Sanatçı Zülfü Livaneli, Konak Belediyesi’nin daveti üzerine “Edebiyat Söyleşileri” programı kapsamında İzmir’e geldi. Livaneli, söyleşi kapsamında Barış İnce ve Zafer Köse’nin sorularını yanıtladı

Zülfü Livaneli, İzmirliler ile buluştu

ARDA ÖZARDA

Sanatçı Zülfü Livaneli “Edebiyat Söyleşileri” programı kapsamında İzmir’e geldi. Konak Belediyesi’nin daveti üzerine İzmir’e gelen Zülfü Livaneli, Barış İnce ve Zafer Köse’nin sorularını yanıtladı. Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşi büyük ilgi gördü.

'TOPLUMU BİRLEŞTİRECEK KİŞİLER SANATÇILARDIR'

Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Konak Belediyesi Başkanı Mimar Abdül Batur, “Bugün bizim için çok ayrı bir onur. Sizlerin de çok sevdiği sanatıyla, duruşuyla herkesin örnek aldığı bir isim olan Zülfü Livaneli ile birlikteyiz. Zülfü Livaneli kendisini sanatın her alanına yaymış bir kişi. Aynı zamanda da bir siyasetçi. Yüreği sanat ile atan birinin siyasete söyledikleri bu ülke için çok önemli. Ülkemiz büyük bir ayrışmaya doğru sürüklenirken toplumu birleştirecek kişiler sanatçılardır. Eğer bu kopuklukları sanat ile doldurmazsak yozlaşmaya doğru hızla sürükleniriz. Bu ülkenin Atatürk’ün çağdaş düşünce sistemini benimseyen sanatçılara ihtiyacı var. Sayın Livaneli’de bu isimlerden birisi. Kendisi ile aynı dönemde yaşamaktan gurur duyuyoruz. Daha çok birlikte daha çok omuz omuza verdikçe inanın güzel günler göreceğiz güneşli günler” diye konuştu.

zulfu-livaneli-izmirliler-ile-bulustu-638526-1.

BATI DÜŞÜNCE ESERLERİ İLE, DOĞU ŞİİRLER İLE DÖNÜŞÜR'

Söyleşi Barış İnce’nin Zülfü Livaneli’ye, Zafer Köse’nin ‘Livaneli'nin Penceresinden’ adlı kitabı ile ilgili, ülkenin mevcut durumu, doğu ve batı toplumları gibi konularda soru sorması ile başladı. Zülfü Livaneli’nin Barış İnce’nin sorularına verdiği yanıtların satırbaşları şu şekilde:

-Kitapta bahsettiğimiz üzere biz hep bu ülke meseleleri üzerine düşündük, konuştuk, yazdık. Her zaman gelecek nesillere olan borcumuzu ödemeye gayret gösterdik. Nazım Hikmetlerden, Yaşar Kemallerden aldığımız bu bayrağı taşıma gayesi içindeyiz.

-Bir dönemde doğu toplumları çok ileri konumdaydı. Bağdat Dünya’nın en büyük kültür merkeziydi. Yavuz’un matbaayı yasaklaması bu hale getirdi. Batı dünyası ise düşünce eserleri ile gelişiyor. Fakat bizde düşünce sevilen bir şey değil. Felsefe sevilmiyor, deney sevilmiyor geriye sadece hamaset ve padişah övmek kalıyor. Halkımız da düşünmeyi kötü olarak görüyor. Efkâr kelimesi fikir demek, bir kişi dertlenince ‘efkârlanmış’ deriz yani düşüncelere kapılmış anlamında. Düşünmek atasözlerinde bile kötü anılmıştır. Örneğin arpacık kumrusu gibi düşünmek, Karadeniz’de gemilerin mi batı ne düşünüyorsun gibi şeyler toplumumuzda hep kullanılmıştır. Bu zihniyet ile ‘Düşünüyorum öyleyse varım ’ diyen bir topluma nasıl karşı çıkabilirsin. Bizim toplumumuzda değişim, dönüşüm her daim şiir ile gerçekleşmiştir.

-Benim usta olarak gördüğüm, çizgisini çok beğendiğim bazı isimler oldu ama bunlardan bir kısmı o meşaleyi sonuna kadar götüremediler. Belli noktalarda ya paraya, ya iktidara yenildiler. Ağaçlar ayakta ölür mantığını benimseyebilselerdi keşke. Ben de Nazım Hikmet gibi, Yaşar Kemal gibi nefesim yettiği sürece size olan borcumu ödemeye çalışacağım ve ayakta eğilmeden can vereceğim.

-Siyasetçilerimiz o kadar kibirli ki yaptıkları yanlışları bile kabul etmiyorlar. Toplumumuzda kimse ben yanlış yaptım demiyor. Bu yüzden de toplumumuz kutuplaşıyor. Ülkemizin her dönem aydın problemi oldu. Entelektüel insan ile aydın insan farklı bir şeydir.

-Dünya’da sosyal medya ile birlikte bir kanaat bildirme terörü var. Fiziksel başarıları tebrik ederken düşünürleri sürekli eleştiriyorlar. Düşünürlerin suçu beyinin kaslarının gözükmemesi mi?

-Bilim, televizyonda veya sosyal medyada yapılamaz.