Alametleri okumak
Cem Karaca’dan beri aynı alametin üzerinde bir kıyamete doğru gidiyoruz. Bir süre daha gideceğiz gibi görünüyor ama artık kıyamet alametleri iyice ayyuka çıktı. Öncelikle porti adam Trump tekrar seçildi. Yanına dünyanın en şımarık zenginini alıp saçma sapan işler peşinde koşmaya başladı. Bu arada Elon Musk az önce Twitter’daki adını “Harry Bölz” olarak değiştirdi (Türkçe’ye çevirdiğimizde en kibarca “Tüylü Billurlar” anlamına geliyor, hesabı siz yapın). Trump efendi, İsrail’in 50 bin kişinin canına kıydığı Gazze’yi “Süpersonik bir tatil köyü haline getirme” planını açıkladı. Ay aynı bizim kıyıların eşli pişti tayfasına ve anormal beton yığını otellerine ikram edilmesi gibi. Küresel güçler, iç küresel güçleri kıskanıyor diyebilir miyiz? Deriz vallahi de…
∗∗∗
Vallahi deyince aklıma geldi. Bu hafta standart belediye çalışanları, daha önce yandaşta çıkan haberin haberini yapan BirGün çalışanları ve çeşitli gazeteciler dışında bir de astrolog tutuklandı. Evet, astrolog… Şimdi burçlara inananlar alınmasınlar ama tutuklanan kişi bir de kendini “Medikal astrolog” olarak tanımlıyor. Astroloji de gezegenlerin birbirleriyle ve bizlerle olan ilişkilerini araştırdığını öne süren bir safsata. Yani elin Merkür’ünün kütle çekim gücünün sizin üzerinizde etkisi o kadar anlamsız ve olmayan bir değer ki, çok affedersiniz ebenizin, doğumunuz sırasında kafanızı nasıl tuttuğu bile hayatınızı daha çok etkileyebilir. Ama sonuçta inançtır, inanmasam da saygı duyarım… Astrolog hanımın attığı bir tivitle -Tivitte isim de vermiyor, yani kimden bahsettiği belli değil- cumhurbaşkanına ve Devlet Bahçeli’ye hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanması, astrolojiye bile sığmayacak ikisi bir arada bir öngörülülük.
Son yılların parlayan yıldızı adalet kavramı Türkiye’yi gelişemeyen ülkeler arasında batırmaya devam ederken, en az bu yıldız kadar parlak bakanlarla da rabbim bizleri sınamaya devam ediyor. Rabbim nedense bakanları, partilileri, bakan akrabalarını filan zenginlikle sınarken, bizi hep sefillikle, açlıkla ve yoksullukla sınıyor… Neyse lafı uzatmayayım, en favori bakanlarımdan adalet bakanımız Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu hakkında "Bu sorunun çözümü Cumhurbaşkanımıza hakaret etmemek" açıklamasıyla tüm hukuk doktrinini o güzel zekası ve bıyıkları kadar muhteşem bir uyum içine soktu… Bu tarz açıklamaları zamanında Süleyman Demirel’den “Meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele kalmaz” şeklinde de duymuştuk. Ama o kadar geçmişe gitmeye gerek yok, malum 10 yıl öncesinin 12 yıl öncesinin arkadaşlıkları, dostlukları, Türkçe Olimpiyatları, bastırılan paraları, istenen ne olursa olsun verilenleri filan kayda almaya gerek yok. Hemen pandeminin başında hastaneler zinciri sahibi bakanımız koronayla mücadele konusunda “Bu hastalığa karşı elimizde güçlü bir koz var, hasta olmamak” demişti. Ne kadar da doğru ve ileri görüşlü bir bakan, bir insan, bir patron… “Bıyık seviyorum” demiş miydim? Fredi notumuz yine yükselişte...
Aslında dediğim gibi kıyamet alametlerini zaten yıllardır veriyor başımızdakiler. Biz anlamıyoruz. Deprem oldu, ilk üç gün kimse gitmedi, o da yetmedi internet bant daraltması yapıldı, o da olmadı, enkazın altında kalanlara camilerden sela dinletildi, o da olmadı Kızılay vatandaşa çadırları parayla sattı… Şimdi zaten bunca alameti biz anlamamış, hala aynı yanlışlara, aynı insanlara ve aynı açıklamalara inanmaya devam etmişiz.
Mesela deprem vergileri toplanmıştı, o vergilerle “Biz yol yabdık” dediler… Biz de “E tamam o zaman, vardır bir bildikleri” dedik… Kimse de “Yahu bu işte bir yanlış var” demedi, hepimiz oradaydık, aynen devam ettik.
∗∗∗
Ülkenin başına saçma sapan cemaatleri musallat ettiler, sonrasında “Allah affetsin, millet affetsin” denildi ve her şey devam etti. Bu noktada bu kadar mesajı anlamayıp da yola bu kurulumla devam eden biziz. Hata bizde, bizi yönetenlerde değil. Adamlar yıllardır açıkça “Biz bu sizin işlerle değil de daha çok bizim Audilenmemiz, Mersolanmamız, eşimizin dostumuzun birkaç maaş alması, güzel ihaleler, yurt içinde ve yurt dışında çoluğumuzun çocuğumuzun rızkı için maske ve muz ticareti gibi önceliklerle karşımıza çıktılar. Sizlere en sevdiğiniz yalanla veda ediyorum “Sorumlular bulunacak”. Siz de buna inanıyorsunuz. Ay bir gülme geliyor.
Gelecek hafta: Fredi’nin Kabusları (Ödenemeyen kredi faizlerinin çok uzak galaksideki bir ülkede yarattığı ekonomik dramı anlatan bir uzay operası)