Çalmak onlarda gelenek oldu” gazetemizin dünkü manşetiydi. Bir durum tespiti olarak doğru. İletişimini ve bilgiye ulaşımını büyük ölçüde sosyal medyadan yapan muhalifler içinse “çok daha doğru.” Mutlaka siz de biliyorsunuz, sosyal medya kanallarından saat başı bir mesaj, bir ses kaydı, bir video paylaşılıyor oyların nasıl çalındığını gösteren.

Çalınan eşeği için herkes onu suçlarken, Nasrettin Hoca’nın “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye öfkelendiği fıkrayı bilirsiniz. Ben siyasal mücadelede soruyu hep tersten sormaktan yanayım! Hırsızı hırsızlıktan vazgeçiremeyeceğime göre, benim suçum ne? “Kapıyı kilitlemedin mi?” falan diye Nasrettin Hoca’yı sıkıştıranlar vallahi haklı. Zurnanın zırt dediği yer orası. 

Toplumsal değişim, dönüşüm uzun, zahmetli, çok emek ve her şeyden çok da örgüt isteyen bir süreçtir. Bu “uzun ince”, “engebeli, dolambaçlı, sarp” yola dair yıllardır burada yazar durur ve “18. Fil” olmak gerektiğini söylerim. Ama şimdi, önümüzde o uzun yolun sadece 10 günlük ilk adımı var. İlk, küçük ama çok çok önemli bir adım! 

Önce şunu söyleyeyim; çalmak örgüt gerektirir. Hem de çok ciddi bir örgüt! 

Önümüzdeki birkaç gün için son derece kritik gözlemi aktarayım: Bir okul düşünün. Oy verme saatinin başlamasından çok önce önünde ve içinde insanlar… Erkekler! Selamlaşmaları, konuşmaları, kılık kıyafetleri, hal ve tavırları siyasal kimliklerini bas bas bağırıyor. Ve onlar arasında, yaşını başını almış bir hanımefendi… Onun kimliğini de ilk bakışta kestirebiliyorsunuz. Okul koridorunda yalnız ve epey zavallı dolaşıyor. Kendine yakın hissettiklerine yaklaşıp, “Müşahit misiniz?” diyor, biraz ürkek. Diğer müşahit arkadaşları henüz gelmemiş! 

Erkeklerin çayları hazırlanıyor, kutu kutu meyve suları, sandviçleri geliyor! 

Asla moral bozmak için değil, farkında olmak ve kalan 10 günde uzun yolun ilk adımına dair önlemler almak için: Bu da örgütlenmek demek, örgüt demek! 

Çalan tarafta devasa bir örgüt var. Devleti de kendine örgütü yapmış bir örgüt! Çaldırmamanın tek garantisi de örgüt! 

Bireysel düzeyde suçlular bulmak, bahaneler üretmek en kolayı. Sosyal medyada “çaldılar” diye sürekli mesajlar paylaşan ve yanıp yakılan insanlara bakın. Bir özellikleri de, örgütlere uzak, örgütsüz, hatta örgüt antipatisiyle bireysel olarak “mücadele” etmek! 

Toplumsal dönüşüm ve şu “uzun ince”, “engebeli, dolambaçlı, sarp” yolun sonunda düze çıkmak için toplumun tüm hücrelerinde örgütlenmek, her sokakta olmak ve her eve girmek gerek. Özellikle de yoksul evlere.  

Prof. Dr. Necmi Erdoğan’ın yoksulluk araştırmaları, yoksulluğun hüküm sürdüğü mahallelerde AKP’ye oy veren ve fakat kendilerine dokunulabildiğine bu tercihlerini değiştirecek, özellikle de kadın, çok geniş bir kitle olduğunu gösteriyor. 

İlk turun, CHP’den sosyalist sola kadar toplumsal dönüşüm hedefleyen herkese verdiği en önemli ders bir an önce dönüp örgütlerine bakmaları, örgütlenmelerini gözden geçirmeleridir!  

Bu kapsamlı tartışma 28 Mayıs sonrasına kalabilir. Ancak, 28 Mayıs için de örgütlenme! Öncelikle moralleri yükseltecek ve kazanabiliriz duygusu aşılayacak bir örgütlenme… Sandıkları korumak ve bir tek oyu çaldırmamak için örgütlenme…  

CHP bu süreçte belediye başkanlarını tüm gücüyle sahaya sürmeli, sürecek. Her belediye başkanı, sivil ya da siyasi her örgüt olduğu yerde alınacak sonuçların sorumluluğunu üstlenmeli. 

Ve biz vatandaşlar… Bir talebi daha örgütleyebiliriz; madem iki adaydan birini seçip kaderimizi onun ellerine teslim edeceğiz, dünyanın her yerinde olduğu gibi, televizyonda karşımıza çıkıp birbirleriyle tartışsınlar!  

Yarın Putin’in Biden’ın karşısına çıkacaklarsa, önce birbirlerinin karşısına çıksınlar. Demokratik bir seçim iddiasındaysalar, vatandaşlara kendilerini aynı tartıda tartıp karar verme şansı versinler.  

Ve biz vatandaşlar bu talebimizi duymalarını sağlayacak kadar yüksek çıkaralım seslerimizi. Gazeteler, medya, sosyal medya bu talebi manşetlere taşıyıp yükseltsin. Nerede görülmüş, iki adayın birbiriyle tartışmadan bir seçime gidildiği? 

Şu son 10 günde “çaldırmamak için” örgütlenelim. O örgütlenme 28 Mayıs sonrasında yürünecek yolda da işe yarayacak!