Google Play Store
App Store
Ahlar vahlar arasında giden tur
FOTOĞRAF: AA

İskoçya’da kupa rövanşı… İstanbul’da 3-1’lik skorla gülen Glasgow Rangers, Fenerbahçe’yi ağırlıyor. Tur zor gözükse de çıkmadık candan umut kesilmiyor. Herhalde ilk maç öncesi Protestanlara sorsak, beraberliğe razı olurlardı. Peki Kadıköy’deki müsabaka nasıl geçti… Çok daha farklı bir galibiyet alabilirlerdi. Her karşılaşmanın ayrı bir hikâyesi olduğunu unutmamalı, son ana kadar turu kovalamalı…

Ev sahibinde bir hafta önce göz kamaştıran Cerny ile Dessers’e ayrıca dikkat etmek gerekiyor. Kaptığı toplarla direkt kaleye giden mavi-beyazlıların kendi taraftarı önünde nasıl oynayacağı merak ediliyor. Dünyanın meşhur stadyumlarından Ibrox’taki ambiyansı bozmak için temsilcimizin golü bulması gerekiyor.

Kanarya cephesinde Mourinho, takımın belkemiğini oluşturan Tadiç’le Dzeko’yu kulübede tutmuş. Portekizli çalıştırıcı öncelikle sahada savaşmayı seçmişe benziyor. İki deneyimli usta ayağın defansif olarak yarattığı zafiyet, özellikle Avrupa Ligi’nde hissedilmişti. Sürpriz bir şekilde Talisca’yı tercih eden usta hoca, savunmada yine genç Yusuf’la başlıyor. Temsilcimiz zoru başarıp çeyrek finalde Athletic’le buluşmak istiyor.

Tempolu başladı rövanş. Üçlü savunmayla oynayan sarı-lacivertlilerin ilk bölümde planı Talisca’yı defansın arkasına kaçırmaktı. Böyle bir pozisyonda 19. dakikada yerde kalan Sambacı faul beklese de aldatmaya yönelik hareketten sarı kartı almıştı.

30’da harika hareketlerle ceza sahasına giren Cerny’ye son anda müdahale eden Mert, kuvvetle muhtemel golü engelliyordu. 36’da Amrabat’ın harika pasıyla savunmanın arkasına kaçan En-Nesyri kötü vuruyordu. 41’de tüm stat İstanbul’da hayatını kaybeden Christopher Potter’ı alkışlayarak anıyordu.

45’te Fenerbahçe öndeydi! Kostiç’in ortasına Szymanski muhteşem vurmuştu. Golle tansiyon daha da artıyor; soyunma odasına Kanarya’nın üstünlüğüyle gidiliyordu. İkinci yarı kartlardan gollere sanki her şeye gebeydi…

İkinci devre daha baskılı olan Kanarya, pozisyona girmekte zorlanıyordu. İlk maçta gereksiz risk alıp orta sahayı boşaltan Mourinho’nun hamleleri bekleniyordu. 66’da yine Kostiç’in ortasında Talisca’nın kafası direği yalıyordu.

70’te oyuna sonradan giren Igamane’ın vuruşunu İrfan Can harika çıkarmıştı. 73’te her şey yeniden başlıyordu. Mert’in sağdan sürüklediği akında bitiren yine Szymanski’ydi. Fenerbahçe aradığı farkı bulmuştu. Tadiç’le Dzeko’yu sahaya süren Mourinho fişi çekmek istiyordu. 77’de Tadiç’in şutu az farkla auta çıkıyordu. Rangers savunmadan çıkmakta zorlanıyor, Kanarya sürekli kaptığı toplarla fırsat kovalıyordu. Dzeko’nun “al da at” dediği pozisyonda En-Nesyri çerçeveyi bulamayınca, heyecan tufanı uzatmalara kalıyordu.

100’de Cerny’nin şutunu muhteşem çıkaran İrfan Can kalesinde devleşiyordu. Birkaç dakikalık baskıda Fenerbahçe etkili olsa da son paslar iyi değildi. 109’da Djiku’nun hatasıyla kazanılan frikikte Tavernier’in şutunu İrfan Can harika çıkarmıştı.

116’da savunmadan çıkan Yusuf’un vuruşunda Butland başarılıydı. Hemen akabinde Mert Hakan’ın yerde kaldığı anda milyonlar penaltı beklese de karar devamdı. Başka gol olmayınca, son sözü penaltılar söylüyor; çeyrek finale Rangers kalıyordu.

O kadar yazık oldu ki… İstanbul’daki felaket performanstan sonra Glasgow’daki mücadele çok iyiydi. İlk maçta orta sahayı boşaltan Mourinho, bu sefer sabırlı davranmış, sonucunu da almıştı. Orta sahada Amrabat, kalede İrfan Can muhteşemdi. Penaltılar zaten söylemeye gerek yok şans işi. Usta ayaklar Tadiçve Fred kaçırınca, sonuç kaçınılmazdı. Alkışlar Fenerbahçe’ye gelmeli, umuda tutunup son ana kadar verdikleri mücadele belki de bize hayatın her noktasında ilham vermeli!