Google Play Store
App Store

Fransa eski sömürgesi ülkelere asker yerleştirdi. ABD ise yeni planlar içerisinde. Afrika, önümüzdeki günlerde emperyalizm ve sömürge karşıtı güçler arasındaki güç mücadelesine sahne olacak. Biri zengin doğal kaynakları kendi çıkarına kullanmak isterken diğeri bu kaynakları halkının yaşamını iyileştirebilmek için kazanma çabasında.

Afrika’da yeni sömürgecilik
Fotoğraf: AA

Prabhat PATNAIK

Frankofon Afrika asla sömürgecilikten tam anlamıyla kurtulamadı. Fransa eski sömürgelerindeki Fransız mülklerini koruma adına bu ülkelerin de kabulüyle bu topraklara Fransız askerlerini yerleştirdi. Bu da Fransa’ya eski sömürgelerinde siyasete müdahale edebilmek için büyük fırsatlar sağladı. Ek olarak, bu ülkelere Fransız Frank’ı ile sabit değişim değerindeki CFA Frank’ı para birimi kullandırıldı. Bu sabit değişim değerini öyle tutabilmek için de bu ülkelerin para politikaları Fransız merkez bankası tarafından kontrol edildi. Para politikaları genel anlamda ekonomi politikalarından bağımsız tutulamayacağı için bu şekilde bu ülkelerin ekonomileri de büyük oranda Fransa tarafından kontrol edilebilir hale geldi. Tüm düzenlemeler Fransa’nın AB’ye uyum sürecinde de bozulmadan sürdü. Bu durum eski Fransız sömürgelerinin bağımsızlığını ciddi oranda sınırladı; bundan kurtulmak isteyen devrimciler iktidara gelme şansı yakaladıklarında Fransa ve ABD’nin desteklediği yeni sömürgeci vahşet eylemleriyle karşılaştı.

Burkina Faso’da iktidara gelen ve ülkesinden Fransız piyadelerin çıkmasını isteyen devrimci Thomas Sankara, Fransız müdahalesi ve desteği ile kendi parti üyeleri tarafından düzenlenen bir darbede katledildi. Ancak bu durum, bu ülkelerde yeni sömürgeciliğe karşı mücadeleyi durdurmadı, direnişlerin liderliği de sıklıkla yerel silahlı kuvvetler içinden çıktı. Burkina Faso’da 2022’de kurulan Koruma ve Yeniden Kurma için Yurtsever Hareket (PMSR) lideri yüzbaşı İbrahim Traore iktidara geldiği 30 Eylül 2022’den itibaren Fransız askerlerinin ülkeden çıkması için kararlı bir duruş sergiledi ve başarılı da oldu. Dahası, ülkesinin hapsedildiği CFA Frank’ı anlaşmasına da son verdi. Traore, sömürgeden arınma arzusu ile hareket eden Nijer ve Mali ile birlikte Sahel Devletleri Birliğini kurdu. Fransız ve Amerikan kuvvetleri Nijer’den çıkmak zorunda kaldı, Pentagon’un buradaki dron üssü kapatıldı. Dolayısıyla birlik, zengin mineral kaynaklara sahip bölgede emperyalizmin etine batan bir diken haline geldi.

EN BÜYÜK ALTIN ÜRETİCİLERİNDEN

Bu zengin kaynaklar arasında altın önemli yer tutuyor ve Burkina Faso 2024 yılında 57 ton ile Afrika’daki en büyük altın üreticileri arasında. Ancak ülke halkı altın üretiminden pek de faydalanamıyor, altından gelen gelirin çoğunluğu altın madenlerine sahip olan ülkelere gidiyor. PMSR hükümet 2024’te SOPAMIB isimli bir devlet kuruluşu üzerinden altın çıkaran yabancı şirketleri almaya başladı ve kamulaştırılmış altın madenlerinden gelen geliri ülke nüfusunun eğitimine ve sanayi politikalarına aktardı. Geçtiğimiz dönemde altın fiyatlarının yükselmesi ve dolar üzerine doluşan kara bulutlar birçok dolar mevzuatı sahibini altına yöneltti ve Burkina Faso hükümeti bu durumdan faydalanarak Fransız kuvvetlerinin topraklarından çıkması sebebiyle batı ülkelerinin koyduğu ambargoların yarattığı ekonomik zararı hafifletebilme imkanı buldu.

Bununla da bitmedi. Traore hükümeti ayrıca ufak çaplı madencilik sektörünü de düzenleyerek ülkede altın rafinerisi kurdu, Burkina Faso’nun diğer önde gelen ürünlerinin ülke içinde işlem görmesi için çabaladı, üreticilerin tarım ürünlerini artırmasına yardımcı oldu ve tahılda kendi kendine yetebilmek için adımlar attı.

DARBE GİRİŞİMİ BAŞARISIZ OLDU

Tüm bu adımlar ABD’nin tepkisini çekti ve ABD’nin Afrika Komutanlığı (AFRICOM) komutanı General Michael Langley Amerikan Senato kongresindeki bir oturumda İbrahim Traore’yi asılsız biçimde altından gelen geliri şahsi harcamalarına, özellikle de şahsi güvenliğini artırmaya harcadığını iddia etti. Langley’in yorumları Afrika’daki ana akım medyada yaygınlaştırılarak tüm kıtada tepkiye sebep oldu. Ancak Langley’in yorumları belki de Traore’ye karşı bir darbe için zemin hazırlama çabasıydı. Günler sonra 16 Nisan’da batıda genelde isimsiz kaynaklara dayandırılan, Traore hükümetinin “diktatöryal” doğası ve Burkina Faso’daki insan hakları ihlallerine dair görüşleri takriben bir darbe girişimi düzenlendi. Ancak darbe başarısız oldu, düzenleyenler tutuklandı ve Traore, Sankara’nın kaderinden kurtulmuş oldu.

Sömürgecilikten kurtulma arzusundaki bir Afrika hükümetine emperyalizmin darbe girişimi ile karşılık vermesi artık eski ve basmakalıp bir kitap kadar sıradan olsa da Afrika kıtasında, özellikle de Frankofon Afrika’sında sömürgecilikten kurtuluş mücadelesinin zorluğunu yeniden hatırlatıyor. Bu zorluklar birden fazla sebepten kaynaklanıyor. Örneğin Burkina Faso bugün emperyalizmle mücadele etmesinin yanı sıra bir yandan da ülke topraklarının yüzde kırkında İslamcı teröristlerin işgaliyle mücadele ediyor. Ek olarak bölge ayrıca emperyalizmin finansmanı sayesinde halkın herhangi bir katılım iradesine sahip olmadığı sonucu belli seçimler sayesinde iktidarda kalan batı sevdalısı hükümetlerle dolu. Emperyalizm bu tür rejimleri kendisine karşıt hükümetlere ekonomik ambargo uygulamaktan karşı darbeleri desteklemeye bölgesel çıkarları için kullanıyor.

Örneğin Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Burkina Faso’ya karşı tavır aldı. Demokrasiyi savunma adı altında (devrimci rejimlerin iktidara gelebilmesi için “demokratik biçimde seçilmiş” batıcı hükümetleri devirmeleri gerekiyor) ülkeyi ekonomik ambargo ile tehdit etti. Ancak bu çabalar sözde “anti demokratik” İbrahim Traore’ye Burkina Faso halkının güçlü desteğini pek eksiltemedi ve ECOWAS’a alternatif olarak Sahel Devletleri Birliği (AES) kuruldu. Fildişi Sahilleri, Fransızların Burkina Faso’da darbe düzenlemek için üs olarak kullandığı bir komşu ülke, hatta Thomas Sankara’ya darbe düzenleyenler sığındıkları Fildişi Sahillerinde bugün hala yaşamaya devam ediyor, Nisan’da gerçekleşen başarısız darbe girişimini düzenleyenler de iddialara göre üs olarak Fildişi Sahillerini kullandılar.

Tüm bu zorluklara karşın, Batı Afrika’da sömürge karşıtı mücadele tüm kıta çapında ciddi bir destek ve heyecan yarattı. Afrika’nın her yerinde İbrahim Traore’yi destekleyen eylemler düzenlenerek, emperyalistlerin Burkina Faso’dan elini çekmesi talep edildi. Patrice Lumumba, Amilcar Cabral, Eduardo Mondlane ve Thomas Sankara’nın canlarını verdiği, Kwame Nkrumah ve Julius Nyerere’nin tüm hayatları boyunca sürdürdükleri mücadelenin Afrika halkının yüreğindeki karşılığı büyük. Bugün de Afrika’nın kurtuluşu mücadelesinin yeni döneminin başlangıcına tanıklık ediyoruz.

Ancak emperyalizm bu mücadeleye karşı giderek daha da vahşileşiyor. Fransızların eskiden beri süren çıkarlarının yanı sıra Donald Trump hükümetinin ham madde için tüm dünyadaki yeni arayışında Afrika’nın rolü kritik. Hatta Trump çoktan Kongo rejiminin suç ortaklığında ülkenin mineral kaynaklarını kontrol etmek için gerekli planlamaları yaptı. Trump’ın dünyadaki mineral kaynaklarına egemen olma arayışının aciliyeti, özellikle bu kaynakların yeni ve gelişmekte olan teknolojiler açısından önemi bir başka makalenin konusu. Ancak bu aciliyet Ukrayna ile yapılan anlaşmada, Grönland’ı ele geçirme arzusunda, Kanada’yı ABD’nin 51. Eyaleti yapma planlarında, okyanus zeminini bile kontrol edebilmek için yapılan açgözlü tasarılarda, her iki ülkenin zengin mineral kaynaklarına ulaşabilme arzusuyla Rusya ve Ukrayna arasında barış elçisi olma çabasında ortaya çıkıyor.

Afrika, önümüzdeki günlerde emperyalizm ve sömürge karşıtı güçler arasındaki güç mücadelesine sahne olacak, biri zengin doğal kaynakları kendi çıkarına kullanmak isterken diğeri ise bu kaynakları halkının yaşamını iyileştirebilmek için kazanma çabasında.

peoplesdemocracy.in'den çeviren Yusuf Tuna KOÇ