Ankara Garına gelen bomba yüklü araç neden aranmadı?
Bu soru, 10 Ekim Ankara Garı katliamının cevap bekleyen kritik sorularından sadece biri. Bu ve bunun gibi “düğümü çözecek” olan birçok soru, 9 yıldır cevapsız.
Saldırıyla ilgili cezasızlıkla sonuçlanan dosya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşındı. Başvuruda, miting öncesi izin verilen saatlerin, yetkililerce alışılmadık biçimde değiştirildiği ve mahkeme kararına rağmen Ankara’ya bir gece önce giren araçların aranmasına “ara verildiği” bilgisi yer aldı.
İntihar saldırganlarının 10 Ekim öncesinde izlenip dinlendiği, bombalı saldırı hakkında ihbar olmasına rağmen hiçbir önlem alınmadığını yazmıştık. AİHM başvurusunda da bu konuya değinildi: “Katliamı gerçekleştiren sanıklar teknik takip altında olmalarına rağmen yakalanmamışlardır.”
Başvuruda, müfettişlerin tespit ettiği diğer “ihmaller” de yer aldı.
ANKARA GARI KORUMASIZ KALDI
Bunlardan biri, tertip komitesinin miting için talep ettiği başlama saatinin değiştirilip sabah saatlerinde toplanacak olan on binlerce kişinin güvenliğinin tehlikeye atılmasıydı:
“Müfettiş raporuna göre İl Valisi’nin başkanlığında il Emniyet Müdürü, MİT Bölge Müdürü, Jandarma Komutanı gibi yetkililerin katıldığı toplantıda İl Emniyet Müdürü ve İstihbarat Şube Müdürü, miting için 08.30-16.00 saatleri arasında izin istenmesine rağmen ‘8 saat trafiğin kapalı olmasının vatandaşların tepkisine neden olabileceği’ gerekçesiyle iznin 12-16 olarak belirlenmesini istemiş ve Valilik de bu öneriyi kabul etmiştir. Böylece toplanma alanı olarak ilan edilen ve sabah saatlerinden itibaren şehir dışından gelenlerin çoğunlukta olduğu 10 bin kişinin toplandığı Ankara Gar alanı korumasız hale gelmiştir. Emniyet Müdürü, 8-16 saatleri arasında mitinge izin verilirse trafikte sorun yaşanacağını söyleyip izin saatlerini 12-16 arasına aldırmıştır ama zaten sabahtan itibaren şehir dışından gelenler Gar önünü doldurmuş ve trafik kapanmıştır. Nitekim canlı bombaların saldırısı da 10.04’de gerçekleşmiştir. Mitinge izin verilen saatlerin alışılmadık biçimde ileri alınması oldukça dikkat çekicidir. Bu durum tertip komitesi üyeleri tarafından ifade edilmiş, böylesi bir durumla ilk kez karşılaştıklarını ifade etmişlerdir.”
CANLI BOMBAYA “DUYARLI OLMA” EMRİ
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’nun AİHM başvurusunda yanıtı aranan sorulardan biri de, içi bomba yüklü aracın nasıl sorunsuzca Ankara’ya kadar geldiğiydi.
Başvuru dilekçesinde, mitingden bir gece önce, mahkeme kararı olmasına rağmen, araçların aranmasına ara verildiği belirtildi:
“Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün mitinge ilişkin tedbir yazısında polise ‘bütün personelin öncelikle kendilerine yönelik olası ‘canlı bomba’ konusunda duyarlı olmaları’ talimatı verilmiş, bu açık uyarıya rağmen mitinge katılanların can güvenlikleri konusunda önlem alınmamıştır. Miting öncesinde en kritik saatler olan 24.00 – 09.00 saatleri arasında yol uygulamasına ara verilmiştir. Müfettiş raporunda da belirtilen Emniyet Tedbir yazısına göre, bu miting öncesinde de, Ankara dışından gelen araçların durdurulması ve arama konusunda mahkemelerden karar alınmıştır. Ancak, Ankara Emniyet Müdürlüğü, mitingden bir gün önce 9 Ekim 2015 günü, 09:30 ile 11:30 arasında ve 22:00-24.00 saatleri arasında yaptığı yol uygulamasına saat 24.00’te ara verip miting günü olan 10 Ekim 2015 saat 9.00’da tekrar başlamıştır. Tespit edildiği üzere Gaziantep’ten Ankara’ya doğru arabayla yola çıkan canlı bombaların da yol uygulamasına ara verilen saatlerde, 08:30 civarında Ankara’ya girdikleri tespit edilmiştir.”
Araçlar Ankara girişinde aransaydı, 104 insan bugün hayatta olabilirdi.
“İSTİHBARAT GİZLENDİ”
Başvuru dilekçesinde, önlemlerdeki ihmallerin yanı sıra mevcut bilgilerin de işleme konmadığına değinildi: “Katliamdan önce istihbarat birimlerine gelen istihbaratlar gizlenmiş, gerekli birimlere iletilmesine engel olunmuştur.”
Mülkiye Müfettişleri’nin soruşturması sonucu hazırlanan raporda da sadece ihmallerden değil kasıtlardan da bahsediliyordu: “…araştırmanın sonucunda Ankara Emniyet Müdürlüğünün son derece az önlem aldığı, bu anlamda görevlerin yerine getirilmediği, ayrıca miting gününe kadar gelmiş çok sayıda istihbaratın dikkate alınmadığı, hatta ve hatta 14.09.2015 tarihli çok önemli istihbaratın, H.Ö.G. isimli polis amiri tarafından gizlendiği ortaya çıkarılmıştır.” Tümü devlet kayıtlarında sabit olan bu belgeler hala raflarda duruyor, sorular da ortada.