Google Play Store
App Store

Mickaël Brun-Arnaud’un Köstebekin Anıları alt başlığıyla yayımlanan Ormandaki Kitabevi, yıllar sonra da zevkle okunacak, geçerliğini koruyacak, 'zamansız' kitaplardan.

Akıllara ve kalplere damga vuran bir kitap

Mavisel YENER

Tudem Yayınları, Mickaël Brun-Arnaud’un Ormandaki Kitabevi eserini Türkçeye kazandırarak, çocuk edebiyatına önemli bir katkı sağladı. Pazarlama yanıltıcılığıyla başarı dalgasına kapılan, biri diğerinin kötü kopyası olan kitapların yanı sıra, zaman geçtikçe değeri daha da iyi anlaşılan, Ormandaki Kitabevi gibi klasik olmaya aday yapıtlar hepimize nefes aldırıyor. Doğayı, dostluğu ve hayata dair derin anlamları sade ama etkileyici bir dille işleyen kitap, okurlara dokunmayı başarıyor.

ORMANDAKİ KİTABEVİ: KÖSTEBEĞİN ANILARI
Mickaël Brun-Arnaud
Resimleyen: Sanoe
Çeviren: Emili İlemre
Tudem Yayınları, 2024

YERYÜZÜNÜN ANILARI

Ormanın kalbindeki Kökkabuk köyünde sevimli hayvanlar yaşıyor. Tilkiler, kuşlar, fareler, köstebekler, gelincikler ve nicesi, birlikte yol almanın tadını çıkarıyor. Tilki Archibald, köydeki kitabevinin sahibi. Dileyen her hayvan, bir gün satın alınacağını umarak, yazdığı kitabı buraya bırakabiliyor. El yazması olduğu için her kitaptan tek kopya var. Bazıları yüzyıllardır okurunu bekliyor, çünkü kitabevi nesilden nesile miras kalmış. Köstebek Ferdinand da anılarını derlediği bir kitabı yıllar önce kitapçıya bırakmış. Fakat Ferdinand, Her-Şeyi-Unut hastalığı nedeniyle pek çok şeyi hatırlayamaz olmuş. Yaptığı şeyleri, sevdiği insanları ve özellikle köstebek Badem’i hatırlamak için, yazdığı eser olan “Yeryüzünün Anıları” isimli kitabını yeniden okumak istiyor. Bütün anılarının anahtarı o sayfalarda; yaşadıklarını bilen tek şey o kitap. Ama o da ne, tilki Archibald gizemli bir müşterinin pek kısa süre önce o kitabı alıp gittiğini söylüyor. İşte macera tam da burada başlıyor. Archibald ile Ferdinand, bir ceviz kabuğunda, Ferdinand’ın eskiden gittiği yerlerin fotoğraflarını buluyorlar. Kitabı satın alanın da o yerlere gitmek isteyebileceğini düşünüyorlar. Böylece hayallerin, anıların ve gerçekliğin sınırına doğru bir yolculuğa çıkıyorlar. Bu harika iki dost, yeni hikâyeler keşfedecek, Ferdinand’ın zihnindeki karmaşıklığı çözmeye çalışacak.

İLERLEDİKÇE İSTASYONLARI KAYBOLAN BİR YOLCULUK

Ormandaki Kitabevi şefkat, nezaket, sevgi, neşe, hüzün gibi pek çok farklı duyguyu hissettiren bir roman. Alzheimer hastalığını ve hastanın çevresindekilerin tepkilerini doğru bir bakışla ele alıyor. Yazar böyle kişileri desteklemenin ne anlama geldiğini anlatmayı çok iyi başarmış. Her-Şeyi-Unut hastalığını, geri dönüş umudu olmayan, ilerledikçe istasyonları kaybolan bir tren yolculuğuna benzeten yazarın tıp alanında çalıştığını hemen hissediyoruz. Mickaël Brun-Arnaud, psikoloji okuduktan sonra on yıl boyunca hastanede Alzheimer hastalığı ve nöro-ilerleyici hastalıklardan muzdarip insanlara destek olmak için çalışmış, ardından bir kitapçı dükkânı açıp kendini yazmaya adamış.

Hastalığın nasıl tetiklendiğini, geliştiğini, hasta yakınlarını nasıl etkilediğini, aynı zamanda bununla nasıl başa çıkılacağını ve mümkün olan en iyi şekilde nasıl yardım edileceğini tartışan bir metin. Çocukları sıkmadan verilen örnekler, hastalığın karakterini anlamalarını sağlıyor. Örneğin sokak ayakkabısı yerine terliklerle dışarı çıkmak, latteyi tatlandırmak yerine tuzlamak, yediğini unuttuğu için yeniden yemek yemek gibi… Kitap, unutkanlık hastalığının yaşlılığın getirdiği basit unutkanlıktan daha ciddi bir form olduğunu başarıyla açıklıyor.

BİR KİTAPÇIYA GİRDİĞİMİZDE NE ARARIZ?

Genç ve yaşlı herkesin birlikte keşfedeceği bu kitap yetişkinlerin çocuklarla kitap üzerinde tartışması için iyi bir fırsat. Böylesine hassas bir konunun metaforlarla, mizahi bakışla ve sevimli hayvanlar aracılığıyla anlatılması okuma yolculuğunu kolaylaştırıyor. Çocuklarla bu kitabı konuşurken edeceğimiz sohbetlerin konusu yalnızca alzheimer üzerinden değil, otobiyografi yazmak, anılarını toplamak, dayanışma gibi pek çok farklı konu üzerinden ilerleyebilir. Akıllara ve kalplere damga vuracak romana Sanoe’nin güzel illüstrasyonları eşlik ediyor. Sanoe, animasyon ve grafik tasarım üzerine eğitim almış nitelikli bir illüstratör. Renkli çizimler hikâyeye sıcak bir atmosfer katıyor. Son sayfalarda, kitaptaki bazı resimlerin çizim aşamalarının gösterilmesi okurlara ilginç gelecek.

Bir kitapçıya girdiğimizde aradığımız her zaman kitap olmayabilir, belki de anılarımızı arıyoruzdur… Unutulması üzücü olan güzel şeyler vardır ve hatırlanması üzücü olan başka şeyler de vardır. Daha fazlasını söylemeyeceğim ama Ferdinand’ın Badem’e olan sevgisi ve onların hikâyesi de oldukça etkileyici. Belki serinin sonraki kitaplarında Kökkabuk köyünün diğer sakinleriyle de tanışırız. Şimdi yapmamız gereken, serinin devamını sabırla beklemek!