Google Play Store
App Store

50'li yıllarda Sirkeci Emniyet Amirliği’nde görevli üç polis memuru emekli olur ve birlikte bir iş kurmaya karar verirler. Hangi işi yapalım diye düşünürken içlerinden birinin aklına bir fikir gelir. Karakol kuralım!

Civardan bir bina kiralar; masaydı, sandalyeydi, daktiloydu donatırlar. En son Büyük Postane civarındaki mühürcülere mühürü de kazıtıp tabelayı asarlar. Küçükpazar Karakolu!

Sonra o günlerde göreve yeni başlayan Sirkeci Emniyet Amiri’ni tebriğe gider, o arada personel eksikliğinden bahsederek karakola üç polisin daha tayin edilmesini sağlarlar. Böylece üç girişimci kafadarın kurduğu özel karakol resmi karakol gibi yıllarca faaliyetini sürdürür.

Yalnız bir kış karakollara kömür dağıtımı sırasında görevli polis memurunun dikkati sayesinde foyaları ortaya çıkar! Hikaye orada son bulur.

∗∗∗

Eskiden kulaktan kulağa anlatılan, şimdilerde internette dolaşan bu hikaye tabii ki hayaliydi ama bir benzeri AKP döneminde gerçek oldu.

“Sağlık Reformu”nun ilk icraatlarından biri olan Aile Hekimliği Türkiye Modeli, AHTM’den bahsediyorum. Binayı doktor buluyor, tefrişatı doktor yapıyor; elektriği, interneti, kirayı, hatta çalışan personelin maaşını doktor ödüyor ama sözde kamu dairesi!

Tayini çıkan ya da emekliye ayrılan hakimin mahkeme kürsüsünü, sanık sandalyesini, bilgisayarları filan söküp beraberinde götürdüğünü ya da yeni gelecek hakime hava parası karşılığı devrettiğini düşünebilir misiniz? AKP’nin AHTM’si işte öyle bir şey. Aynıyla vaki; geçtiğimiz yıllarda Büyükada’da bir aile hekimi, giderken eşyalarını da gemiye yükleyip götürmüştü!

∗∗∗

AKP AHTM’yi kurmak için hem Sağlık Ocağı Modeli, SOM’u, hem de bütün sağ partiler gibi isminden dahi ikrah ettiği Sağlıkta Sosyalleştirmeyi yıktı.

İlk olarak SOM’da bütüncül olan koruyucu hekimlikle tedavi edici hekimliği birbirinden ayırıp birinci basamak sağlık hizmetlerini parçaladı. Koruyucu hekimliği Toplum Sağlığı Merkezleri, TSM’lere; tedavi edici hekimliği Aile Sağlığı Merkezleri, ASM’lere dağıttı.

İkinci olarak SOM bölge tabanlı, yani kendi bölgesinde yaşayan bütün nüfustan sorumlu iken AHTM ile liste tabanlı örgütlenmeye geçildi. Aile hekimleri sadece kendi listelerine bağlı kişilerden sorumlu kılındı.

Son olarak da SOM’da minimum bir hekim, bir hemşire, bir ebe ve bir sağlık memurundan oluşan ekip AHTM’de maksimum bir hekim ve bir “aile sağlığı çalışanı”na daraltıldı.

∗∗∗

TTB ve SES AKP’nin AHTM’sine karşı uzun yıllar mücadele etti. Düzce’de, Denizli’de, İzmir’de, Samsun’da kitlesel direnişler örgütledi. Birçok TTB, SES aktivisti idari baskıları, sürgünleri göze alarak, bedeller ödeyerek aile hekimi olmayı reddettiler.

Aslında hikayenin sonu baştan belliydi. Ancak AKP daha yıllardır itibarsızlaştırılmış pratisyen hekimleri sözde aile hekimi ünvanı ve eskisinden daha yüksek ücretler vererek, havuç-sopa yöntemiyle ikna etti.

Akabinde “vizyon”larını “Ülkemizdeki Aile Hekimliği uygulamasını Dünya’da model alınan bir noktaya getirmek”, “misyon”larını “sadece aile hekimliği sistemindeki aksaklıkları çözmek” olarak tanımlayan dernekler kuruldu.

Böylece aralarında AKP muhaliflerinin de olduğu aile hekimlerinin çoğunluk talebi “Güçlü aile hekimliği” oldu.

∗∗∗

AHTM’nin kurucusu ve yılmaz savunucusu eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’dı. Sonraki Bakanlar aynı performansı göstermedi.

Şimdiki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun AHTM’ye bakışı ise sade ve net. “Madem ki koruyucu hekimlikle tedavi edici hekimliği ayırdık, madem ki ASM’lerde ağırlıklı olarak poliklinik yapılıyor; hastane hekimlerini de sıkabildiğimiz kadar sıktık, o halde ben de devasa hasta yükünü ASM’lere yıkarım!”

“Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” işte bu zihniyetin ürünü olarak yayınlandı.

Aralarında ne yazık ki daha iki yıl önce TTB’yi savcılıklara ihbar eden sözde hekim sendikaları ve aile hekimi derneklerinin de bulunduğu sağlık örgütleri geçtiğimiz hafta TTB’nin çağrısıyla bir araya geldi ve ASM’lerde eylem kararı aldı. Yayınlanan ortak talepler hala AHTM’nin özünün doğru okunamadığını gösterse de eylem iyidir.

Dahası, ASM başına düşen nüfusun iki bine indirilmesini isterken “Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar” diyerek şerh düşülmesi kıymetli.

Şurası açık ki AKP’nin AHTM’sinin içinde kalarak hekimlerin, sağlık çalışanlarının haklarını savunmak mümkün değil. Çıkış için tek yol AHTM’yi toptan geri dönüşüm kutusuna göndermek.

Aile hekimliğinde sezon finaline gelindi.