Altılı Masa’nın ilk işi: Eski devlet aygıtını tamamen değiştirmek
Fotoğraf: Depo Photos

Geçen haftayı Kılıçdaroğlu’nun bir TV yayınında SADAT adlı paramiliter çete tarafından tehdidi ve tek adamın konuşmasını alkışlayan -ve anayasal olarak "tarafsız" olması gereken- ordu komutanları gerçeği ile kapattık. İnsanlık, hanedan devletleri olan imparatorluklardan 19. yüzyılda vazgeçmişti. Ancak hanedanlar yönetmekten vazgeçmemişti. Yıkılmaları için Birinci Dünya Savaşı’nı beklemek gerekti.

Hanedanlardan -geçen yüzyılın başında- ulus devlet ve ideal formu demokrasiler doğdu. Romanovlardan doğan Bolşevik Devrim -sosyalist ulus devletler birliği- bu bahiste bir istisna idi.

***

İnsanlık bu yüzyılın başında demokrasiden yeniden hanedanlara geçti. Bu defa seçilmiş hanedanlar söz konusuydu. Ancak -popülist denen- bu tek adam yönetimlerinin de vadesi dolmak üzere. Brezilya’da doldu bile.

Hanedandan demokrasiye geçmek kolay değildir. Paris Komünü’nden Alman devrimine, Osmanlı’dan Rusya’ya bu zorluk her aşamada yaşanmıştır. Bir hanedanı veya tek adam devletini ortadan kaldırmanın olmazsa olmaz bazı şartları vardır. Komün ve Weimar bu denemeden başarısız çıkmıştır. Konumuz Alman Weimar Cumhuriyeti.

9 Kasım 1918’de Alman İmparatorluğu çöktüğünde, Alman ordusu halen cephedeydi ve yenilmişti, Versay Barış Anlaşması, Almanlara aşağılayıcı şartlar (toprak ve nüfus kaybının yanı sıra, ordunun silahsızlanmasından savaş suçlusu olarak damgalanmaya dek) dayatmış, II. Wilhelm, Hollanda’ya kaçmıştı, insanlık suçlarından yargılanması istendiyse de orada eceliyle öldü.

Bu şartlarda kurulan Cumhuriyetçi ve sosyal demokrat Ebert hükümetinin yapması gereken asgari işler şunlardı: Monarşiyi yok etmek, orduyu baştan aşağı yenilemek, savaş suçuna bulaşmış ordu ve polis yönetimini lağvetmek, bürokrasi ve özellikle yargıçları değiştirmek, büyük sanayiyi kamulaştırmak.

***

Hiçbiri yapılmadı, yeni hükümetin sanayiyi kamulaştırması bir yana, karteller sanayiyi homojenleştirdi, Alman tarihinin en büyük tröstleri Weimar döneminde kuruldu. Ordu, devlet memurları ve mahkemeler dönüştürülmedi, sadece Almanya’yı değil, dünyayı felakete sürükleyen generallere dokunulmadı, general Groener’e ve Noske’ye verilen yetki, sokak çeteleri eliyle başta Spartakistler olmak üzere binlerce solcunun kıyımı ile sonuçlandı, imparatorluk bakiyesi -ve neredeyse hepsi imtiyazlı sınıf ve ailelerden gelme- memur ve hakimlerin işbaşında kalması ise komünist sanıklara karşı acımasızlık, eski subay ve polis katillere karşı bir açık koruma anlamına geliyordu. Öyle ki Kapp ve Hitler-Luderndorff darbelerinin liderleri dahi bu korumadan yararlandı (Peter Gay, 1968). Weimar perdesi, Almanya’da demokrasinin cenaze töreni ve Nazi İmparatorluğu ile sonuçlandı.

Özetle -ve hele seçimler yoluyla- eski rejimden iktidarı devralmak kolay olmadığı gibi, alındıktan sonra da yapılacakların özeti -o eski ders- şudur: Eski devlet aygıtını tamamen değiştirmek.

***

Altılı Masa eğer iktidarı alacaksa ve "güçlendirilmiş parlamenter demokrasi"yi kuracaksa, başta büyük sermaye olan Beşli Çete’yi tasfiye etmeli, SADAT türü organizasyonları yargılamalı, mafya ve çetelerin kökünü kazımalı, ordu yönetimi, yüksek mahkemeler ve bürokrasiyi tamamen değiştirmelidir.

Aksi halde, 1933 yılında Hitler’in devleti ele geçirmesi ile tamamlanan -yeni ve trajik- bir "yeni Weimar deneyimi" ile karşılaşmak kaçınılmaz olabilir (Weimar çok mu uzak? Tamam, o halde "Trump darbesi"ni hatırlayın ya da Brezilya’daki geçen haftalardaki gelişmelere bakın!).