TV tartışmalarında Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti girişimleri konusu açıldığında AKP’lileri dikkatle izlediniz mi?

Verdikleri cevaplarda hep yapılanı küçümser bir eda var! Sanki bu kişiler, AKP’ye bir zamanlar güç veren kendi kadroları değilmiş gibi davranmaya çalışıyorlar…

Ama surat ifadeleri ve vücut dillerine bakınca müthiş bir endişe, dehşet ve korku hemen görülüyor!

Bir zaman sonra karşı görüşler AKP’nin son derece kötü gidişatını sergileyince, vücut kimyalarının da bozulduğunu gözlemliyorsunuz…

Ne diyeceklerini şaşırıyorlar!

Geçen günlerde peşi sıra ortaya çıkan kamuoyu araştırmalarında da görülen o ki; kurulmakta olan partilerin 6 ile 10 puan arasında oy alabilme potansiyeline sahipler... Araştırma kuruluşları, partilerce hedeflenen oy tabanının AKP’ye oy verenler olacağına dikkat çekiyor.

Araştırmacılar farklı partilerin seçmenlerinden de bu girişimlerin oy alacağını açıklıyorlar…

Yani bu günden söylenecek tek söz, bu girişimlerin yabana atılmaması gerektiği! Nitekim parti kurma girişimlerinin kendi geleceğini sıkıntıya düşüreceğini hisseden AKP Genel Başkanı şimdiden bazı önlemler almaya çalışıyor… Saadet Partisi ile görüşüyor. İYİ Parti’ye el altından haberler gönderdiği iddiaları yapılıyor…

Ülke rejimini değiştiren, laik demokratik devlet yapısını bozan, kuvvetler ayrımını tek ele toplayan sistem, yurttaşlar tarafından ucube olarak kabul edildi…

Özellikle yargının taraflı ve bağımlı olması, hak, hukuk ve adaletin ortadan kalkmasının tek nedeni olduğunu halkımız anladı... Cumhurbaşkanının parti genel başkanı olarak, hem bürokrasi yani devleti, hem siyaset yani parlamentoyu elinde tutması, yurttaşların tüm yaşam güvencesini yok eden vahim bir güç olduğu görüldü... Tek adamın vizyonu, misyonu ve meşrebi, kamu yönetiminde liyakati yok sayan duruşu, ülkede önce demokrasi ve barışı yok etti, sonra da ekonomiyi çökerten bir sonuç getirdi…

Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu, laik demokratik olmayan bir yapının yanı sıra üretmeyen ve adil paylaşmayan bir ekonomiye sahip olması…

Yandaşların ülke kaynaklarını pervasızca kullandığı bir dönemde zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir düzen acımasızca devam ediyor...

Sermaye emek çelişkisinde insanı yok sayan anlayış, bu düzeni devam ettirmek için kendini tek adama bağladı… Böyle amorf bir yönetimi oluşturan tek adamlı AKP, vahim bir sona doğru koşuyor… Nitekim geçtiğimiz gün Financial Times gazetesi, son dönemde AKP’den ayrılan Davutoğlu ve Babacan ile Gül hakkında ilginç bir haber analiz yayımladı...

Eski dostlar Recep Tayyip Erdoğan’ın saltanatını tehdit ediyor” başlıklı Laura Pitel’in haberinde AKP’li bazı yetkililer çarpıcı yorumlar yapmışlar! Halen AKP’li eski bir bakanın; “Parti içindeki denge denetleme mekanizması kayboldu, artık sadece tek adam var” sözleriyle başlayan Pitel’in haberinde; “Erdoğan’ın muhaliflere karşı baskıcı tavrından, sert milliyetçi retoriğinden, ekonomiyi yönetememesinden ve kendisini değiştirmesini isteyenleri dinlememesinden rahatsız olan çok sayıda eski ve yeni siyasetçinin olduğu” anlatılıyor...

Pitel, AKP’den ayrılarak parti kurma çalışmasında bulunan eski bir yetkilinin; “Biz onun mesajı alacağını sandık ama her zaman bahaneleri vardı. Eğer bu şeyi şimdi yapmazsak gelecekte pişmanlık duyarız” sözlerine de haberinde yer vermiş…

AKP’liler Gül, Babacan ve Davutoğlu’nun girişimlerini küçümsemek yerine çok önemsenmeliler… Çünkü kendi dünyalarının yıkılmaz karizması Erbakan’ı deviren ve Türkiye’de iktidar olmalarını sağlayan arkalarındaki güç ve üst akıl, şayet Gül, Babacan ve Davutoğlu’nun şimdi arkasındalarsa sonuç AKP’nin aleyhine gelişeceği açıktır! Bunu en iyi bilecek ve sona gelindiğini en yakından görebilecek olanlar da AKP’lilerdir! Eğer yeni parti girişimleri bu yıl içinde tamamlanırsa 2020 Haziran’ında Türkiye yeni bir seçime gidebilir… Böyle bir durumda seçim kararının da Erdoğan tarafından verilmesi zorunlu hale gelecektir!!!