Almanya’da hükümetin gündemindeki Vatandaşlık Yasası reformunun önümüzdeki dönemde Federal Meclis’te görüşülerek yasalaşması bekleniyor. Aslında İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa değişiklikleri çoktan hazırdı, ancak hükümetin sosyal demokrat ve yeşil kanadının desteklediği bu değişikliklere liberallerin itirazları vardı. Göçmenlere çifte vatandaşlık yolunu açan daha önceki benzer reform girişimlerine de Hıristiyan demokratlarla birlikte karşı çıkan liberaller, bu kez Alman vatandaşlığına geçişin kolaylaştırılması konusunda arıza çıkarıyorlardı.

Sonunda koalisyon ortakları arasında anlaşma sağlandı. Liberallerin müdahalesiyle ırkçılık, Yahudi düşmanlığı yapanlar Alman vatandaşı olamayacaklar. Sosyal yardım alanların da vatandaşlık başvurusu kabul edilmeyecek. Varılan uzlaşmayla Almanya’daki göçmenlerin, özellikle de Türkiye kökenli göçmenlerin son 40 yıldır gündeminde olan çifte vatandaşlık konusunun yasalaşmasının önündeki engeller kalkmış oldu. Göçmen kökenli ailelerin Almanya’da dünyaya gelen çocuklarının otomatik olarak çifte vatandaşlık statüsü almaları kesinleşmiş oldu. Bir dönemler “misafir işçi” (Gastarbeiter) olarak tanımlanan ilk kuşaktan göçmenlerin çifte vatandaşlık almaları da kolaylaştırıldı. Örneğin bunun için Almanca yeterlilik sınavına girmeleri gerekmeyecek.

Reform tasarısındaki diğer önemli hususlar da şöyle: Daha önce Alman vatandaşlığına başvuru için bu ülkede en az sekiz yıl ikamet şartı vardı. Bu süre beş yıla inecek. Bazı özel durumlarda bu süre üç yıla kadar indirilebilecek.

TASARI YENİ DEĞİL

Vatandaşlık Yasası’ndaki değişikliklerin yasalaşmasından sonra yüz binlerce göçmenin çifte vatandaşlık hakkından yararlanmak üzere başvuruda bulunması bekleniyor.

Aslında bu konu 25 yıl önce halledilmişti. Uzun yıllar süren Hıristiyan demokrat – liberal koalisyonlar dönemini sona erdiren 1998 seçimlerinden sonra iktidara gelen sosyal demokrat – yeşil koalisyon hükümetinin ilk hedeflerinden biri de göçmenlere çifte vatandaşlık hakkını kolaylaştıran benzer bir reformdu.

Gerhard Schröder’in başbakan olduğu hükümetin hazırladığı modern Vatandaşlık Yasası, Federal Meclis’ten geçti. Ancak Hıristiyan demokrat partiler (CDU ve CSU) buna karşı büyük bir karşı kampanya başlattı. Birçok kent merkezinde açılan standanlarda çifte vatandaşlığa karşı imza kampanyası sürdürüldü. Kısa sürede özellikle “Türk düşmanlığı” niteliği kazanan bu kampanya başarılı oldu. Bu standlarda “Türklere karşı imza vermek” isteyen kalabalıklar halen hafızalarda.

Liberallerin de destek verdiği bu kampanya sonunda sosyal demokratlar ve yeşiller çoğunluğu yitirmeye başladılar. Hessen eyaletinde o zamana kadar hiç iddiası olmayan CDU, 1999’daki eyalet seçimini kazanarak SPD’nin buradaki hâkimiyetini sonlandırdı. Bu gelişmeden ürken Schröder liderliğindeki federal hükümet, 2000 yılında çifte vatandaşlık konusunda geri adım attı. Almanya’da doğan göçmen çocuklarına doğuştan çifte vatandaşlık hakkı sınırlandırıldı. Buna göre bu çocuklar 23 yaşına kadar çifte vatandaş olarak kalabilecekler, ancak bundan sonra taşıdıkları iki ülke vatandaşlığından birinden vazgeçeceklerdi. Daha önce Alman vatandaşlığına geçen, 2000 yılından sonra da tekrar Türk vatandaşlığını alarak çifte vatandaş olan binlerce kişi mağdur oldu. Bunların Alman vatandaşlığı iptal edildi.

TERCİHLERİ ETKİLER Mİ?

Hıristiyan demokratlar şimdi de Olaf Scholz liderliğindeki hükümetin yeni reformuna karşı çıkıyorlar. Ancak 1999’daki gibi bir kampanya yapmaları zor. Çünkü böyle bir şeye kalkışırlarsa bunun aşırı sağcı parti AfD’yi güçlendireceği kesin. Ancak her şeyi göze alıp böyle bir yola giderler mi, önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Yasa tasarısıyla ilgili açık sorular da var. Ancak özü itibarıyla olumlu bulunuyor. Almanya Türk Toplumu Başkanı Gökay Sofuoğlu da bu gelişmeyi dikkatli bir memnuniyetle karşılayanlardan. Örneğin vatandaşlık başvurusunda bulunanların ırkçılık ya da Yahudi düşmanlığı yapıp yapmadığının nasıl araştırılacağına açıklık getirilmesini istiyor. Bir de uyarısı var. Almanya’da son yıllarda vatandaşlık, oturma ve çalışma izni, vize işlemlerini yapan “yabancılar dairelerinin” personel sıkıntısıyla karşı karşıya olduğunu hatırlatıyor ve yürürlükteki yasalar çerçevesinde yapılan vatandaşlık başvurularının uzun yıllar sürdüğüne dikkat çekerek bir an önce bu sorunun çözülmesi gerektiğine işaret ediyor.

Alman kamuoyu, günlerdir uzun yıllardır bu ülkede “özgür ve demokratik” bir ortamda yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin büyük bölümünün neden seçimlerde Erdoğan ve AKP’yi, hatta MHP’yi seçtiği sorusuyla meşgul.

İşte bunun nedenlerinden biri de burada. Bundan önceki vatandaşlık pratiği, buradaki göçmenlerin Alman vatandaşlığına geçebilmeleri için geldikleri ülkeyle vatandaşlık bağını resmen koparmaya zorluyordu. Öyle olduğu için Alman vatandaşlığına geçenlerin sayısı azdı. Daha önemlisi başka ülkelerin insanlarına tanınan bu modern hakkın tanınmaması nedeniyle ciddi bir hayal kırıklığı söz konusuydu. Önümüzdeki dönemde bu durumun değişeceği görülüyor. Bakalım bu gelişme daha sonraki seçim sandıklarına nasıl yansıyacak...