduğunu bildiriyor. “Evet, bu bölgede de dilenciler var” diyen belediyelerden 40 tanesi sınırları içerisinde bir yıl önce hiçbir dilencinin olmadığını söylüyor.

Ormanlık alanların içine kurdukları çadırlarda yaşamlarını sürdüren ülkenin yeni sakinleri için iki yıl önce, ağır kış koşullarına dayanamayıp göçecekleri düşünülüyordu. Aradan geçen iki koca kıştan sonra şimdi belediyelere illegal olarak kurulan yaşama alanlarının sürekli olmaması için çeşitli yaptırımların uygulanması adına izinler verilmesi düşünülüyor. Muhafazakâr Parti’nin sonbahardaki genel kurulunda gündem maddesi olarak belirlediği ve “Yasa tasarısı haline getirelim de Parlamento’ya taşıyalım” dediği çözüm; zabıtalık sistemine denk düşüyor. Belediyelere organize dilencilerle ve illegal yaşam alanlarının tahliyesiyle ilgili olarak personel alınmasının yolu açılsın deniyor. Ulusal polisin yetersizliğine gönderme yapılıyor.

Yasalar, belediyeler, yönetmelikler değişim için kıpırdatılıp yapay isimlerle yapay yollar bulunmaya çalışılırken İsveç’teki zor durumdaki Avrupa Birliği vatandaşlarının dilenme motifi çoktan farklılaştı. Avrupa Birliği dilencileri Kuzey’in sadece kara kışına dayanmakla kalmadı, dilenmenin çok klasik olan şekli de değişti. İlk yıl el açıp para isteyen zor durumdaki birlik vatandaşları şimdi mecmua satıyor.

Sayıları dördü bulan dergiler, gönüllüler tarafından hazırlanıp yayımlanıyor. İsveçliler bu dergileri satın alarak Romanlara yardım ediyor. Dergilere verilen satın alma ücreti için bir alt veya üst sınır yok. “Halk haktır”, “Sofia”, “Romanlar” isimleriyle satılan dergiler İsveç’teki bu yeni topluluğu tanıtan, anlatan yazılarla dolu. Zaman zaman dergilerin kapaklarına İsveç’in ünlü simaları da çıkartılıyor. Bu yüzlerle, dergilere dikkat çekilip satın alma eğilimi artırılıyor.

Muhafazakârlar çok da net olmamakla zabıta işe alalım dilencileri kovalım demeye hazırlanırken 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda, Sosyal Demokrat Parti’den Başbakan Stefan Lövfen, beklenmedik bir şey yaptı. Bayramı kutlamak için Sundsvall kentinin şehir meydanını dolduran kalabalığa yaptığı 1 Mayıs konuşmasında Lövfen, “Zorda Olan Avrupa Birliği Vatandaşlarına” değil ama artan ırkçılıkla İsveç’in giderek zor duruma düşen göçmenlerine, teşekkür etti. İsveç’in ülkeye gelen göçmenler sayesinde zenginleştiğini söyleyen Başbakan Löfven, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya göçmenlerin katkısının büyük olduğunu ve onlara teşekkür ettiğini duyurdu.