“Amerika sen büyük bir şakasın!”
“Yalnız ve güzel ülkem”, 2. Dünya Savaşı sonrası, galiplerden ABD’nin payına düşünce, o da gereğini yapacak ve Türkiye kısa sürede Komünistlere karşı Kore Savaşı’na katılacak, hayli askerîni yitirecek, çocukluğumuzda çevremizde gördüğümüz, gözünü, kolunu, bacağını yitirmiş pek çok Kore gazisi de ABD ile kardeşliğimizin ödülü olacaktır!

Amerika Büyük Bir Şaka, Sevgili Frank, Ama Ona Ne kadar Gülebiliriz? Enis Batur’un 2014’te yayımladığı üç haftalık New York seyahatnamesinin adı bu. Batur, 1926-66 yılları arasında yaşayan şair ve her şey Frank O’Hara’nın “Amerika büyük bir şaka” sözünü ciddiyetle ele alıyor, ondan yola çıkarak, her kitabında olduğu gibi ortaya saptamalar, gözlemler, ayrıntılarla dolu, renkli resimli harikulade bir hatıralar albümü çıkarıyor.
Öyle bir şarkı mı vardı 1960’larda yoksa başka bir şarkıyla mı karıştırıyorum, “Amerika sen bizim her şeyimizsin!” diye. Olasılıkla karıştırıyorum iki şarkıyı ya da maçlarda taraftarların destek sözlerine gidiyor aklım. Şimdi “var mıydı yok muydu?” diye hazrete sormayayım, sıkılıyorum habire “aç sor, aç bak” diyenlerden de!
Şarkı olmuş tezahürat olmuş olmamış ne gam, öyle yaşayan, hüküm süren, yöneten, “emrin olur” diyen, ağam paşam diye hürmette kusur etmeyen nice kudretli görmüş bir ülke burası. Hele 1950’den sonra! Bu şarkının, cümlenin gereğini, gereğinden fazla yerine getiren, boyun eğen çok kurum, kuruluş olmuş, başta da hükümetler elbette! Allah’ın emri mi bilmiyorum ama, hükümet etmesi, başa geçmesi uygun görülenlerin Washinghton’da Beyaz Saray’a davet edilmesi bir gelenek olmuş, bir de darbeciler çağrılmış!
Hiç aksamadan ve her dönemde sürmüş bu gelenek, süreceğe de benziyor. Öyle ya “Amerika Amerika” diye şarkımız bile var, “ünlü hafif müzik ve tango sanatçımız” Celal İnce söylüyor: “Amerika Amerika / Türkler dünya durdukça / beraberdir seninle / hürriyet savaşında / bu bir dostluk şarkısıdır / kardeşliğin yankısıdır / Kore’de olduk kan kardeşi / sönmez bu yangının ateşi”. Uzunca bir devamı var şarkının, iyilik, güzellik, kardeşlik makamında akıp gidiyor tıpkı şarkıdaki Niagara Şelalesi gibi. Şarkının plağı İzmir Fuarı’nda bedava dağıtılmış.
“Yalnız ve güzel ülkem”, 2. Dünya Savaşı sonrası, galiplerden ABD’nin payına düşünce, o da gereğini yapacak ve Türkiye kısa sürede Komünistlere karşı Kore Savaşı’na katılacak, hayli askerîni yitirecek, çocukluğumuzda çevremizde gördüğümüz, gözünü, elini, kolunu, bacağını yitirmiş pek çok Kore gazisi de ABD ile kardeşliğimizin ödülü olacaktır!
1950’den bugüne tam 75 yıl oldu, 1923’te kurulan Cumhuriyetimizin dörtte üçünü kapsayan bir dönem boyunca milliyetçi, mukaddesatçı, gerici, sağcı hükümetler tarafından yönetildik, ne yazık ki sürüyor bu. 1974’te Ecevit’in haşhaş ekimi yasağını kaldırması ve 7 ilde yeniden ekime başlanması kararı ABD’ye ilk karşı koyuştur. Ecevit’in o kısa iktidar döneminde yaptıkları dışında, ondan bugüne hangi hükümet buna cesaret edebilmiştir?
Şimdi ABD bölgedeki en birinci temsilcisi İsrail’le birlikte, Filistin’den Gazze’ye, Lübnan’a at oynarken, “yalnız ve güzel ülkem”izle bölge ülkeleri ne yapıyor? Bölge ülkelerini bilemem ama, bizimkilere birkaç şey söylemek isterim.
Kiminiz “ırmağının akışına ölürüm” diyorsunuz Türkiye için, iyi güzel, kiminiz de Gazze için, Filistin için “bırakın kefenimizle gidelim!” diyorsunuz, göz yaşartıcı. Gelgelelim oturduğunuz yerden esip gürlediğiniz Amerika hazretleri “oturun oturduğunuz yerde” deyince de oturuveriyorsunuz!
Komünist bir şairimiz var biliyorsunuz, Türkçenin, Türkmen ulusu ozanı Yunus Emre’den sonra , Cumhuriyet döneminin tartışmasız birinci şairi Nâzım Hikmet, ve yine çok iyi bildiğiniz gibi, vaktiyle ağababalarınızın da pek iyi bildiği gibi “vatan, mızraklı ilmühalse, vatan polis copuysa / ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan / vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa / vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığınızdan / ben vatan hainiyim. / Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: / Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ” diye yazan bir “vatan haini” kendisi!
İşte böyle pek muhterem milliyetçi, mukaddesatçı, muhafazakâr kardeşlerim, Amerika mı büyük bir şaka gerçekten yoksa siz mi şakasınız, bilemiyorum!