Akustik bir hafıza sinirsel bir melodi

Tekin UÇAR
‘Bilim, Duygu ve İyileşme Arasında Akustik Bir Köprü’ alt başlığıyla Say Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan ‘Müzik ve Beyin’, yalnızca bir popüler bilim kitabı değil; aynı zamanda müziğin insan zihninde, bedeninde ve kültüründe tuttuğu yeri anlamaya dönük çok katmanlı bir düşünsel davet. New York Times çoksatan yazarı, bilişsel sinirbilimci ve müzisyen Daniel J. Levitin, bu eserinde müziği yalnızca bir estetik deneyim olarak değil, nörolojik, psikolojik ve hatta metafizik bir fenomen olarak ele alıyor.
Kimi kitaplar bilgi verir, bazıları ise algınızı dönüştürür. ‘Müzik ve Beyin’, bu ikinci kategoriye ait bir metin: Bildiğinizi sandığınız müziği size yabancılaştırıyor, sonra yeniden tanıtıyor ama bu defa sinapslar, bellek ağları, duygulanımlar ve iyileştirici frekanslar eşliğinde. Levitin kitabın ilk bölümlerinde müziğin nöroanatomisini derinlemesine inceliyor. Beynin işitsel korteksinden limbik sisteme, ödül devrelerinden frontal loblara uzanan bir keşif yolculuğu bu. Müziğin nasıl işitildiği değil, nasıl anlaşıldığı ve hissedildiği mesele ediniliyor. Müzik yalnızca bir ses dizisi değil; biyolojik olarak işlenen, kimyasal karşılıkları olan, nörolojik düzeyde kodlanan bir bilgi biçimi. Levitin bu süreçleri bilimsel terimlerin ardına saklamadan, açık ve akıcı bir dille betimliyor; okuruyla didaktik değil, müzikal bir diyalog kuruyor.
Kitabın çarpıcı iddialarından biri, müziğin insan beyninde dile kıyasla daha eski ve ilkel bir yer tuttuğu. Bu iddia, müziğin insanın evrimsel tarihinde bir iletişim biçimi olarak nasıl işlev gördüğüne dair geniş bir tartışmayı da beraberinde getiriyor. Levitin’e göre beyin, müziği yalnızca duymaz; onu bir anlam örüntüsü, bir zaman-mekân kodu ve hatta bir duygusal pusula olarak işler. Müzik ve Beyin, salt bir biyoloji kitabı değildir; psikolojiyle de derin bir bağ kuruyor. Levitin, müziğin hafızayla ilişkisine özellikle eğiliyor. Alzheimer hastalarında müzikal hafızanın diğer bilişsel sistemler çökse bile varlığını sürdürebilmesi, müziğin beyinle kurduğu benzersiz bağın somut bir örneğidir. Kitap, müziğin yalnızca estetik bir zevk değil, aynı zamanda bir hatırlama biçimi olduğunu da gözler önüne seriyor. Bu hatırlama, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda toplumsal da. Levitin, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik durumlarda müziğin nasıl bir terapi aracına dönüştüğünü anlatırken, müziğin hem anı uyandırma hem de duygu düzenleme işlevlerine değiniyor. Bu noktada müzik, sadece duyulan değil, duyumsanan, hatta onarıcı bir güce sahip bir varlık olarak karşımıza çıkıyor.
Kitabın en güçlü yanlarından biri, bilimsel açıklamaları felsefi sorularla dengelemesi. Müziğin anlamı nedir? Evrensel bir müzikal dil var mıdır? Müzik neden insan ruhuna bu kadar derinden işler? Levitin bu sorulara salt analitik değil, sezgisel ve tarihsel yanıtlar da arıyor. Burada, müzik yalnızca bir deney değil, bir ontolojik araştırma nesnesi hâline gelir. Levitin’in müzikte bulduğu şey, yalnızca notaların ötesindeki yapı değil, insan zihninin kendini dışa vurma biçimi. Müzik, onun anlatımında bir kültürel ürün değil, bir bilişsel refleks, hatta bir epistemolojik araç hâline geliyor.
‘Müzik ve Beyin’, teknik altyapısı güçlü ama erişilebilir bir dille yazılmış; hem bilimsel merakı olan okurlara hem de müzikle derin bir bağ kurmak isteyen ruhsal arayıcılara hitap eden bir eser. Kitabın Türkçe çevirisi, orijinalin berrak ve kavrayıcı üslubunu büyük ölçüde koruyor; akademik terimlerde bile okurun ritmini bozmayan akıcı bir anlatı sunuyor.
‘Müzik ve Beyin’, müziğin yalnızca ne olduğu değil, bizde ne yaptığı üzerine de düşünmemizi sağlıyor. Levitin’in çalışması, müziği bir bilim nesnesi olarak analiz ederken, onun en kadim işlevlerinden birini, yani insanı insana anlatma gücünü görünür kılıyor. Müzik burada sadece bir uğraş değil; bir tanıklık, bir anlamlandırma biçimi, bir duygusal harita olarak karşımıza çıkıyor. Bu kitap, hem bilimsel bir kaynak hem de ruhsal bir kılavuz; çünkü en nihayetinde şunu fısıldıyor: Müzik bizi anlatır. Ve bazen, iyileştirir… İyi okumalar.


