Google Play Store
App Store

Adalar halkı bayram günlerini sokakta geçiriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesindeki İETT Genel Müdürlüğü'nün Adalar’a getirdiği elektrikli minibüslere itiraz ediyorlar. İtirazın sebebi söz konusu araçların koruma altında olan ve sit alanı ilanı olan Adalar’ın bu özelliklerini tehdit eden bir nitelik taşıyor olması.

Esasen Adalıların ulaşım mücadelesi yıllar öncesine dayanıyor. Bundan yaklaşık beş yıl önce hayvan hakları savunucusu Adalılar ve İstanbullular “Sıfır Atlı Fayton” diyerek Adalar’daki faytonların kaldırılması talebiyle günlerce İBB önünde eylem yapmış, “Yaşam Nöbeti” tutmuşlardı.

367 hayvan hakları savunucusu dernek ve topluluğun talepleri şunlardı: Adalardaki tüm canlıların sağlığı için gerekli tedbirlerin alınması ve gerekirse karantina uygulamasının genişletilmesi; atların sağlık koşullarını sağlamayan yetkililer hakkında inceleme başlatılması; hastalıklı atlara yapılan testlerin ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması; Adalarda ekolojik ulaşım alternatiflerinin devreye sokulması; atların yarışma, yük taşıma ve diğer insan kullanımlarına karşı korunması ve fayton uygulamasının sonlandırılması; fayton işçilerine belediye bünyesinde ekolojik istihdam olanakları sağlanması; faytonlardan kurtarılan atların ömür boyu güvenli ve özgürce yaşayacakları bir tesisin yapılması.

***

Nöbet bir süre sonra sonuç vermiş fayton eziyeti sona ermişti ancak atların akıbetine ve Adaların ulaşım ihtiyacına yönelik tartışma bugüne kadar sağlıklı bir çözüme kavuşturulamadı.

Ulaşım sorunu çözüme kavuşturulamamakla da kalmadı daha da derinleşti. Esasen ulaşım İstanbul’un geneli için çözümsüz hale gelmiş bir sorun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunda şüphesiz bakanlıklar ile yerel yönetimler gibi farklı ölçeklerdeki karar vericiler arası siyasal “yumuşayamama” halleri en önemli etken. Fakat bunun yanı sıra halkın talep, ihtiyaç ve toplumun genel çıkarları ile kentlerin uzun vadeli sorunlarına yanıt üretmek için benimsenmesi gereken ilkelerin birbiriyle uyumunun yok sayılması da önemli bir rol oynuyor.

Halbuki bu doğrultuda adımlar da atılmadı değil. İBB ulaşım çalıştayları yaptı. Toplumsal ihtiyaçlar ile kentsel ekosistemlerin ortak çıkarlarını göztebilecek çözümlerin nasıl geliştirilebileceği konusunda birçok öneri birikti. Ancak ortaya çıkan sentez bunlara yanıt üretemedi.

Konuya istinaden yapılan kamuoyu bilgilendirmesinin ise katılımcı başlayan sürecin böylesi bir yanlışla sonuçlanmasının sebeplerini ortaya koyuyor. Öncelikle açıklama ile yapılanın “yeşil aklama” olduğu eleştirilerine katılmamak elde değil. Aracın elektrikli olması çözümün tüm süreci görmezden gelmesini meşrulaştırmıyor. Açıklama aynı zamanda Adaların demografik, tarihsel, ekolojik vb gereklerine uygun bir çözüme gidilmemiş olduğunu; aksine, yaz aylarında ve bayramlarda artan nüfusun turizm ihtiyacının önceliklendirildiğini ifade ediyor. Bu turistikleştirme çabalarının kentler için önemli bir tehdit olduğunu da hatırlatması bakımından ders alınması gereken önemli bir hata.

***

Tam da İBB Adalar Strateji Belgesi’nin dediği gibi “Adalar’da yeni yapılaşma getirecek, yeni çekim alanı oluşturacak plan, proje ve uygulamalara izin verilmemesi” gerekirken... Bölge sakinlerinin gündelik ihtiyaçlarına veya tarihsel, kültürel, doğal ortak varlıklarına tehdit oluşturacak biçimde körüklenen turistikleştirme çabaları ne yazık ki marifet gibi sunuluyor.

Benzer itirazları Kabataş İskele Meydanı Projesi ve Yedikule Bostanları için de gördük. Kabataş projesi, kentin tarihine ve sosyal dokusuna duyarsız olmakla, deniz kıyısının doğal görünümünü bozma ve yerel halkın katılımını dışlama gibi nedenlerle eleştiriliyor. Yedikule bostanlarına yapılan proje ise kentin ekolojik ve kültürel hafızasını yok ettiği, bostanların ve tarihi dokunun rant uğruna tahrip edildiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Ayrıca, projenin bölgeyi turistik bir alan haline getirme amacı olduğu da eleştiriler arasında. Sonuç olarak yerel yönetimler halkın ihtiyaçlarına cevap vermeyen bu tür projelerin kentin uzun vadeli çıkarlarına zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını da görmeli.