Google Play Store
App Store

7 Ekim Hamas saldırılarının tetiklediği dönüşümün ikinci evresindeyiz. İlk evrede Gazze, Lübnan yıkıldı, Suriye HTŞ’ye teslim edildi. İlk evre 8 Aralık’ta bitti. Şimdi ikinci evredeyiz. Suriye’de, Lübnan’da yeni plan devrede. Bu evrenin en çarpıcı gelişmesi Öcalan’dan gelen “silahları bırakın” çağrısı oldu.

7 Ekim sonrasının Ortadoğu denkleminde ikinci evre: Dürzilerin özerkliği, Öcalan’ın çağrısı

90’ların Balkanları gibi emperyalizmin av sahasına dönüştürülen Ortadoğu’da tarih hiç olmadığı kadar hızlı akıyor. Yüz yıllık gelişmeler adeta yıllara, aylara sığdırılırken 7 Ekim 2023 tarihli Hamas saldırılarının tetiklediği dönüşümün ikinci evresindeyiz.

İlk evre: İsrail-ABD ortaklığı Gazze’yi yerle bir etti, Lübnan’ı yakıp yıktı, lider kadroları öldürülen Hamas ve Hizbullah’ın direnci kırıldı ve sonunda da Suriye köktendincilere teslim edildi. HTŞ liderliğindeki cihatçıların 8 Aralık 2024 tarihinde Suriye’yi ele geçirmesiyle ilk evre sona erdi.

İkinci evre: Şimdi ikinci evredeyiz. Lübnan içeride Hizbullahsız bir mühendisliğe tabi tutuldu. Dürziler üzerinden Suriye’de planın ikinci aşaması hayata geçirildi. Güney Suriye’de Dürziler Tel Aviv destekli özerklik ilan etti, İsrail Golan üzerinden işgalini derinleştirdi. SDG, HTŞ ile petrol anlaşması yaptı, kurumsal varlığını kabul ettirdi. Bu evrenin en çarpıcı gelişmesi ise 27 Şubat’ta Öcalan’dan gelen “silahları bırakma” çağrısı oldu.

ÖCALAN'A ÇAĞRI YAPTIRAN KOŞULLAR

Amerikan emperyalizminin İsrail ile birlikte yeni bir dizayna tabi tuttuğu Ortadoğu’da harekete geçirilen fay hatları bütün bir jeopolitiği sarsarken İmralı’nın “silah bırakma ve kendini feshetme” çağrısına PKK “ateşkes” kararı ile yanıt verdi.

Örgüt, Öcalan’ın çağrısının içeriğine katıldığını ve çağrının gereklerine uyacağını deklare etti. Kendilerine yönelik saldırı olmadıkça hiçbir güçlerinin silahlı eylem yapmayacağı duyuruldu. Örgüt, bunun dışında silah bırakma konusunun ise Öcalan'ın "pratik öncülüğü ile gerçekleştirilebileceğini" ifade etti. "Çağın manifestosu" olarak yorumlanan Öcalan'ın çağrısının, "Bir son değil, tersine yepyeni bir başlangıç" olduğu kaydedildi.

SURİYE’NİN IRAK-LÜBNANLAŞTIRILMASI

27 Şubat'ta kamuoyuyla paylaşılan çağrının kapsamı ve içeriğine yönelik tartışmalar sürerken Lübnan’dan Suriye'ye ve Türkiye’ye yaşanan gelişmeler birbirleriyle bağlantılı. Suriye’de ve Ortadoğu’da Amerikan planı adım adım işliyor.

ABD-İsrail emperyal projesi, Suriye’yi Lübnanlaştırma, Iraklaştırma niyetinde. Suriye’nin komşu ülkeleri gibi etnik, mezhepsel, toplumsal kodları üzerinden içeriden bir siyasal bölüşüme tabi tutmak temel hedef. Bir Amerikan projesi olarak Ortadoğu’yu emperyalist emeller ve İsrail çıkarları ekseninde şekillendirme planının düğüm noktası Suriye.

Merkezi yönetimin güçsüz olduğu, içeriden ayrıştırılan bir Suriye, İsrail’in bölgesel güvenliği için elzem. İsrail Suriye topraklarında işgalini yaygınlaştırırken direnci düşmüş, kendisine sorun yaratmayacak bir ülke bu planlarına hizmet edecek. HTŞ’ye teslim edilen Suriye’nin çok parçalı bir yapıya büründürülmesinin merkezinde de Kürtler  var.

Tel Aviv güneyde Dürziler üzerinden niyetini adım adım hayata geçirirken Suveyda’daki özerklik ilanı ile önemli bir adım atılmış oldu. Kuzeydoğuda ise ABD destekli Kürtler var. 2011’den bu yana fiili bir özerklik içerisinde olan Kürtler, denklemin en başat aktörlerinden. HTŞ yönetimi ile merkezi yapıya eklemlenme konusundaki müzakerelerden sonuç çıkacak gibi değil. Kürtler, mevcut fiili durumu kurumsallaştırma, kalıcılaştırma peşinde. Bu konuda ABD’den de, İsrail’den de Fransa ve İngiltere gibi Batılı ülkelerden de tam destek söz konusu.

DENGE SARSILDI, AKP ABD-İSRAİL'E YANAŞTI

Suriye, ABD-İsrail çıkarları doğrultusunda dizayn edilmeye çalışılırken Saray rejimi de hamleler peşinde. Bir yılı bulan gizli görüşme trafiğinden de anlaşıldığı üzere Türkiye, Suriye’deki akışı gördü, bir süre bu durumu değiştirmek için hamlede de bulundu. Esad ile temas kurma çalışması, Rusya’yı devreye sokma girişimleri hepsi boşlukta kaldı.

Saray rejiminin Suriye’deki “denge” siyaseti bitti, iflas etti. Ankara’nın ABD ve Rusya’yı birbirlerine karşı dengeleme oyunu Suriye sahasındaki kapışmayı ABD-İsrail’in kazanmasıyla sona erdi. Haliyle Türkiye, ABD-İsrail hattına yanaşarak yeni denkleme müdahil olmaya kalkıştı. Cihatçıların Şam’a yürüdüğü günlerde ve sonrasında Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik Fırat’ın doğusuna hamlede de bulunuldu. Ancak ABD’nin devreye girmesiyle çatışmalar derinleşmeden belli bir noktada tutuldu.

ANAYASA VE BAŞKANLIK KARŞILIĞINDA KÜRTLER

Kapalı kapılar ardındaki müzakereler sürerken Washington’ın dayatmasıyla Ankara’nın “Amerikancı proje”ye adaptasyon süreci başladı. ABD ile İsrail’in bütün bir bölgeyi dönüşüme tabi tuttuğu yeni denklemde Ankara’nın uzlaşmaya gitmek dışında pek bir seçeneği bulunmuyordu.

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürtlerin statüsünü kabul etme karşılığında da Türkiye’nin bir şeyler alması gerekiyordu. Amerikan yönetimi de Türkiye’nin görünür endişelerinin giderilmesi ve Fırat’ın doğusundaki Kürt yapılanmasına göz yumması karşılığında bir diyet ödemeye hazırdı.

PKK’ye silah bıraktırma adımı da bu girift sürecin sonunda geldi. Silah bırakan bir PKK, iç siyasette rejime Fırat’ın doğusunda yaşanan kabullenmişliği savunmada istediği rahatlığı sağlayacaktı. Öcalan'ın silah bırakma çağrısının ardından konuşan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes’ın, "Bunun, Türk müttefiklerimizin, ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki IŞİD karşıtı ortakları konusundaki endişelerini hafifletmeye yardımcı olacağını umuyoruz" sözleri tabloyu tamamlıyor.

ABD-İSRAİL PLANINDA SDG'NİN ROLÜ

Bölgedeki gelişmelerin tesiriyle atılmak zorunda kalınan adımların sonrasında gelinen noktada hesaplar iç içe geçmiş durumda. Kürtler, Suriye denkleminin ana aktörlerinden biri artık. Uzun yıllardır ABD ve müttefikleriyle kurulan ittifak ve İsrail’den sağlanan destek sayesinde Suriye denkleminde kilit oyuncuya dönüştüler.

Cihatçı HTŞ yönetimi ile petrol anlaşması yapacak kadar fiili bir güce kavuşan Kuzeydoğu Suriye Özerk Kürt Yönetimi, mevcut pozisyonu daha da ileri taşımanın derdinde. Pentagon tarafından eğitilen, donatılan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) seksen bin kişilik bir ordu.

ABD ve İsrail’in çok parçalı Suriye planında SDG merkezi önemde. 2011 öncesinin Suriye’sine dönüşmeyecek olan ülkede Kürt yapılanmasının kalıcılaştırılması için SDG’nin güçlendirilmesi çalışmaları sürüyor. Türkiye de Kuzeydoğu Suriye’de de facto statülerini kalıcılaştırmak isteyen Kürtler üzerinde Öcalan vasıtasıyla söz sahibi olmanın arayışında. Öcalan’ın çağırısının SDG/YPG ve diğer Kürt silahlı yapılanmalarını da kapsadığına dair tartışmalar ve spekülasyonlar arasında SDG, çağrının kendilerini bağlamadığını her seferinde vurguluyor.

ÇAĞRI, ORTADOĞU’DA DENGELERİ DEĞİŞTİRİR Mİ?

Suriye’deki gelişmelerin etkisiyle gelen Öcalan’ın çağrısının Ortadoğu denkleminde önemli karşılığı olacaktır kuşkusuz. 40 yıllık bir silahlı hareketin varlığıdır söz konusu olan. Kürt güçlerinin önemli bir bölgeyi kontrol ettiği Suriye başta olmak üzere, İran ve Irak'ta farklı şekillerde cereyan edecektir bu çağrı. Ancak Öcalan ve de PKK’nin yeni Suriye ve Ortadoğu denkleminde gelişmeleri kökten değiştirebilecek gücü sınırlı. Suriye sahasında artık başka bir gerçeklik var ve SDG, PKK’nin veya Öcalan’ın kararıyla varlığını sonlandıracak bir yapı değil.

SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi bu durumu şu sözlerle deklare etti: "PKK'nin silah bırakma çağrısı onları ilgilendirir, bizim Rojava'daki güçlerimizi ilgilendirmez." Ankara SDG ile PKK’yi bir tutmaya çalışsa da SDG kendisini ayrıştırıyor ve ABD ile kurulan ilişki neticesinde kendisine "dokunulmazlık zırhı" örmüş vaziyette. Tüccar zihniyetiyle hareket eden ve şimdilik yaşananları uzaktan izleyen Trump'ın SDG ve Suriye Kürtleri hakkındaki görüşleri açık. Daha önce bu konuda Türkiye'ye yönelik sözleri akıllarda.

Özetle, 7 Ekim Hamas saldırılarının tüm denklemi değiştirdiği Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapıları ardına kadar açıldı. Sürecin bu aşamasında gelen Öcalan’ın çağrısı ülke içinde ve dışında çeşitli kırılmalara yol açacaktır. Yeni bir paradigma oluşturulurken bunun semptomları farklı şekillerde kendisini gösterecektir.