Google Play Store
App Store

Narin çocuk da ailede öldürüldü, her şeye kutsallık yakıştıran, özellikle kadınlara, genç kızlara, kız çocuklarına nerdeyse yaşamayı yasaklayan o faşist, gerici, yobaz, büyük ve kutsal ailede!

Ailede ölmek

Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya, ABD’ye, dünyanın tüm kıtalarında, faşist, ırkçı, dinci ve gerici rejimlerin adeta ortak bir programı var. Ajanda da deniliyor, herhalde daha fiyakalı oluyor böyle! Berlin Duvarının 9 Kasım 1989’da yıkılması, Sovyetler Birliği’nin 26 Aralık 1991’de dağılmasıyla, Sosyalist sisteme dahil ülkeler de kendi yollarına gittiler. Böylece Avrupa’nın üzerinde dolaşan hayalet de soğuk savaş yorgunu olarak biraz başını dinleme olanağı buldu! İnsanoğlu nankördür, iyi ki insankızları var!

Soğuk savaşın bir umacı olarak gösterdiği komünizm “tehdidi” de böylece ortadan kalkmış oldu! Öyle olunca tıpkı iç güçlerin iktidarda kalmak için sürekli düşman yaratması gibi, “dış mihraklar” da boş duracak değil ya, onlar da dünya çapında yeni tehditler icat edip, belirleyip bunları ısıtarak dünyaya sundu!

Bunların başında da feminizm, kadın özgürlüğü, boşanma, kürtaj hakkı, eşcinsel hareket ve lgbti geliyor. ABD’den Rusya’ya, Macaristan’dan Polonya’ya, Türkiye’ye ve pek çok Ortadoğu ve Asya ülkesine dünya çapında, şimdi “küresel tehdit” diyorlar, durumu daha da korkutucu göstermek ve faşist gerici iktidarlarını sürdürmek ya da kurmak için yasaklar koyuyorlar.

Öne sürdükleri gerekçelerse sözümona çocukları, gençleri korumak, sağlıklı kuşaklar yetiştirmek ve aileyi savunmak! Her rejim bunu mezhebince meşrebince yapıyor elbette. Avrupa kiliseye sığınıyor, bizdeyse “kindar ve dindar” bir nesil yetiştirmeye iman etmişler tarafından artık açık açık laiklik lanetleniyor, bunu yapanlar yalnızca tarikatlar, cemaatlar, cihatçı örgütler, dinsel kuruluşlar da değil, en başta yönetim yüreklendiriyor, hatta çoğu kez ilk fişeği o atıyor, arkasından ordudan milli eğitime, güvenlikten adalete, kendini şeyhülislam yerine koyan başkanıyla diyanete, tabii TRT’ye RTÜK’e herkes, her kurum rejimin bayraktarı olarak işlevini görüyor.

Adını yazmaya kıyamadığım, hem kim kıyabilir, herkesin bu kadar incitip örseleyecektiniz, küçücük kalbini, bedenini paramparça edecektiniz, niye Narin koydunuz adını dediğini düşündüğüm Narin çocuğun katledilmesinde bu korkunç savunma olanca azgınlığıyla gündeme getirildi. Çocuğun kanı yerdeyken, katilleri bulunmamışken, korkunç kanıtlar bir bir kamuoyuyla paylaşılırken, o unutuldu, din ve aileye saldırı varmış gibi gözdağı verildi, veriliyor. Aynı gün İstanbul’da cılız bir Büyük Aile Buluşması bile yapıldı!

Aile niye kutsal olsun, hele feodal olanın yalnızca köylerde, kırsalda, uzak bölgelerde değil, büyük kentlerde de yeniden ve milliyetçi muhafazakârlığın etkisi, katkısı, baskısıyla eskisinden daha güçlü biçimde hüküm sürdüğü, gemi kazalarında “önce kadınlar ve çocuklar”ın kurtarılması bir etik ve zorunluluk iken, aile kazalarında diyelim en hafif biçimiyle, “önce kadınlar ve çocuklar”ın katledilmesi 150 yıl önce Engels’in sorguladığı Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni’nin yeniden sorgulanmasını gerekli kılıyor.

Taliban rejimini Afganistan’ı bağımsızlaştırdığı gerekçesiyle kutlayan, sadece İslamcı değil, kendilerini Kemalist ve Sosyalist sayan grupların da olduğu bir ülke oldu burası. Bu gidişle Önce Ekmekler Bozuldu kitabını anımsatırcasına, önce çocuklar katledildi, önce küçük kızlar katledildi, sonra kadınlar.... Sonra da ortada heriflerden başka kimse kalmadı! Diyeceğimiz günler çok uzak sayılmaz! Kadın cinayetleri politiktir evet, çocuk cinayetleri de politiktir, kadını ikinci sınıf sayan kincilerin yalanlarını kutsallaştırmasının sonucudur.

Narin’i kim katletti? Ailede Ölmek kitabını okuyalı 50 yıl oldu nerdeyse, Judith Guest’in etkileyici romanı. Adı bile düşündürücü. Narin çocuk da ailede öldürüldü, her şeye kutsallık yakıştıran, özellikle kadınlara, genç kızlara, kız çocuklarına nerdeyse yaşamayı yasaklayan o faşist, gerici, yobaz, büyük ve kutsal ailede! Olan o canlardan birine daha oldu: Adını yazmaya kıyamadığım o küçük kıza, Narin çocuğa, Narin kıza. Ah!