Almanya’nın ve dünyanın Hitler faşizminden kurtulduğu 8 Mayıs bu yıl da yasaklı bir biçimde kutlandı, daha doğrusu kutlanmadı. Ukrayna Savaşı bahanesiyle bu önemli günü Almanya’yı faşizmden kurtaran Kızıl Ordu’nun bayraklarını taşıyarak kutlamak geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine yasaklandı. Berlin’de Sovyet anıtlarındaki resmi ya da özel kutlama etkinliklerinde görev alan üniformalı polis sayısının kutlamalara katılanlardan iki-üç kat daha fazla olduğu görüldü.

Aslında Berlin Emniyeti, bu konudaki ilk açıklamasında kutlama etkinlikleri sırasında olaylar çıkabileceği gerekçesiyle hem Sovyetler Birliği’nin, hem de Rusya’yla Ukrayna’nın bayraklarının taşınmasına yasak getirmişti. Ancak İdari Mahkeme, bu yasakları iptal edince ilginç bir hukuki ve idari süreç başladı. Emniyet mahkeme kararının Ukrayna bayraklarıyla ilgili bölümünü kabul etti, ancak Rusya ve Sovyetler Birliği bayraklarına yönelik kararı tanımadı. Böylece 8 Mayıs’taki kutlamalarda sadece Ukrayna bayrağı serbest oldu.

Ukrayna Savaşı’ndan önceki yıllarda Hitler Almanya’sının Sovyetler Birliği’ne kayıtsız şartsız teslim olduğu 8 Mayıs günü, özellikle Berlin’de ve tabii Almanya’nın diğer kentlerinde de resmi bir bayram olmasa da, bir “kurtuluş günü“ olarak kutlanıyordu. Berlin’in ortasındaki Brandenburg Kapısı yakınlarındaki anıt ve 78 yıl önce bu kenti ele geçirmek için verilen savaşta yaşamını yitiren Kızıl Ordu askerlerinin sembolik mezarı ile kentin doğusundaki Treptow Parkı’ndaki devasa Sovyet Anıtı bu kutlamaların merkezi oluyordu. Antikomünist çevrelerin başından beri içlerine sindiremedikleri bu anıtlar ve buralardaki kutlamalar, ikinci yılını yaşadığımız Ukrayna Savaşı bahanesiyle değersizleştirilmeye çalışılıyor. Ancak yine de kimse Almanya’nın II. Dünya Savaşı’nda sorumlu olduğu yıkımları gelecek kuşaklara hatırlatan ve faşizmin eninde sonunda yıkılabileceğinin simgesi olan bu anıtların varlığını tartışmaya cesaret edemiyor (şimdilik!).

***

Bu arada Alman sosyalistleri, sesleri eskisinden çok daha cılız bir biçimde çıksa da 8 Mayıs’ın resmi bir bayram olarak kabul edilmesi taleplerini sürdürüyorlar. Kurtuluş Günü dolayısıyla “Antifaşistler Birliği“nin gerçekleştirdiği mitingde konuşan Sol Parti liderlerinden Gregor Gysi bu talebi yinelerken, Almanya’yı faşizmden kurtaran ordulara ve direniş savaşçılarına teşekkür etti. Berlin’de bir de resmi kutlama töreni yapıldı, ancak merkezi hükümet bu törende temsil edilmedi. Rusya’nın Berlin Büyükelçisi’nin katıldığı törende Alman tarafından sadece Berlin Büyükşehir Belediye Başkanı katıldı.

8 Mayıs, Hitler Almanyası’nın, faşizmin yenildiği, teslim olduğu gün. Almanların bir bölümü için halen yenilgi ya da teslimiyet günü, bir bölümü için ise “kurtuluş“ günü. 1985 yılından itibaren merkez sağ partilerin üst düzey temsilcileri de bu günü “kurtuluş“ olarak telafuz etmeye başlamışlardı. Ukrayna savaşının gölgesi bu konudaki olumlu tartışma sürecini zehirledi. Putin’i Hitler’e benzeten, günümüz Rusyası’nı da Hitler Almanyası’na eş gören propoganda devam ettikçe tarihi revize etmeye çalışanların daha da güçleneceği görülüyor.

***

ÇİN’LE İLİŞKİLER DE BOZULUYOR MU?

Berlin’deki bayrak yasağı, Almanya’nın Rusya’yla hızla bozulan ilişkilerinin geldiği aşamanın simgesi oldu. Bu arada Çin’le ilişkilerin de benzer bir sürece girebileceğine dair işaretler veriyor.

Çin Dışişleri Bakanı’nın Berlin ziyaretini yaparken, Almanya Maliye Bakanı’nın Pekin’e yapacağı resmi ziyaret Çin tarafından iptal edildi. Çinli yetkililer gerçi bu iptali “randevu tarihindeki sıkıntı“ olarak gerekçelendirdiler ve ileri bir tarihe ertelenmesini istediler. Ancak diplomatik gözlemciler bunun Federal Bilim ve Araştırma Bakanı’nın geçenlerde Tayvan’ı ziyaret etmesine ile Dışişleri Bakanı’nın Pekin’e yaptığı ziyaret sırasındaki sert açıklamalara bir cevap olabileceğine işaret ediyorlar.

Alman hükümetinin yeşil ve liberal kanatları, ülkenin Çin’le olan ilişkilerinden rahatsızlıklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Çin’in Ukrayna Savaşı’nı sonlandırmak için önerdiği barış planını konuşmaya bile değer bulmadılar. Çin’le olan ekonomik ilişkilerin Rusya’yla olduğu gibi en aza indirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Ancak bunun gerçekleşmesi çok zor ve bedeli çok ağır olduğu için, Başbakan Scholz‘un bir orta yol bulmaya çalışması bekleniyor. Çin’in yeni başbakanının 20 Haziran’daki Berlin ziyaretinden önce bunu başarabilir mi göreceğiz.

Ukrayna Savaşı’nda tavır ve Rusya’ya yönelik ekonomik ambargolar artık Almanya‘nın uluslararası politikasının temel kriteri olmuş gibi görünüyor. Ancak bu konuda hiç de başarılı olamıyorlar. Ne Brezilya’yı ne de Hindistan’ı bu konuda kazanamadılar. Haberlere bakılırsa Scholz, Etiyopya ve Kenya gibi büyük Afrika ülkelerine yaptığı ziyaretlerden de, geçtiğimiz yılki Nijer, Senegal ve Güney Afrika seferlerinde olduğu gibi eli boş döndü. Afrikalıları savaşta Ukrayna’nın yanında tavır almaya ikna etmeyi başaramadı…