Amerikan seçimleri Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek
BirGün’e konuşan akademisyen Erhan Keleşoğlu "İsrail Amerikan seçimlerine kadar çatışmayı artırmaya çalışacaktır, ancak seçimlerden sonra eli daha güçlü olacak bir Amerikan hükümeti bu çatışmayı artırmak istemeyecektir. İster Trump ister Harris gelsin, bu ülke için büyük bir külfet haline geliyor" diyor.
Yusuf Tuna Koç
Bölgesel gerilim geçen Ekim ayından beri giderek daha da tırmandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımı sürerken Lübnan’a yönelik işgal girişimi de bölgesel gerginliği zirveye çıkardı.
Yazar ve akademisyen Erhan Keleşoğlu ile yaklaşık bir yıldır Gazze soykırımı etrafında ilerlemekte olan bölgesel gerilimleri, Ortadoğu’nun geleceğinde ABD, İsrail ve İran’ın rolünü konuştuk.
Son bir senedir İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü katliam ve çatışmalar, başından itibaren bir yandan da İsrail ve İran arasında bir bölgesel mücadele olarak da seyrediyor ve tüm bölgeye de yayılmış durumda. Geçmişte Irak işgali, Suriye iç savaşına benzer şekilde bölgede yeni bir sürece mi giriyoruz?
Amerikan seçimleri hem dünyadaki hem de bölgedeki gelişmeler açısından çok belirleyici. Netanyahu da seçim sürecinde Amerikan başkanının iç siyasete odaklanmasından faydalanarak bölgede savaş politikalarını daha da derinleştirmeye cüret etti. Bunda son bir senedir ABD’nin Gazze’deki soykırıma ses çıkarmayıp önkoşulsuz desteği de teşvik edici oldu. Önümüzdeki günlerde İran’ın gerilimi tırmandırma siyaseti izlemeyeceğini düşünüyorum. İsrail’den stratejik hedeflere yönelik bir misilleme olmadığı takdirde İran’ın bu misillemeyle yetineceğini düşünüyorum, imkân ve kabiliyetleri de sınırlı. Bölgedeki Hizbullah, Husiler gibi vekilleri aracılığı ile İsrail ile çatışmayı devam ettireceğini varsaymaktayım.
Peki, İsrail açısından önümüzdeki dönemi nasıl görüyorsunuz?
İsrail’de Netanyahu hükümeti savaşı derinleştirme ve bölgeselleştirme arzusunda. İran’ın bölgedeki vekillerinin kapasitesini en aza indirme arayışında. Bunu yaparken ABD’nin önkoşulsuz desteği arkasında ama daha fazlasını, ABD’nin doğrudan savaşın içerisine dahil olmasını istiyor. ABD’nin şimdiye kadar buna direndiğini gördük. Kendileri açısından, Amerikan çıkarları rasyonalitesine uygun şekilde savaşa girmediklerini gördük. Ancak bu önkoşulsuz destek sürdüğü sürece İsrail’in saldırgan politikalarına devam edeceği görülüyor.
Diğer yandan Netanyahu siyasi kariyerini bu savaş politikalarına bağlamış durumda. Aksa Tufanı operasyonuyla ciddi bir zaaf ortaya çıkmış, bu güvenlik zaafından hükümet suçlanmıştı. Ardından savaş politikalarıyla, soykırım başlatarak siyasi ömürlerini uzatmayı başardılar. Bu yaklaşımda değişecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
ABD savaşa doğrudan dahil olmak istemiyor diyorsunuz. Peki ABD açısından İsrail eliyle İran’ın sıkıştırılması olumlu değil mi?
Şimdi ABD açısından önemli olan bölgede mevcut istikrarın devam etmesi, tüm dünyaya petrol akışının kesintisiz şekilde sürmesi ve ABD’nin doğrudan bir savaşın içerisine çekilmemesi. ABD Ortadoğu’daki askerî varlığını çekmek istiyor. Çünkü asli tehdit unsuru olarak Asya-Pasifik bölgesini, Çin’i ve ikinci olarak Rusya’yı görüyor. Ukrayna Savaşına, Tayvan’a odaklanmış durumdalar. Askerî sıklet merkezi artık ABD açısından Ortadoğu olmayacak. İsrail ile bu stratejik ilişkisini koruyarak, ancak yine İsrail yüzünden şu anda artan mevcut askerî varlığını da azaltarak, doğrudan çatışmadan kaçınmak istiyor artık.
ABD doğrudan varlığını korumak istemese de İsrail’e çok ciddi bir ekonomik ve askerî destek veriyor. Bundan sonraki süreç Ortadoğu’daki aktörlerin hamleleri etrafında sürecek mi diyorsunuz?
İsrail Amerikan seçimlerine kadar çatışmayı artırmaya çalışacaktır, ancak seçimlerden sonra eli daha güçlü olacak bir Amerikan hükümeti bu çatışmayı artırmak istemeyecektir. İster Trump ister Harris gelsin, bu ülke için büyük bir külfet haline geliyor. Bölgeye istemeyerek ciddi bir yığınak yaptılar, İsrail’e inanılmaz bir kaynak aktarımı yaptılar ki Amerikan ekonomisi de sınırsız değil, iç siyasette sorunlar yaratıyor. İsrail’e milyonlarca dolar aktarılırken kasırgadan mağdur olan vatandaşlara neden destek olunmuyor gibi sesler de çıkmaya başladı. Dolayısıyla destek sınırsız değil. İsrail’i eninde sonunda dizginlemek isteyeceklerdir çünkü Netanyahu’nun savaş politikaları bir yandan da küresel, bölgesel bir rüzgâr estiriyor ve bu tüm dünyayı olumsuz şekilde etkiliyor.