Google Play Store
App Store

“Eskiden iyi kötü her durumun bir anlamı vardı, altını birazcık kazıdığında neyin niye yapıldığını anlayabiliyordun. Son on yıldır bu anlam konusu anlamını yitirdi.”

“Benim için RTE’nin Gezi’ye karşı  duruşu hiç anlamlı olamadı. Belki bana salak diyebilirsiniz ama o güne kadar ben Erdoğan’ı mahalledeki dindar abiye benzetirdim. Hani o gelince bira kutusunu arkana koyarsın ama bilirsin ki aslında bir adaleti vardır. Gezi’de o duygu tamamen gitti. Adam bütün gençliği karşısına aldı. Camide içki içtiler, bacıma tecavüz ettiler gibi saçmalıkları kürsüden dile getirmesi, beynimi yaktı resmen. Hatta daha iyi ifadeyle kalbim kırıldı, yakıştıramadım. Bugün bile aynı şeyleri tekrarlıyor. Oysa o zamana dek bana Gezi’ye bizzat katılıp, “Gençler abartmışız, kusura bakmayın” diyecek gibi gelirdi. Yani her toplumsal hareketi birileri kullanmak isteyebilir, Fetö, CIA filan, bunlar mantıksız değil ama oradakiler sen bendik ya. Bunu ayrıştırmak şöyle dursun, herkesi aynı kefeye koyup düşmanlaştırmayı seçti. Bu üzücü olduğu kadar anlamsızdı da. Bu krizi Türkiye’nin %80’ini arkasına alıp fırsata çevirecekken, dayılar grubundan başka kimseden oy alamaz hale geldi.”

“Gerçekten biraz salakmışsın, bu konuda düşüneceğim. Bana anlamsız gelen ilk şey MHP ve AKP’nin bir anda kankitoş oluvermesiydi. Fethullah’dan boşalan kadroları doldurmanın bir anlamı olabilir ama bu nasıl bir anda oldu? Birbirlerine idam halatı atarken, aniden, şak diye...”

∗∗∗

“Daha üç ay önce, sırf Mansur’un kaybetmesi için Ankara’dan aday çıkartan MHP’nin aklına uyup Ekmeleddin gibi birini aday göstermek de akıl dışıydı. CHP’ye hiç girmeyeyim aslında, CHP ve “anlam” kavramı birbirlerine uyumlu değil zaten.”

“Kürtlerin oyunu eklersen, o beğenmediğin Ekmeleddin, Muharrem İnce’den de, Kılıçdaroğlu’dan da daha fazla oy aldı bu arada. Üstelik o yıllarda kişi başı milli gelir zirvedeydi. MHP’nin ikiye bölündüğü o seçimde anlaşılmıştı. Merkezdeki üç beş ilçe dışında büyük kentlerde hiçbir belediyenin tanıtım katkısı olmadan hem de... Adam iyidir kötüdür ayrı konu... CHP’liler Atatürk’ün annesine fahişe diyen Derin Tarih Dergisi’nin danışma kurulu başkanına oy verdiler.”

∗∗∗

“O yıllarda bile bir anlam varmış gibi geldi şimdi.. Peki şu anda olanlara bir anlam verebiliyor musunuz? Trump’ın ilk dönemini anımsayın, alay edilen bir figürdü. Şimdi alay edecek bir yayın çıksa yarın Elon Musk orayı da satın alır. 300 yıllık düzeni olan bir ülke kumdan kale gibi çöktü.”

“Bu Elon denilen faşistin Twitter’ı alması dünyanın en anlamlı hareketiydi. Bana Sabah’ın Katar sermayesiyle satın alınmasını anımsatıyor. Sabah ortalama esnafın, kentte iş güç sahibi olmuş insanların okuduğu gazeteydi. AKP’nin en stratejik kararıydı Sabah ve ATV’yi almak. Orayı tuttun mu, Türkiye’yi tutarsın.”

“Sonra Hürriyet’in alınması saçmalıktı ama... Hürriyet’in hayaları zaten iktidarın elindeydi ve bu gazete ve çevre yayınları Türkiye burjuvazisini ustaca yönlendirme kapasitesine sahipti. AKP Hürriyet’i yani Aydın Doğan’ı cenderede tutup organik CHP seçmenini çok iyi yönlendirebilirdi. Hürriyet ve Kanal D iktidar bandosuna katılınca bu yönlendirme güçlerini kaybettiler. Nasılsa burada oturduğumuz yerden sallıyoruz, şöyle diyeyim, Hürriyet Aydın Doğan’da kalsaydı Mart 2019’daki CHP seçim başarısı asla gerçekleşmezdi, İstanbul Ankara alınamazdı. Hürriyet ne yapar eder, CHP seçmenin yeterli sayıda kısmını bezginliğe sürüklerdi. 2014’deki “Oteller dolu, kimse oy kullanmayacak” palavralarını hatırlayın... AKP kontrollü muhalif medyanın, bayi broşüründen daha etkili olacağını ıskalayıp ayağına sıktı.”

“Bir İspanyol yazar vardı, dur Google’a bakayım, Michel Del Castillo’nun Karar Gecesi romanı: ‘Eski usül polis baskı yaparak bilgi toplar, modern polis bilgi toplayarak baskı yapar.’ Herkesin bir açığı vardır ve tüm bu açıkları biliyorsan, kimseye düz baskı yapmana gerek kalmaz. Big Data sadece Hopi’nin daha fazla gömlek satmasına yaramıyor. Her şeyi not eder ve gerektiği anda kullanırsın... Özel hayatı şenlikli bir siyasetçi mesela, iktidarın oyuncağıdır. O kişi yarın bir tehdit oluşturduğunda gerekli uyarıyı iletirsin. Bir ifşaya gerek kalmaz, en kritik anda, senin işine gelecek hareketi yapar. Bu bilgilerin herkes için toplandığı, gruplandığı, arşivlendiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle bize anlamsız gelen birçok şeyin aslında kapalı kapılar ardında çok iyi bilinen anlamları var.”

∗∗∗

“Şu an anlamsız gelen durumların bir anlamı olduğu kesin yani... Anlam hep var, anlamsızlığa düşen biziz. Anlam arayışını kaybetmemiz bile iktidarın stratejisinin sonucu.”

“Yahu yüz yıl önce değil, bir yıl önce, CHPPKK diye bir şey vardı. Daha geçen seçimi bunun üstüne yaptılar, CHP gelince PKK kazanacak, CHP Öcalan’la görüşecek filan... Bir yıl geçmedi üstünden. Şimdi Sırrı Süreyya önce Bahçeli’ye teşekkür ediyor, kafayı yememek elde değil.”

“Ben bu anlamsız kardeş kavgasının bitmesini hepsinden çok istiyorum ama Kürtler ne elde etti de, böyle davranıyorlar? Değişen koşullar ne? Reel sosyalizm filan fiyakalı sözler de, ne yani bunlar? Beş ay önceden bugüne farklı olan ne?”

“Rusya neden ansızın Suriye’den çekildi? Esad ne oldu da güçsüz olduğunu fark etti? Esad’ın kaçmasına hem İsrail, hem Türkiye ‘zafer’ diyorsa bu işte bir tuhaflık yok mu?

“Biraz daha geri gidelim mi? Demirtaş’la %14 alan bir hareket aniden o hendekleri niye açtı? Hamas neden birden bire öyle bir eylem yaptı? Bunların sonuçları ne oldu, kime yaradı? Zelenski hangi ara soytarı komedyene dönüştü? Bunlar tesadüfen olan anlamsız şeyler mi, yoksa hepsinin ardında ortak bir anlam mı var?”

“On yıl önce böyle bir araya geldiğimizde futbol veya kızları konuşur, zurna gibi içerdik. Şu halimize bak, kahvedeki dayılar olduk. Alkol sırf şeker zaten, bitki çayı var mı?”

“Normal çay da bitkiden yapılmıyor mu lan, anlamsız anlamsız konuşma...”