Google Play Store
App Store
Attila Aşut

Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Türk Dil Kurumu (TDK), 9-11 Eylül 2024 tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakû’de toplanan “Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu”nda, 34 harften oluşan “Ortak Türk Alfabesi” konusunda uzlaşmaya varıldığı duyuruldu.

Cumhurbaşkanlığı’na bağlı yeni TDK’nin konuya ilişkin açıklamasında, bu kararın “Türk halkları arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğini teşvik ederken, onların dilsel mirasını koruyacağı” belirtildi ve ilgili tüm kurumlar, önerilen Ortak Alfabe’nin uygulanmasını desteklemeye çağrıldı.

TDK’nin bu kısa açıklaması, konuyla ilgili doyurucu bilgi içermiyor. Neden bu yola gidildiği, “Ortak Alfabe” ile neyin amaçlandığı, bu kararın nasıl ve ne zaman uygulanacağı bilinmiyor. Tek bildiğimiz, 29 harften oluşan ölçünlü Türk Abecesi’ne beş yeni harf (Ä, Ň, Ŭ, Q, X) ekleneceğidir.

Böylesine yaşamsal önem taşıyan bir konu, nedense birkaç satırlık protokol açıklamasıyla geçiştirilmiş. Bağımsız dilbilimcilerin abece değişikliğine ilişkin yaklaşımı da bilinmiyor. O yüzden de Türkçeye duyarlı okurlar, kaygılarını bizim aracılığımızla duyurmaya çalışıyor. Örneğin İzzet Levent Tanık adlı okurumuz şöyle yazmış:

“Sn. Attila Aşut,

Köşeyazılarınızı okuyarak çok yararlandığımı belirtmeliyim. Son günlerde konu edilen alfabeye beş harf eklenerek otuz dört harfli yeni bir alfabe oluşturulması ile ilgili düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim. Gerek yazma ve gerek konuşma dili üzerinde ne gibi etkileri olur, çok merak ediyorum. Saygılarımla.”
Ali Haydar Ceylan’ın iletisi de şöyle:
“Hocam, Türki Cumhuriyetlerin üzerinde anlaştığı yeni harflerle ilgili görüşünüzü okumak isteriz. Örneğin ‘w’ sesinin ne işimize yarayacağını bizler, öğretmen arkadaşlar anlayamadık.”

***

Türk Abecesi’ne eklenecek yeni harfler, geniş bir coğrafyaya yayılan Türk dillerindeki farklı fonemleri (sesbirimlerini) temsil ediyormuş. Bunlar eklenince, Türk kökenli topluluklar arasında ortak abece oluşacakmış…

Türkçenin kendini ifade sorunu yoktur. 1928 yılında Harf Devrimi’yle kabul edilen Latin tabanlı 29 harf, gereksinim duyduğumuz her sesi karşılamaktadır. Bize göre Türk Abecesi’ne yeni harfler ekleme çabası, kimi çevrelerin ideolojik zorlamalarıyla ilgilidir. Kaldı ki TDK’nin 1983 sonrasındaki yöneticileri arasında da bu konuda görüş birliği olmadığı anlaşılıyor. Bugünkü Türk Dil Kurumu’nun Başkanı Prof. Dr. Osman Mert, Türk Abecesi’ne yeni harfler eklenmesini desteklerken, 2003 yılında aynı kurumun başında bulunan Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın bakın ne diyordu:

“Arap kökenli alfabe 1928’e kadar kullanıldı ve bu alfabe Türkçeyi tatmin etmedi. Türkiye’nin bir harf devrimine ihtiyacı vardı. Günümüzde, Türk alfabesine yeni harflerin eklenmesi gayreti ile işyeri tabelalarındaki yabancı isim özentisi çok tehlikeli boyutlara geldi.’’

Prof. Dr. Akalın, TDK Başkanı iken, “Yanlış uygulamaların 1353 Sayılı Harf Devrimi Kanunu’na aykırı olduğunu” belirterek, tüm halkı ve sivil toplum kuruluşlarını Türk alfabesine ve Türkçeye sahip çıkmaya çağırmıştı.

Türk Dil Kurumu Üyesi Prof. Dr. Recep Toparlı da bu girişimlere karşı çıkanlar arasındaydı. O da şöyle diyordu:

‘’Arap alfabesi, dile uyum açısından Türkçe ile hiçbir zaman uyuşmamıştır. Yapılan harf inkılabı ile Türkçe gerçek kimliğine kavuşmuştur. Ama üzülerek ifade etmeliyim ki şu an, Türkçemizi büyük kayıplara uğratacak bazı yanlışlıklar yapılmaktadır. Alfabemize kişilerin duygu ve düşünceleri paralelinde sokulmak istenen yanlışlar ihanet ile eşdeğerdir. Türkçe alfabemize bazı yabancı harfler sokma gayreti üzücüdür.’’ (Kaynak: Milliyet, 24 Ağustos 2003)

***

Bilindiği gibi, TDK artık bağımsız bir yapı değil, Saray’ın buyruğuna göre tutum alan bir devlet dairesidir. Kurum yöneticileri, siyasal iktidar ne derse ona uymak zorundalar. O yüzden yeni TDK’nin Türkçeye yaklaşımı bilim çevrelerinde sürekli tartışılıyor.
Türkçeyle ilgili konular gündeme geldiğinde, doğal olarak yüzümüzü bir başka kuruma çeviriyoruz: Dil Derneği… Bu dernek, 1987 yılında, aralarında eski TDK yönetici ve uzmanlarının da bulunduğu ilerici aydınlar tarafından kuruldu. Derneğin temel amacı, “Türkçenin özleşmesini, bütün bilim, teknik, sanat kavramlarını karşılayacak yolda gelişmesini devrimci bir anlayışla ve bilimsel yöntemleri uygulayarak sağlamaya çalışmak"tır.

TDK’ye karşı devrimci bir seçenek olarak kurulan bu dernekten, abeceye beş yeni harf eklenmesi ve “ortak alfabe” konusunda aydınlatıcı bir açıklama bekledi yazın dünyası. Ama Dil Derneği, gündemde böyle bir konu yokmuş gibi sessiz kalmayı yeğledi. Oysa bu derneğin varlık nedeni, Dil Devrimi’ne aykırı uygulamalar karşısında halkı uyarmak ve doğru yolu göstermek olmalıdır.

Şunu da belirtmeden geçmeyelim: Harf ve Dil devrimlerini gerçekleştirmiş CHP’den de “ortak alfabe” konusunda bir görüş açıklanmadı. CHP zaten kültür-sanat konularına hayli uzak bir parti görünümünde. Ana muhalefet partisinin kültür siyasası ülke gündeminde ağırlıklı biçimde yer almıyor. CHP’nin “Gölge Kültür Bakanı” var mı, kamuoyu onu da bilmiyor! Merak edip araştırdım. Partinin görevlendirdiği böyle biri varmış ve adı da Koza Yardımcı imiş. İnanın, ne adını ne kültür-sanat alanındaki bir çalışmasını duydum bugüne değin!

“Tek adam rejimi”nin ülkenin boğazını iyice sıkmaya başladığı bugünlerde, tüm ilerici kurum ve kuruluşlarımızın üzerlerindeki ölü toprağını atarak hızla silkinmeleri gerekiyor!