AB yetkilileri soykırımı biliyordu
AB Dış İlişkiler Konseyi’ne sunulan iç belge İsrail’in savaş suçlarını ortaya koyarken, Avrupalı bakanlar İsrail ile ortaklığa devam etme kararı aldı.

Arthur NESLEN
Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları, savaş suçları ve soykırıma dair bir iç toplantıda kendilerine sunulan sayısız kanıta rağmen geçtiğimiz ayda İsrail’e silah satışlarını durdurma çağrısını reddetti. Intercept bu belgeye ulaştı.
Daha önce varlığı bilinmeyen 35 sayfalık değerlendirmenin içeriği, avukatlara, uzmanlara ve siyasilere göre AB liderleri İsrail’in Gazze’deki saldırılarındaki suç ortaklıkları sebebiyle gelecekte savaş suçları davalarında yargılanabilir. AB’nin insan hakları özel temsilcisi Olof Skoog’un yazdığı değerlendirme, 18 Kasım’daki Dış İlişkiler Konseyi toplantısı öncesinde AB’nin dış politika liderliğinin İsrail ile siyasi diyaloğu durdurma teklifinin parçası olarak AB bakanlarına gönderildi. Teklif AB üye ülkelerinin dışişleri bakanları konseyi tarafından reddedildi. Skoog’un analizi Birleşmiş Milletler (BM) kaynaklarına dayandırarak İsrail’in Gazze şeridine saldırısına sebep oluşturan 7 Ekim 2023’te Hamas liderliğinde 1200 kişinin öldürüldüğü saldırıdan bugüne İsrail, Hamas ve Hizbullah’ın işlediği savaş suçlarına dair kanıtlar sunuyor. BM o tarihten bugüne yaklaşık 45 bin kişinin öldüğünü hesap ediyor, bunların yarısından fazlasını ise kadın ve çocuklar oluşturuyor.
Her ne kadar değerlendirme Hamas ve Hizbullah’ı da kapsasa da en sert değerlendirmeler büyük oranda İsrail ordusuna yönelik.
TARİH ONLARI YARGILAYACAK
Makalede “Savaşın kuralları olur” deniyor. “Yüksek sivil kayıp oranı ve insani trajediler sebebiyle suçlamalar ağırlıklı olarak İsrail ordusu mensupları başta olmak üzere görevlilerin sivillerle saldırganları ayırmakta ve imkân dâhilinde sivilleri ve sivil hedefleri saldırıların etkilerine karşı koruyabilecek önlemlerin alınmasında başarısız olarak, Uluslararası İnsancıl Hukuk’un en temel prensiplerini ihlaline odaklanıyor.”
Skoog İsrailli siyasi ve askeri liderlerin giderek artan bir biçimde “kişiliksizleştiren dil” kullanımının “soykırım niyetine dair kanıtlara katkı sunduğunu” belirtiyor.
Almanya, İtalya ve Fransa gibi İsrail’e silah ihraç eden ülkelerin yetkilileriyle ilgili çıkarımlar eski Yunanistan Maliye Bakanı ve Avrupa’da Demokrasi Hareketi 2025 genel sekreteri Yanis Varoufakis’in gözünden kaçmamış. Eğer Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrailli yetkilileri savaş suçlarından suçlu bulursa, Varoufakis’in Intercept’e aktardığına göre bu raporun AB bakanlarına dağıtımı önem arz edecek çünkü Avrupalıların bilmiyormuş gibi yapma şansı kalmayacak. “AB özel temsilcisinin raporunun içeriğini düşündüğümüzde hesaba katmaları gereken bir sorumlulukları ortaya çıkıyor, bu sebeple yaşananlardan habersiz olduklarına dair hakiki bir inkâr imkânları olmayacak.” Artık tüm dünya, AB’nin kendi insan hakları özel temsilcisi tarafından kendilerine belirtildiği için uluslararası hukuku bilerek çiğnediklerinin farkında. Tarih onları yargılayacak. Ve belki Uluslararası Ceza Mahkemesi de.”
MÜDAHALE ENGELLENDİ
Rapor, şubat ayında İspanya ve İrlanda’nın, İsrail’in Gazze’deki savaşının, 2022’de 46,8 milyar avroluk ticarete imkân veren AB-İsrail Ortak Anlaşması’nın insan hakları maddelerini ihlal edip etmediğinin değerlendirilmesini istemesi üzerine yazıldı. Eğer Avrupa Komisyonu bir ihlal tespit etseydi, anlaşmanın durdurulması gündeme gelecekti. Komisyon’un İsrail destekçisi başkanı Ursula von der Leyen ise eyleme geçmeyi reddetti. Bu sebeple Skoog AB dış politikası olan Avrupa Dış Eylem Hizmeti tarafından soruşturma için görevlendirildi. Temmuz ayında bir ön değerlendirme yazdı. Intercept, değerlendirmenin güncellenmiş kasım tarihli versiyonuna ulaştı. Daha önce yayımlanmamış bu belge, AB’nin dış ilişkiler hizmetinin İsrail ile “siyasal diyaloğu dondurmaya” dönük teklifinin bir parçası olarak içeride tartışıldı. Skoog’un raporu dondurma planını destekleyici bir içeriğe sahip. Ancak teklif AB bakanları tarafından reddedilirken İsrail’e silah ihracatını yasaklamaya dönük resmi olmayan bir öneride bulunuldu.
Rapor Gazze’deki ölü sayısının bölgenin sivil nüfusunun demografik çöküşüyle ilişkili olması sebebiyle öldürme biçiminin savaş suçu oluşturacak “hedef ayırmayan saldırılara” işaret ettiğini belirledi. Değerlendirmede “Sivil nüfusa karşı kitlesel ya da sistematik saldırılar hedeflendiğinde, insanlığa karşı suç işlenmiş olur” ifadesinde bulunuldu. Skoog AB ülkelerine “eğer ihraç edilen askeri teknoloji ya da teçhizatın uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlalleri için kullanılma riski varsa” silahların ihracat lisansının iptal edilmesi çağrısı yaptı.
KATLİAMIN SUÇ ORTAKLARI
Bu değerlendirmenin ışığında, Britanya hükümetini İsrail’e silah satışı sebebiyle dava eden İngiliz hukuk firması Bindmans’ın ortağı olan Tayab Ali, İsrail savaş suçlarından suçlu bulunursa kimi AB yetkilisi siyasilerin de suç ortağı kabul edilme riski olduğunu söyledi. Ali, “Avrupa çapında avukatlar yaşananları yakından izliyor ve ulusal ve uluslararası hesap verilebilirlik mekanizmalarını işleteceklerdir. Ekonomik çıkarlar savaş suçlarına ortak olmanın bahanesi olamaz. Bu raporun içeriği düşünüldüğünde Fransa ve Almanya gibi ülkelerin Netanyahu ve Gallant gibi aranan savaş suçlularını korumak için dokunulmazlık çağrısında bulunmayı akıllarından geçirmeleri bile inanılmaz” dedi.
Filistin devletinin eski hukuk danışmanı ve arabulucusu Diana Buttu, AB’nin kendi analizinin üyeleri tarafından reddedilmesinin siyasi olduğunu belirtti.
“Yasal olarak domino taşlarının nerede düşmeye başladığını biliyoruz. Sorun, siyasetin hukuka uygun davranıp davranmayacağı sorunu, maalesef böyle bir şey söz konusu değil.” Skoog’un raporu, 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısına ilişkin de lafını esirgemiyor. Örneğin İsraillilerin esir alınmasını “uluslararası insancıl hukukun ihlâli ve savaş suçu” olarak tanımlıyor. Raporda, Hamas ve Hizbullah’ın roket saldırılarının “doğası gereği ayrım gözetmemesi” sebebiyle “savaş suçu teşkil edebileceği” belirtiliyor. Soruşturma ayrıca, sivillerin bulunduğu bölgelerde tünellerin kullanılmasının insan kalkanı kullanmaya eşdeğer olduğunu ve bunun da savaş suçu olduğunu belirtiyor. Ancak İsrail ordusu, bu iddiayı desteklemek için “somut kanıt” sunmadı. Bu iddia kanıtlanmış olsa bile, sivillerin bulunduğu bölgelerde ayrım gözetmeyen veya orantısız saldırıları haklı çıkarmayacaktır. Makale, Gazze Şeridi’ndeki hastanelerin hedef alınmasıyla ilgili savaş suçu iddialarına karşı İsrail’in “Hamas aktivitesi” olduğuna dair iddiasını da çürütüyor.
YASADIŞI ANLAŞMA
Skoog’un değerlendirmeleri uluslararası hukukun İsrail’e “kendi nüfusunu koruma hakkı ve görevi” tanıdığını ancak bunun yalnızca silahlı ya da beklenen saldırılara karşı gerçekleşebileceğini ve nispi olması gerektiğini söylüyor. Değerlendirmeye göre İsrail işgalci güç olduğu için işgal altında yaşayanların güvenliği ve sağlığını güvence altına almaktan da sorumlu. Oxfam’in insan hakları uzmanı Agnes Bertrand-Sanz, değerlendirmenin “AB hükümetlerinin İsrail’in Gazze’deki savaş suçlarına ortaklık ettiği iddiasını güçlendirirdiğini” söylüyor. Bertrand-Sanz, “Kendi çalışanları bile karşılarına gerçekleri sunduğunda, hareket etmeyi reddettiler. Raporun açık önerisini görmezden gelerek İsrail’e silah satmaya devam edenler, bariz bir şekilde yasadışı anlaşmalara dâhil olmuşlardır” diyor.
Kaynak: theintercept.com
Çeviren: Yusuf Tuna KOÇ