Nurcan Bilge Gökdemir
nurcangokdemir@birgun.netAKP artık cazip bir adres değil
Siyasete 51 milletvekili transferiyle başlayan AKP, en zayıf döneminde yine transferlerle güçlü görünme çabasında. Şimdilik iki vekille yetinmek zorunda kaldı. AKP artık siyaset profesyonellerinin cazip adresi değil.
Türkiye siyasetinde bazen Hazine yardımından yararlanmak, bazen yeniden seçilme olanağı elde etmek, bazen iktidar olanaklarından yararlanmak ya da TBMM’de grup kurmak gibi birçok gerekçe ile milletvekili transferlerine sıklıkla tanıklık edilir. Tümünün gerekçesi farklı görünmekle birlikte, maddi ya da manevi güç devşirmek, gittiği yere güç katmak, gelinen adresin de güçlü görünmeyi sağlama arayışı temel motivasyon olarak ortaya çıkar. Ama gerekçe ne olursa olsun ya da nasıl sunulursa sunulsun toplumun değerlerine çok uygun olmayan bu tercih, siyasetçilerin ya da partilerin karnesine olumsuz bir niteleme düşmesine neden olur. “Hizmet, fedakarlık, halkın yararı…” gibi parlak sözlere karşın her zaman “Ne vadedildi, ne aldı, ne alacak?” sorularının yanıtı aranır. Sadece ayrıldıkları yerlerin sevilmeyeni değil gittikleri yerlerin de güvenilmezi olarak konumlandırılırlar. İstisnai örnekleri olmakla birlikte çoğunun siyasi yaşamının sürekliliğinin olduğu da pek görülmez.
Siyasette “transfer” denildiğinde akla gelen en çarpıcı örnek Güneş Motel ya da diğer adıyla 11’ler Olayı… 1977 seçimlerinden sonra 11 Adalet Partili milletvekilinin “bakanlık” vaadi ile partilerinden istifa ederek Cumhuriyet Halk Partisi’ne katılması ve Bülent Ecevit’in hükümet kurmasını sağlamaları olarak bilinir. Siyasetin ayıplı sayfalarından biri olarak anılan bu olayın sonu da bu ayıp nitelemesini doğrular nitelikte gelişti, kendi partilerinin yolunu keserek rakip partiye yol açanlardan bazıları yolsuzlukla suçlandı, yargılandı…
İLKESİZLİĞİN SİMGELERİ
Bir daha bu büyüklükte ve sarsıcı sonuçlar yaratan bir olay yaşanmadı ancak her dönem vekil transferleri gündeme geldi. Geçiş hızı dolayısıyla “Fırıldak” olarak isimlendirilen bir siyasetçi de Güneş Motel olayı kadar ilkesiz siyasetin simgelerinden biri oldu. Sonu bir otel odasında intiharla sonuçlanan bu isim önce DSP’den 20. Dönemde milletvekili seçildi, takibinde güçlük yaşanacak kadar hızlı transferlerin aktörü olarak siyasi etik tartışmalarına neden oldu. Bazıları günlerle ölçülen sürelerle değişen siyasi parti tercihleri ile iki yıl içinde altı kez parti değiştirdi. Bu ismin süratine yetişebilen olmadı ama siyasi yelpazenin bir ucundan bir ucuna savrulanlar, parlamentoya girip milletvekili yeminini ettikten hemen sonra seçildiği partinin siyaseten en uzağındaki partiye geçenler gibi sayısız örneğe tanıklık edildi.
PRAGMATİZMİN ZİRVESİ
Münferit birkaç katılım dışında bu transferler hemen her zaman güç gösterisinin bir yöntemi oldu. AKP de siyasetin bu tartışmalı ya da genel olarak çoğu zaman kabul görmeyen, eleştirilen bu yöntemine pragmatist karakterinin gerektirdiği şekilde yaklaştı. AKP siyasetin güç kazanma aracı olduğunda katılımlara kolaylıkla yol verdi, zarar göreceğini hissettiğinde de engellemek için yasal düzenleme yapmak dahil her yola başvurdu. İçinden iki partinin çıktığı süreçte milletvekili transferini zorlaştırıcı değişiklikler gündeme getirildi. CHP’nin iktidar karşısında güçlü bir alternatif yaratmak için öncülük ettiği ittifak oluşumları AKP’yi en fazla kızdıran siyasi hareketlilik oldu. AKP içinden yeni partilerin çıkması, bunların CHP ile ortak hareket etmesi gibi iktidar açısından tehdit oluşturucu hareketler ortaya çıktığında dönemin AKP TBMM Grup Başkanvekili Naci Bostancı bu hazırlığı ağır ifadeler de kullanarak kamuoyuna duyurdu. Bostancı, sosyal medya hesabından şu tweeti paylaştı:
“Milletvekillerinin temsil ettiği siyasi iradenin çeşitli oyunlarla ahlaka, demokrasiye aykırı şekilde değiştirilmesine, pazara çıkartılmasına imkan vermeyecek bir hukuki çalışmayı MHP ile birlikte yürütmekteyiz. Tekemmül ettiğinde diğer partiler ve kamuoyu ile paylaşacağız.”
YİNE TRANSFERİN İPİNE SARILDILAR
O dönemde “Ahlaka aykırı, antidemokratik, pazara çıkma…” gibi nitelemelerle tepki gösterilen milletvekili transferlerinin aslında AKP’nin siyasi yolculuğunun en önemli kilometre taşı olduğunu hatırlayanlar bilir. AKP en fazla milletvekili transferi yapan, 2001’de siyasette bu yolla görünmeyi başaran bir parti. 2001 yılında kurulduğunda DYP ve ANAP’tan 51 milletvekilini partisine katarak TBMM’de grup kuran, her güç kaybettiğinde de yine bu yönteme başvuran bir parti.
Bugüne kadar AKP’ye katılan çoğu isim için “Bir kenarda unutuldular” demek abartı olmaz. İstisnai durumlar da yaşanmadı değil TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş gibi bir isim TBMM Başkanlığı ile onurlandırıldı, Süleyman Soylu’ya sonu başladığı gibi gelmese de uzun süre kabinede İçişleri Bakanlığı gibi etkili bir görev verildi.
ARTIK ÇOK KOLAY DEĞİL
2001’de yola çıkarken bir anda 51 milletvekilini partisine katabilen AKP’nin şimdi büyük beklentilere karşın iki milletvekili ile yetinmek zorunda kalması da üzerinde düşünülmesi gereken siyasal bir gerçek. Esas büyük transferlerin Ekim ayında yapılacağı yönünde bir propaganda pompalanıyor ama AKP’nin artık profesyonel siyasetçiler için çok cazip bir adres olmadığı da gerçek. Üstelik de başka partilerin inayetiyle seçilme şansı elde eden, çözülme sürecinde olan, bir genel seçimde bulundukları yerlerde yeniden seçilme şansını yakalayamayacak onlarca milletvekili bulunmasına karşın AKP artık koşa koşa kapısı çalınacak bir parti görünümü vermiyor.