Google Play Store
App Store

Geçende bir arkadaş, Amerikalı birinin “Türk atasözü” notuyla İngilizce yaptığı sosyal medya paylaşımını “Kolej Grubu”muza atmıştı: “Palyaço saraya girdiğinde kral olmaz, saray sirke döner.

Paylaşımın altı; “Beyaz Saray’ımıza taşınmaya çalışan ve kral olacağını sanan o palyaço hakkında o kadar endişeliyim ki”, “Tam anlamıyla korkutucu. Demokrasi yok mu olacak?” yorumlarıyla dolu.

Anladınız; “saraydaki soytarı” dedikleri “kendi seçtikleriTrump. Başlıkta “Ah şu” diye andığım “kolejliler”in ise bizimle ilgisi yok. Onlar da Amerikalı üniversiteliler.

Bizim kolejliler ise; çoğu orta ve alt orta sınıftan, içlerinde epey yoksul aile çocukları da olan, 11 yaşında girdikleri yatılı okuldan 18’inde çıkan çocuklardı.

Dediğim gibi başlık da yazı da bizimle değil, Trump’ın gelişiyle endişelenen ve nasıl olup da seçilebildiğini sorgulayanlarla ilgili.

Mülteci akınından korunacağım diye faşizm sınırlarına kadar sağa yaslayan Avrupa şimdi Trump’tan kaçan ABD’lilerle karşı karşıya. Bunlar kolejli/üniversiteli ve Doğu’dan gelenlerden daha nitelikli olabilirler ancak beyaz yakalı Avrupalılara iş ve konut alanında “tehdit” oluşturduklarında “hoş gelmiş” olmayacaklar!

Duymuşsunuzdur, 1 avroya evler satarak boşalan bazı Avrupa kasaba ve köylerini yeniden canlandırma kampanyaları var. İlk başlatan da 2018 yılında harabe evleri 1 avroya satışa çıkaran İtalya Sardinya’daki Ollolai’dir.

Ollolai belediye başkanı F. Columbu, geçen gün, Trump’tan kaçmak isteyen memnuniyetsiz ABD’liler için açtıkları internet sitesinin bir günde 156 bin’den fazla ziyaretçisi olduğunu ve 30 bin başvuru aldıklarını açıkladı. Proje diğer milliyetlere de açık tabii, ama akın ABD’den!

Kaçış da var, nasıl olup da Trump’ın kazandığını sorgulayanlar da.

Şöyle yanıtlar veriyorlar:

-Demokratlar cinsiyet, ırk, din veya cinsel yönelim ve demokrasi gibi konulara odaklanarak, “marjinal grupları savundukları” algısı yaratarak “işçi sınıfını temsil”den uzaklaştılar. Gündelik hayat içinde hırpalanan “ortalama Joe”ların sorunlarını ıskaladılar.

-“Her zaman ikiyüzlülükler ve illüzyonlarla dolu olan liberal düzen” içinde ve “şirketler dostu” bir çözüm arayarak, “Trumpçılığı taklit yoluyla yeneceklerini” sandılar.

-Biden’ın, Harris’in kampanyasının son günlerinde Trump destekçilerine “çöp” demesi, Trump’ın da cevaben bir mitinge turuncu bir iş yeleğiyle çöp kamyonu kullanarak gitmesi gibi olaylar, Cumhuriyetçilerin “Kamala ‘onlar’ için; Başkan Trump ise ‘senin’ için” sloganını etkili kıldı.

-Demokratlar ortalama Amerikalıyı, demokrasinin tehlikede olduğunu anlatarak, “demokrasi savunusuna” çağırdı. Oysa araştırmalar onların savunmaları istenen “demokrasi”yi “Aşırı zengin bağışçıların müdahale ettiği seçimlerle şekillenen … ve sıradan vatandaşların ihtiyaçlarının hiç göz önüne alınmadığı, bariz şekilde yozlaşmış bir politik sistem” olarak algıladıklarını gösteriyordu.

Solcu Bernie Sanders’in yıllardır söylediği de buydu! Belki de bu yüzden Harris/Biden çizgisinin kaybettiği seçimde, milyarder ve şirket bağışlarını hep şiddetle reddetmiş Sanders yüzde 63’le kazandı.

Peki, “Ah şu kolejliler” ne iş?

Demokrat Parti’ye ve kültürel kurumlara kolejli (üniversite mezunu) liberallerin hâkim olması da solu zayıflattı” diyenler var! M. Grossman ve D. Hopkins, bu yıl yayınlanan “Diploma Nasıl Bölüyor ve Kültür Savaşı Amerikan Siyasetini Nasıl Dönüştürdü” * kitaplarında; son 20 yılda kolej/üniversite mezunu seçmenler Demokrat Parti’ye ve kültürel kurumlara hâkim olurken, üniversite diploması olmayan Amerikalılar onlara yabancılaştı, diyorlar.

Köşe bizimle ilgili değil ama bize dair dersler de çıkarır mısınız, bilemem!

* Matthew Grossman - Daniel Hopkins, Polarized by Degrees: How the Diploma Divide and the Culture War Transformed American Politics, Cambridge University Press, 2024