Google Play Store
App Store
"ABD için vaat edilen altın çağ" tüm dünyanın kâbusu olabilir
Fotoğraf: AA

Beklenen oldu, Amerikan emperyalizminin dümenine Trump geçti. Sürpriz değildi zira uzun bir süredir tekellerin, sermaye temsilcilerinin, petrol endüstrisinin, multi milyarder iş insanlarının Trump etrafında kümelenmişti. Bunların en ikonik figürü de Elon Musk’tı malum.

Finans kapitalin sınırsız desteğini arkasına alan Trump’ın “Amerika’yı yeniden şaha kaldıracağım” sözleri bu kesimlerin iştahını kabartıyordu. Zira Trump tıpkı “anarko kapitalist” aşırı sağcı Arjantin lideri Javier Milei gibi katıksız bir neo liberaldi ve kuralsız bir ekonomiyi savunuyordu.

Trump da henüz sonuçlar kesinleşmeden yaptığı zafer konuşmasında “Amerika'nın altın çağı olacak” diyerek bu kesimlere şu sözlerle teşekkür etti: “Öncelikle Amerika'yı öne koymayı başaracağız. Biz Amerika'yı yeniden büyük yapabiliriz. Asla sizin yüzünüzü kara çıkarmayacağım."

Silah tekelleri, petrol şirketleri en önemli destekçisiydi. İş dünyası Trump’ın birçok kanun ve düzenlemeyi geri çekmesini bekliyor, Trump da bunu anında deklare etti.

BİR SEÇİMDEN ÖTESİ…

Bu sadece bir Amerikan seçimi değildi. Dünyanın bir numaralı emperyalist gücünün başına kimin geçeceği, yer kürenin geri kalanını da yakından ilgilendiriyordu. Hali hazırda yer kürenin dört bir yanında 800’den fazla askeri üssü, yüz binlerce askeri bulunan Amerikan emperyalizminin başındaki figürün alacağı her türlü karar bütün bir jeopolitiği de etkileyecektir.

Trump’ın Ukrayna savaşı, İsrail’e yaklaşımı, Ortadoğu ve İran politikalarında alacağı kararlar mevcut çatışma dinamiklerinin seyri açısından belirleyici unsur olacak. Bu konulardaki kararlarının nasıl olacağına dair işaretleri seçim kampanyası boyunca kürsülerden açıkça deklare etti.

YENİ BİR GERİLİM DÖNEMİ

İran’a yönelik hasmane tutumunda bir değişiklik yok. Nükleer anlaşmayı çöpe atan Trump’ın, Tahran’a sıkıştırmak için her yolu deneyeceği şüphe götürmez. İsrail-Filistin ve Ukrayna savaşını bitirmeyi istediğini söylese de Tel Aviv’in kollanması, Moskova’nın sıkıştırılması da son bulmayacak.

Irak’tan, Suriye’den, Ortadoğu genelinden kısmi asker çekme girişimlerinde bulunacak olsa da yeni çatışma dinamiklerini harekete geçireceğinden kuşku yok.Biden’ın aksine Trump kendi döneminde savaş çıkartmasa da “dünya düzeni”ne soktuğu çomakla Ortadoğu’daki çatışmaların, İran ve Çin ile gerilimin asli mimarlarından.

Trump görevdeyken Çin ile sert bir ticaret savaşı başlatmıştı. Çin ve Tayvan konusunda tansiyonun yükseldiği bir dönemde Trump, Çin'e daha fazla odaklanması bekleniyor. Fiili bir savaş başlamasa da ticaret savaşı kaldığı yerden devam edecek.

POPÜLİST, OTORİTER LİDERLER DEVRİ

Uluslararası ilişkiler açısından müttefiklik ilişkileri, çok taraflı diplomatik ilişkiler Trump’ın umurunda değil. Trump’ın diplomasi anlayışı pazarlık üstüne kurulu.

Tüm bunların yanında Trump’ın seçilmesi aşırı sağcı, popülist muhafazakâr liderler kuşağı açısından daha büyük öneme haiz. Hindistan’da Modi, Arjantin’de Milei, Macaristan’da Orban gibi liderler Trump ile birlikte önemli bir müttefik kazandılar, moral motivasyonlarını artırdılar. Bu listeye Bolsonaro’dan Jr. Marcos ve Erdoğan’a pek çok ismi de eklemek gerek. Bolsonaro yeniden Brezilya sahnesine çıkmak için şimdiden ellerini ovuşturmaya başladı.

VE FAŞİZMİN KURUMSALLAŞMASI

Trump bu listedeki en tehlikeli başkanlardan. Trump'ın zaferi, Amerika Birleşik Devletleri ve dünyanın geri kalanı için tehlikeli bir yeni dönemin habercisi. Seçilmesi “ABD demokrasisi” açısından da bir felakete dönüşebilir. Düşmanlaştırıcı söylemi, kurumsal işleyişi ciddiye almaması, iç düşman yaratma sevdası, bürokrasiyi ele geçirip sistemi kökten kurgulamaya girişecek olması Amerika için ciddi bir mesele. Ve bu sadece ABD için değil, kendisini rol model alan diğer liderler nedeniyle, dünyanın geri kalanı için de benzer bir tehlike çanları çaldırıyor.

BİR KÖTÜ GİTTİ, BİR BAŞKA KÖTÜ GELDİ

Sağcı, popülist bir otokrat olan Trump her açıdan bilinmezliklerle dolu ve herkes için büyük bir tehlike. En çok da kendi ülkesi için. Fakat bir kez daha vurgulamakta yarar var; Trump kötü, ancak Biden yönetimi de iyi değildi. Bir kötü gitti, bir başka kötü geldi. "Amerika için vaat edilen altın çağ" tüm dünyanın kâbusu olabilir.