2024 zeytin için ‘yok yılı’ oldu
Rekor üretim beklentilerine rağmen Türkiye'deki zeytin üreticisi, tarım politikaları, artan maliyetler ve iklim krizinin etkileriyle zorlu bir yıl geçirdi. Her geçen gün artan tağşiş ürünler ise üreticilerin zararını katladı.
Berfin BAYSAN
Türkiye, dünya zeytinyağı üretiminde önemli bir sıralamaya sahipken ve 2024 yılı, zeytinyağı için 'var yılı' olarak kabul edilmesine rağmen, zeytin üreticisi için kayıplarla dolu bir dönem oldu. Ülkede zeytinyağında tağşiş (karışım) ürünlerin piyasayı ele geçirmesi, tarım politikalarının yetersizliği ve iklim krizinin giderek derinleşmesi, üreticilerin belini büktü.
İzmir'in Bayındır ilçesinde zeytin ve zeytinyağı üreticiliği yapan Mestan Ökten, küresel ısınma ve yağış yetersizliğinin üretime ciddi zarar verdiğini belirterek, “Zeytin insan ömrünü uzatan bir meyve. Her türlü hava koşullarına dayanıklı olması nedeniyle ülkemizde de oldukça ilgi görüyor. Türkiye, dünyada zeytin açısından önemli bir sıralamada yer alıyor fakat özellikle Akdeniz ülkeleri arasında ilk sıralarda. Bu mesleği atalarımızdan öğrendiğimiz şekilde yapmaya çalışıyoruz. Tükettiğimiz zeytinleri, zeytinyağını satıyoruz. Kendi tüketmeyeceğimiz hiçbir şeyi satmayız” dedi.
Zeytin üretiminde yaşadıkları zorluklardan bahseden Ökten, “Dünyada zeytin 'var yılı' olarak kabul edildi ama ne yazık ki bu yıl 'yok yılı' oldu bizim için. Üreticiyi kendi kaderiyle baş başa bıraktılar. Küresel ısınma arttıkça verim düşüyor. Geçen yıla oranla yağışın etkisinin az olmasıyla zeytinler dalında yandı. Özellikle Bayındır bölgesinde eskiden 4 kilo zeytinde 1 kilo yağ çıkarken şu an 8-9 kilo zeytinde 1 kilo yağ çıkıyor. Her yıl zeytin rekoltesi değişiyor, bu yıl 'var yılı'ydı ama ona rağmen verimde düşüklük var” diye konuştu.
TAĞŞİŞ MAĞDUR EDİYOR
Zeytinyağındaki asit oranının düşük olmasının kaliteyi arttırdığına değinen Ökten, “Zeytinyağlarının asit oranları mahalleden mahalleye göre bile değişebiliyor. Bir yerde 0,3 çıkıyorken başka bir yerde 0,6 asit oranı çıkabiliyor. Yağışın, sulamanın çok önemli etkileri olabiliyor. İlaçsız tarım yapıyorum. Kimyasal gübre kullanmıyorum ve bu zamana kadar verdiğim yağların hepsi çok beğenildi. Ama ülkemizde zeytinyağlarında çok fazla tağşiş oluyor. Zeytinyağları karıştırılarak satılıyor. Tağşişin en fazla olduğu alanlardan biri zeytinyağı. Bu konuda bizler de mağdur oluyoruz çünkü tağşiş ürünler daha ucuza satılıyor, bizim orijinal zeytinyağlarımız pahalı kalıyor onların yanında. Geçen yıl yağın litresini 600 liradan veriyordum şimdi ise 700 liradan satıyorum litresini. Piyasada ise 250 liradan satışa sunuluyor. Fiyattan da anlaşılabilir zeytinyağının tağşiş olup olmadığı” şeklinde konuştu.
BAKANLIK SESSİZ KALDI
Aydın'ın Germencik ilçesinde üreticilik yapan Halil Çetinkaya da benzer sorunlara dikkat çekti. Çetinkaya, “Türkiye'deki ekonomik kriz zeytin üretimini derinden etkiledi. Mazot fiyatları 7 liradan 50 liraya çıktı. Girdi maliyetleri katlanırken üretici mağdur oldu. Buna rağmen devlet desteği neredeyse yok. Bakanlık bu konuda sessiz ve üreticiyi kaderine terk etti” dedi. Çetinkaya, TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği'nin fiyat açıklamamasının da üreticiyi belirsizliğe sürüklediğini ifade ederek, “Fiyatlar düşürüldü. Yurtdışından ithalat yapılması da iç piyasayı baltalıyor. Zeytinyağının toptan fiyatı 160-180 liraya kadar düştü. İki yıl önce bu rakam 300 liraydı. Hiç kimse para kazanamıyor, herkes zararda” diye konuştu.
JEOTERMAL ZARARLI
Bölgede bulunan jeotermal enerji santrallarının da iklim krizini tetiklediğini belirten Çetinkaya, “Ekolojik dengenin bozulmasıyla zeytinlerin verimi düşüyor. Bölgemizde haddinden fazla jeotermal santral var. Zeytinler üzerindeki etkileri her geçen gün artıyor. Bu durum, zeytinyağı üretimimize büyük zarar veriyor” dedi.