Google Play Store
App Store

İnsan, içinde yaşadığı çevrenin hem yaratıcısı hem de ürünüdür. Mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler, insanın çevreyle kurduğu bu yaratıcı ilişkinin bilimsel ilkeler ışığında gelişmesini sağlayan meslek mensuplarıyız. Dolayısıyla çevreye karşı sorumluluğumuz, diğer mesleklerden çok daha fazladır.

Neoliberal politikaların uygulanmaya başladığı 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’deki doğal kaynaklar, tabiat güzellikleri ve tarihsel miras korunması gereken varlıklar olarak değil, rant aracı gayrimenkuller olarak görülmeye başlamıştır. AKP Hükümeti kendisini “muhafazakâr” olarak tanımlasa da söz konusu doğal ve tarihsel miras olduğunda tümüyle yıkıcı bir karaktere bürünmektedir. Neoliberalizmin en cüretkâr uygulayıcısı olarak doğal mirası tümüyle yok ettiği gibi, kültürel miras söz konusu olduğunda da sadece İslam eserlerinin ihyasını anlayan bir bakış açısına sahiptir.

TMMOB ve bağlı odalarımız bugüne kadar, doğal hayatı ve ekolojik dengeyi görmezden gelen, halkın geleceğini tehdit eden tüm uygulamalara karşı mücadele etti. Birliğimiz, kimi zaman bilimsel toplantılarla, kimi zaman uzman üyelerimizin hazırladıkları raporlarla, kimi zaman kamuoyuna dönük açıklamalarla, kimi zaman da açılan davalarla tavrını en net şekilde ifade etti.

DOĞAL VE TARİHSEL MİRASIMIZIN KORUNMASI

“Çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak” birliğimizin amaçları arasındadır. TMMOB, hem bu amaç, hem Anayasa’nın 56. Maddesi’nde yer alan “çevrenin korunmasına” ilişkin sorumluluk hem de 70’li yıllardan itibaren belirginleşen toplumcu bakış açısı nedeniyle doğal hayatın korunması, tarihsel mirasa sahip çıkılması ve ekolojik dengenin sürdürülmesi için yoğun çaba harcamaktadır.

TMMOB doğal hayatın, çevrenin ve kültürel mirasın korunmasına ilişkin bütüncül bir yaklaşımı benimsemektedir. Sanayileşme, kalkınma ve üretim politikalarının insan hayatına ve doğal çevreye zarar vermeden planlanması ve uygulanabilmesi için bilimin ve tekniğin kamusal sorumlulukla kullanılması için çabalamaktadır.

1980’li yılların sonundan itibaren KİT’lerin özelleştirilmelerine karşı başlattığımız geniş çaplı hukuki mücadele süreci, 1990’lı yılların ortalarından itibaren doğal ve tarihsel mirası ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere karşı verilen mücadele ile bütünleşmiştir. 1996 yılında Bergama köylüleriyle başlattığımız hukuki ve toplumsal mücadele, en önemli çevre hareketlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir.

TMMOB son 20 yılda doğal ve tarihi mirasa yönelik saldırıların karşısındaki toplumsal muhalefetin en önemli bileşeni ve aynı zamanda hukuki muhatabı olmuştur. Birliğimiz ve odalarımız, bugüne kadar Türkiye’nin neredeyse her ilinde bulunan doğal ve tarihi mirası koruyabilmek için binlerce dava açtı. Çevreye, doğaya, tarihsel mirasa ve genel olarak kamusal çıkara karşı yapılan her projeye, alınan her karara, yapılan her yasaya karşı hukuki mücadele verdi. İllerde sürdürülen çevre mücadelelerinin parçası ve öncüsü oldu.

YAŞANABİLİR KENTLER

Birliğimiz sadece doğal çevremizin değil kentlerimizin ortak sorunlarının çözümü konusunda büyük çaba göstermektedir. Kent politikalarının ve uygulamalarının rant odaklı olmaktan çıkartılarak, şehirlerimiz, sosyal adalet, sosyal gelişim, sosyal bütünleşme, tarihi ve kültürel mirasın korunması, zarar azaltma ve risk yönetimi gibi unsurlar gözetilerek yeniden yapılandırılması için mücadele etmektedir.

Kentsel dönüşüm, kentsel yenileme ve sağlıklılaştırma çalışmalarında, mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin teknik, bilimsel ve yasal gereklilikleri ile teknik ilkelerini esas alan, genel ilkeler belirlenmesi için bilimsel çalışmalar, mesleki araştırmalar Birliğimiz tarafından yürütülmektedir.

Birliğimiz sadece planlı, güvenli ve sağlıklı kentler için değil aynı zamanda kent kimliğimizin ve ortak yaşam alanlarımızın korunması konusunda da mücadele etmektedir. Kentlerimize kimliğini veren yapıların koruma altına alınması, park-bahçe-meydan gibi ortak kullanım alanlarının bu özelliklerinin devam ettirilmesi için de önemli çalışmalar yürütmektedir.

TMMOB örgütlülüğünün hem hukuki hem de sosyal alanda yürüttüğü çabalar, toplumun geniş kesimlerinde kent bilincinin yerleşmesi, ortak mekanlara sahip çıkma anlayışın gelişmesi açısından çok değerli sonuçlar yaratmıştır. Bu durum elbette, kentsel rantların yandaşlara aktarılmasını, ortak mekanların AVM’ye dönüştürülmesini, kentsel kimliğin ortadan kaldırılmasını hedefleyen siyasi iktidarın hiç de hoşuna gitmemektedir.

AKP, doğal çevremizin korunması ve yaşanabilir kentler doğrultusundaki mücadelemiz nedeniyle TMMOB’yi hedef almaktadır!