Google Play Store
App Store

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin 03 Şubat’ta bir demeç verdi, konusu müfredat değişikliği olan demecinin bir bölümünde “Müfredat, hızla değişen dünya koşulları, güncel gelişmeler göz önünde bulundurularak devamlı güncellenecek canlı ve dinamik bir yapıda olmalı. Ana paradigmasından tutun, bize ait ve bizim değerlerimizle inşa edilmiş, bizim referans değerlerimizin ışığında oluşturulmuş bir eğitim sisteminin inşası için gerekli çalışmalarımızı tamamladık, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız inşallah” sözü ile ana paradigmanın değişeceğini muştulamıştı! Ana paradigmadan kastedilenin ise; İslami kurallara dayanan, esasen değişime direnen bir öğretiyi eğitim, öğretim programı olarak belirlemek olduğu hali hazırda bilinen bir husus.

Bakanın şubat ayındaki o konuşmasında “biz” vurgusu dikkatimi çekmişti. Mevcut müfredat “bize ait” olmayan değerlerden arındırılacaksa nasıl bir müfredattan söz ediliyor olabilir diye düşünmüştüm, velhasıl tüm yanıtlar, üyelerinin çoğunluğunu imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi mezunlarının oluşturduğu Talim ve Terbiye Kurulu’nca (TTK) onaylanan yeni müfredatla verilmiş oldu. Dün TTK, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hazırladığı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” isimli yeni müfredatı onayladı.

İsmi bile tartışmalı olan yeni müfredat, Bakanlık onayına sunulacak. Tartışmalı çünkü “Türkiye Yüzyılı” AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının sloganı. Kapsayıcılık dertlerinin olmadığı baştan belli. AKP’nin sloganını milli bir eğitim programıyla kamuoyunun önüne getirdiler. 04 Mayıs 2024 tarihli yazımda* da ifade ettiğim gibi; bu bir eğitim program değil, parti programıdır. Ve bu parti programı, sözüm ona demokratik bir kılıfa sokulmak için nisan ayında kamuoyu görüşüne sunuldu.

∗∗∗

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli dün yaptığı açıklamada “Yeni müfredat taslağı hakkında iletilen tüm görüş-öneriler, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızca özenle değerlendirildi. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ nin askı sürecinde eğitim paydaşlarından gelen 67 bin 284 görüş ve öneri tek tek tasnif edildi” dedi. Müfredata görüş bildirenlerden olarak yazayım; görüş bildirmede eğitim paydaşı olma şartı aranmıyordu. Ayrıca muktedir eğitimin anayasasını değiştirmeye kalkarken ülkenin vatandaşları olan bizler iletilen o binlerce görüş ve önerileri neden okuyamıyoruz? Yoksa aranan şeffaflığa şu anda ulaşılamıyor mu? İleri demokrasiye bu dahil değil mi? Kağıt üstünde de olsa, ‘Biz müfredat değişikliğini dayatmadık’ diyebilmek için epey çaba sarf ettiler ama olmuyor, kimse yutmuyor. Çünkü hiç kimse AKP’nin eğitim sistemine yapmak istediği dini müdahale ve bu müdahaleye karşı bilimsel, özgürlükçü, parasız ve eşit eğitimi isteyen yurttaşlara yönelen saldırılarını unutmuyor, unutmaz. Söz konusu bu düzenleme ile yapılmak istenenin merkeziyetçi bir toplum mühendisliği olduğunun ve bu dayatmanın AKP’nin Türkiye’de hâkim kılmaya çalıştığı otoriter yönetim anlayışının en tehlikeli iz düşümlerinden biri olduğunun farkındayız.

∗∗∗

AKP, eğitim sistemine yaptığı müdahale ile düşünsel ve inanç özgürlüklerinden yana olmadığını; yalnızca bir tek din, hatta bir tek mezhep anlayışı ve o anlayışa uygun kamusal ve özel yaşam dışında hiçbir kültüre yaşam hakkı tanımayacağını bir kez daha göstermiştir. Gelecek kuşakları şükür ve biat eden kitleler haline getirme gayesi modern eğitimden kopuşun işaretleri değil de nedir? Türkiye; ulusal olmayan değerlerle tek din çatısı altında tebalaştırılmaya çalışılmaktadır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli bu niyete resmiyet kazandırma girişimlerinin sonuncusudur.

Eğitim odaklanılması gereken en önemli kamusal meselemiz. 30 Mart 2012 tarihinde meclisten geçirilen 4+4+4 yasasının verdiği zararları, ÇEDES’in geleceğimiz olan çocuklarımız üzerindeki olumsuz etkilerini unutmadan bu müfredat değişikliğine karşı mücadele etmemiz, mücadeleyi büyütmemiz gereken günlerden geçiyoruz. Laik demokratik bir ülke için, eşit ve özgür bir hayat için, bu yobazlığın susarak ortağı olmamak için herkesin bu pısırıklıktan kurtulması şart. Çünkü suskunluğumuzdan yararlanıyorlar. Yine, yeniden sormalı; daha ne kadar susacağız?

* https://www.birgun.net/makale/akpnin-egitim-sistemi-ile-derdi-ne-526421