An, firaridir
Zaman bir deneyim meselesidir. İnsan kendi zamanını icat edebilir ve kendini ancak zamanda var edebilir. Tek bir zaman yoktur. Her insan zamanı farklı olarak deneyimleyecektir. Kişi hatırlamanın yardımıyla geçmişine, öbür yandan da beklentinin yardımıyla geleceğe uzanır. Anılar ve gelecek tahayyülü kişiden kişiye değişebilir. Fakat kişi hep şimdidedir, andadır, an asla ele geçmez, firaridir. Bu haliyle an, daima başkadır, ötekidir. An, geçmişin sonu, geleceğin başlangıcı. Zamana dair kesin olarak bildiğimiz şey, entropinin zamanla artması ve kapalı sistemlerin giderek parçalarına ayrılıp dağılması. O yüzden efendiler, sistemlerini kalıcı kılmak için zamanı da düzenlemek zorunda kalmışlardır.
∗∗∗
“Nasıl mahaller bir güzergâhın uğraklarını sabitliyorsa törenler de takvimin dönüm noktalarını belirler. Birinciler mekânda yayılmayı, ikincilerse süreyi kalıcı hale getirirler. Ritüelin özgül işlevi yaşanmış deneyimin sürekliliğini korumaktır” (Agamben, Çocukluk ve Tarih, Kanat Yayınları). Ritüeller, mitolojik zamanın başlangıcında yaşanmış olanı mahallerde sürekli tekrarlayarak zaman akışını kendi üzerine kıvırır ve tek merkezin etrafında hep aynı olanın geri döndüğü döngüsel bir zaman-mekân yaratırlar. Efendi, göğü, yeri ve yeraltını birleştiren dünyanın ekseni (axis mundi) üzerine yerleşmiştir. Dünyanın ekseni, kozmosun merkezidir ve her şey efendinin etrafında dönmektedir.
Ritüeller, evrene açılan kaçış deliklerini, anları tıkamak ve tebaaların firar etmesini önlemek içindir. Yaşanmış deneyim, mitolojik zamanın başlangıcında tanrının kozmosu yaratma edimidir. Tanrının yeryüzündeki temsilcileri, efendiler kalıcılıklarını, yaşanmış deneyimin tekrarlanmasına, ritüellere borçludurlar.
∗∗∗
Ritüeller sayesinde sadece zaman ve mekândaki delikler kapatılmaz, insanların evrene açılan algıları da köreltilir. Aksi takdirde zaman içeri sızabilir ve sistem çökebilir ya da özgürleşmek isteyen sistemin köleleri firar edebilirler. Her ikisi de efendi için felaket demektir. Fakat efendilerin tüm çabalarına rağmen sistem yine de sızdırır ve her şeye rağmen evren, kaos formunda içeri girebilir.
Yılan ya da ejderha tüm kültürlerde kaosun simgesidir. Babil mitolojisinde kaos, su ejderhası Tiamat ile temsil edilir. “Yılanın başı küçükken ezilmelidir”. Yılan, kabuk değiştiren ve başkalaşan, su gibi kıvrıla kıvrıla akan, yerleşiklerin kaskatı değerlerini parçalayan yıkıcı bir varlıktır. Yılan, hep aynı olanın geri döndüğü kapalı bir sistemden kaçma tarzıdır. Efendilerin yılanlara tahammülleri yoktur, onlar hıyanet içindedirler, görüldükleri yerde başları mutlaka ezilmelidir.
Her tarih anlayışı belli bir zaman deneyimine dayanır ve zaman deneyimi, tarih anlayışını koşullandırır. Kültür için de aynısı geçerlidir; her kültür belirli bir zaman anlayışını içerir; dolayısıyla zaman deneyiminde bir değişiklik yapmadan yeni bir kültür yaratmak mümkün değil. Agamben, bir devrimin ilk görevinin sadece dünyayı değiştirmek değil, öncelikli olarak zamanı değiştirmek olduğunu söylüyor (Çocukluk ve Tarih). Modern zamanların kültürünü belirleyen çizgisel zaman anlayışı, Hıristiyanların bir başlangıç noktası (yaradılış) ve bir de sonu (Kıyamet Günü) olan, çizgisel ve tersinemez zaman anlayışının laikleşmiş halidir. Zamanın bu türdeş, çizgisel ve içi boş temsili, atölyelerdeki çalışma deneyiminden doğmuştur. Tek biçimli düz çizgi halinde ilerleyen bu zaman, modern üretim tekniğine denk düşmektedir. Artık tüm eylemlerimize süreç kavramı yol göstermektedir; noktasal olan, sürekli firar eden an, göz ardı edilir.
∗∗∗
Birbirini izleyen anlardan oluşan sonsuz geçiş olarak zaman kavramına Stoacılar karşı çıkmışlardır. Stoacılar için böyle bir zaman, bekleyiş ve erteleme olarak deneyimlenen gerçek dışı bir zamandır. Özgürleşmek umuduyla kurtarıcıyı ya da sandığı beklersiniz ve hayatınızı sürekli ertelersiniz. Stoacılar, ‘kronos’a dayalı süreçsel zaman kavramı yerine, ‘kairos’a dayalı, insani karardan ve eylemden oluşan, özgürleştirici bir zaman deneyimini benimsediler; yani, nesnel, ölçülebilir, niceliksel zaman yerine, doğru kararın verildiği ve hayatın tüm potansiyellerine bir anda ulaşıldığı niteliksel zamanı. An, firaridir, bir anda özgürleşebilirsiniz. İsyan, halkın bir anda sistemden firar etmesidir.


