Zürih'te binlerce kişi konut krizine karşı sokaklara döküldü
"Barınma krizine karşı yine sokaktayız!”, “Kent oturanlara aittir!”, “Konut bir meta olmaktan çıkarılsın!.." Bu sloganlarla Zürih'teki çeşitli gruplar ve örgütler bu yıl da (5 Nisan Cumartesi) barınma krizine karşı protestosu yürüyüşü düzenledi.

Yasemin AĞIRBAŞ/ Zürih
İsviçre’nin Zürih kentinde çeşitli sol örgütler, parlamentodaki sol partiler, parlamento dışı muhalif gruplar barınma krizine karşı sokağa çıktı.
Kalabalığın taşıdıkları pankartlarda öne çıkan talep özetle şuydu:
"Herkes için erişilebilir ve ödenebilir konut."
Peki bu yürüyüşe neden bu kadar yoğun katılım vardı?
EVLERİ GOOGLE GİBİ KÜRESEL ŞİRKETLERE VERDİLER
Son yıllarda barınma krizi giderek derinleşti.
Zürih kenti, uluslararası rekabette geri kalmama adı altında Google veya Blackrock gibi uluslararası dev şirketlere geniş kiralık alanlar ve semtler tahsis ederken, sigorta şirketleri ve bankalar (Swisslife ve UBS) gayrimenkul satın alma hızını arttırarak kentteki toplam konut stokunun %30'undan fazlasını eline geçirdi.
Adı geçen şirketlerin merkezlerinin Zürih'e taşınmasıyla, yurtdışından iyi eğitimli ve iyi gelirli binlerce çalışan getirildi ve bu durumu fırsata çeviren şirketler onlardan çok yüksek kiralar talep ediyor.
Zürih’de 2000 yılından bu yana kiralar %40 arttı ve artmaya devam ediyor.
Peki, dar gelirli ve asgari ücretle geçinmek zorunda olanlara bu sorun nasıl yansıyor?
Belediyeye ait sosyal konutlar var, ancak bunlara ulaşmak çok zor. Örneğin Ocak 2025'te 141 yeni sosyal konut inşa edildikten sonra verilen ilana 14 467 kişi başvurdu. Talep edilen yüksek kiralar, dar gelirlilerin kent dışına itilmesine yol açıyor, ancak oralarda da kiralar ucuz değil. Emekçiler, iş yerlerine gitmek için her gün daha uzun mesafeler kat etmek zorunda kalırken, zenginler şehrin tam merkezinde yaşıyor ve 4 odalı bir daire için aylık 9.000 İsviçre Frangı (asgari ücretin iki katı) kira ödeyebiliyor.
Eskiden işçi mahalleleri olan bölgeler artık yüksek gelirlilerin zevkine göre şekilleniyor: pahalı kafeler, restoranlar, yoga stüdyoları ve aşırı lüks mağazalar açılıyor. Bu semtlerdeki mahalle bakkalları ise talep edilen kiraları ödeyemediği için kapanıyor.
Barınma krizi herkesi etkiliyor, ancak en çok dar gelirli emekçileri vuruyor. Ne yazık ki geçmişte bu kesimler yürüyüşlerde fazla görünmüyordu. Yürüyüşü düzenleyen komite, dar gelirli emekçileri siyasi katılıma dahil etmek için onları yaşadıkları yerlerde bilinçlendirmeye ve örgütlemeye çalışıyor. Özellikle de "tadilat" bahanesiyle kira sözleşmesi feshedilenlerin kendi taleplerine sahip çıkmalarını, "kira vurguncularına" karşı mücadele etmelerini teşvik ediyor. Amaç, mahallelerde dayanışma ağları kurup birlikte mücadele etmek. Bunu sağlamak için komitenin web sitesi birçok dile çevrilerek birleşik mücadele mesajı veriliyor: "Tek başımıza zayıfız, ama birlikte güçlüyüz!"
SOSYAL DEMOKRAT-YEŞİL YÖNETİM NE YAPIYOR?
Buna karşın Zürih belediyesini elinde bulunduran, sosyal demokrat ve yeşiller partisinden oluşan ittifak nasıl bir politika izliyor? Kiraların artmaması için neredeyse hiçbir şey yapmıyor. Ara sıra bina satın alıp sosyal konuta dönüştürüyor, ancak sayısı az olduğu için bu konutlara ulaşmak inanılmaz zor. Çoğu zaman politikacılar emlak sektörüyle yakın bağlara sahip ve solcu olduğunu iddia eden politikacılar iktidarda olsa bile, kapitalist çıkarların önüne geçilemiyor. Bu da gösteriyor ki, emekçiler seçimlere bel bağlamamalı ve kendi örgütlülüğünü yaratmalı. Barınma krizine karşı üç yıldır Nisan ayında düzenlenen yürüyüş, örgütlenmenin ilk adımıdır. Geniş bir ittifak tarafından düzenlenen bu protesto yürüyüşü, farklı sol grupların sesini duyurmasına olanak veriyor ve solun kitlelerle bağ kurmasına vesile oluyor. Bu nedenle kitlesel eylemler, parlamento dışı muhalefet için büyük önem taşıyor.
2023 yılından beri her yıl düzenlenen barınma krizine karşı yapılan yürüyüş, güneşli bir havada ve coşkulu kalabalıklarıyla oldukça başarılı geçti. Sokak duvarları "Herkes için konut!" gibi sloganlarla renklendi ve bazı protestocular, yolu kapatan polislere su balonları atarak "küçük bir serinlik" ikram etti.
Yürüyüşün sonunda, bu eylemin neden yaklaşık 8.000 kişiyi bir araya getirdiğini sorduğum bir komite üyesi şu değerlendirmede bulundu: Bu, hepimizi ilgilendiren bir mesele. Şanslı azınlıktansanız ve ödenebilir kirası olan bir evde (artık sadece sosyal konutlar bu kategoride) yaşıyorsanız bile, çevrenizde mutlaka barınma krizinden etkilenen insanlar tanıyorsunuzdur. Bu yüzden mücadeleye devam edeceğiz; ta ki barınma bir lüks değil, hepimizin hakkı olana kadar!