Birkaç yıldır Z kuşağı ile ilgili fazlasıyla yazı, haber, video izlemişsinizdir. Öncelikle aileler sonra kurumların insan kaynakları ve son olarak şirket çalışanları Z kuşağı ile sağlıklı iletişim kurmanın yollarını arayıp duruyor. Her kuşağın iletişim şekli, davranışı birbirinden çok farklı. İlk kez iletişimde bu kadar zorlanan kuşaklar bir arada. Bunun en büyük sebebi Z kuşağının %100 dijital bir kuşak olması. Yani eskiler daha eskilerle bir şekilde eski usuller ile iletişim kurabiliyor iken Z kuşağı ile Z kuşağı dışında kalan kuşaklar bir türlü sağlıklı iletişimi kuramıyor. Sebebi tek yolla iletişime geçebilme şansınızın olması. Dijital iletişim konusunda yeterli değilseniz, iletişim kurmak zorunda olduğunuz kuşak çocuğunuz bile olsa onunla iletişime geçme şansınız çok az. Bu aslında hep benim kafamı kurcalayan bir konu ama bir şekilde iletişime geçmek için uğraşan hep eski kuşaklar.

Z kuşağı yüz yüze görüşmeyi, göz göze gelmeyi sevmiyor ve bu şekilde iletişime büyük ölçüde kapalı. Hal böyle olunca aileler başta olmak üzere çocuklarıyla iletişimde büyük sıkıntılar yaşamaya başladı. Kafamı kurcalayan kısmına gelince, biz neden bu kadar çok onlarla iletişime geçmek için çaba sarf etmek zorunda kalıyoruz. Biraz mecbur kalsalardı, onlar bizimle iletişime geçmek için mücadele edemezler miydi? Bu konuda söz konusu evlat olunca bu dediğim pek mümkün görünmüyor. Neyse sonuç olarak Z kuşağı kendi dünyasında bizler de kendi tarafımızdayız ve onlarla iletişimde kalabilmek için çaba sarf etmeye devam ediyoruz. Profesyoneller ile ilgili durum biraz daha farklı, onlar Z kuşağı ile çalışmaya mecburlar, onlara bir şeyler satmak istiyorlar, hem onlarla para kazanmaya hem onların üzerinden para kazanmaya uğraşıyorlar. Detaylara birazdan bakacağız.

KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ AVATAR

Deloitte’un bu yıl 16’ncı kez yaptığı Dijital Medya Trendleri araştırması Z Kuşağı’nın yüzde 70’inin video oyunları yoluyla iletişim kurduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca araştırma genç erkeklerin yüzde 78’inin, genç kadınların ise yüzde 73’ünün avatarlarını kendilerini ifade etmede kullandıklarını gösteriyor.

Deloitte’un bu yıl ABD, İngiltere, Almanya, Japonya ve Brezilya’da gerçekleştirdiği Dijital Medya Trendleri çalışmasının sonuçları dikkat çekiyor. Araştırma, video oyunlarının Z Kuşağı için en büyük eğlence aracı olmasının yanı sıra gençlerin sosyalleşmek ve kendilerini ifade etmek için de oyundaki avatarlarını kullandığını ortaya koyuyor.

Oyun çılgınlığını ‘küresel, sosyal ve durdurulamaz’ diye tanımlayan araştırmaya göre beş ülkenin tümünde Z kuşağı, video oyunlarını en sevdikleri eğlence etkinliği olarak sıralıyor. Araştırmada Türkiye yok ancak farklı bir sonuç çıkmayacağını söylemek güç değil. Bilmeniz gereken bir konu da aslında küresel anlamda Z kuşağının daha önceki kuşaklara göre çok daha yakın oldukları. Sebebi aslında araştırmanın içinde gizli! Sanallaştırılmış avatarları ile sanal dünya içinde eşit şartlarda yaşıyorlar, yarışıyorlar, çalışıyorlar diyebiliriz.

Meşhur Avatar filminin ikincisi önümüzdeki aralık ayında vizyona girecek. Avatar’ın hikayesini hatırlatmak gerekirse, sizin fiziksel olarak değil, başka bir formda sanal bir dünyaya girişinizi sağlayan orada tüm duyguları, fiziksel hisleri yaşamanıza olanak tanıyan bir sisteme bağlanarak gerçek gibi yaşama, deneyimleme şansı vermesi. Metaverse kavramına son bir iki yıldır haşır neşir olmaya başladık. Z kuşağının bize değil bizim Z kuşağına yaklaşma zorunluluklarımızdan bir tanesi bu aslında. Gelecek, her ne kadar sıcak bakmasam da bu tarafa doğru şekilenmekte. Demem o ki bir tarafından dijitalleşmeye gayet göstermeniz iyi olacaktır. En azından Z kuşağı ile bir kesişme noktası yakalama şansınız olur. Bu arada yanlış anlaşılmasınız. Z kuşağı ve dijitalleşmesine karşı değilim. Benim yukarıda kafama takılan “biz niye onlara doğru gidiyoruz, onlar bize doğru gelse ya” kısmını düşünmeden edemememden. Tabi belki böyle olması gerekiyor. Yeni dünyaya bizi de hazırlamak için atılmışı adımlar olarak düşünebiliriz. Benim gibi kırklı yaşlarında olan, teknoloji ve bilim meraklıları bu değişimden, dönüşümden ilgisi olmayanlara göre çok daha az etkileniyor ve daha hızlı uyumlanıyor.

Şimdi bu işin ticari taraflarına, eğitim taraflarına biraz bakalım. Önce eğitim. Eğitim sistemimizin acilen güncellenmesi gerekmekte. Oyunlarda olduğu gibi bazı dersler sanallaştırılmış ortamlarda öğrencilerin “avatar” ları ile katılabilecekleri dersler olmalı. Madem kendilerini daha iyi hissediyorlar onların dikkatlerini daha fazla toplamak zorunda olduğu dersleri bu şekilde görmeleri sağlanabilir. Yavaş yavaş bu derslerin sayıları arttırılarak, yeni dünyaya geçiş kolaylaştırılabilir, eğitim başarı oranı yükseltilebilir. Ticari tarafa baktığımızda özellikle eğer Z kuşağının dikkatini çekmek, onlara mal, hizmet satmak isteyenler varsa bildikleri tüm klasik yöntemleri bir kenara bırakmalarını ve bir an önce Z kuşağı uyumlu iletişim kanallarını benimsemelerini tavsiye ederim. Hem zamanlarını hem paralarını boşa harcamamış olurlar. Önemli bir hatırlatma yapmam lazım. Onları bir kez kazıklarsınız! Aman küçük oyunlarla onları kandırmaya kalkmayın! Öyle bir hızla yanlışınız aralarında yayılır ki, tüm dünya, bir kaç saat içinde onlardan birine yaptığınız yanlışı konuşuyor ve ürün/hizmetinizin kullanılmayacağına ikna edilmiş duruma gelebilir. Sonra takla atsanız bu imajınızı düzeltemezsiniz. Samimi olun, kaliteli hizmet verin, aynı şekilde olumlu anlamda tüm dünya sizden bahsetmeye başlasın.

Son olarak kurumların Z kuşağı iletişiminde sanal dünya ve avatar konusunu masaya yatırmaya başlama zamanı geldi. Malum uzaktan çalışma, serbest saatlerde çalışma vs. konularında büyük yol kat edildi. İşverenler tecrübe istiyor, bunun için sanal ortamda tecrübe kazandıracak mesleki oyunlar geliştirilebilir. Böylece oyun oynar gibi iş hayatına tecrübeli elemanlar yetiştirilebilir. Şimdi Z kuşağının ilgisini çekecek kişiselleştirilebilir avatar kataloglarına ihtiyacınız olacak. Kim daha zengin paket sunuyorsa o şirkette çalışmaya daha sıcak bakabilirler. Tabi sevdikleri işleri yapmak isteyeceklerdir. Bunu unutmamak lazım. Klasik birilerinin yapması gereken işleri kimler yapar onu bilemiyorum. Kim bilir belki çok yakında onları robotlar yapacak.

Şimdi bu işin ticari taraflarına, eğitim taraflarına biraz bakalım. Önce eğitim. Eğitim sistemimizin acilen güncellenmesi gerekmekte. Oyunlarda olduğu gibi bazı dersler sanallaştırılmış ortamlarda öğrencilerin “avatar” ları ile katılabilecekleri dersler olmalı. Madem kendilerini daha iyi hissediyorlar onların dikkatlerini daha fazla toplamak zorunda olduğu dersleri bu şekilde görmeleri sağlanabilir. Yavaş yavaş bu derslerin sayıları arttırılarak, yeni dünyaya geçiş kolaylaştırılabilir, eğitim başarı oranı yükseltilebilir. Ticari tarafa baktığımızda özellikle eğer Z kuşağının dikkatini çekmek, onlara mal, hizmet satmak isteyenler varsa bildikleri tüm klasik yöntemleri bir kenara bırakmalarını ve bir an önce Z kuşağı uyumlu iletişim kanallarını benimsemelerini tavsiye ederim. Hem zamanlarını hem paralarını boşa harcamamış olurlar. Önemli bir hatırlatma yapmam lazım. Onları bir kez kazıklarsınız! Aman küçük oyunlarla onları kandırmaya kalkmayın! Öyle bir hızla yanlışınız aralarında yayılır ki, tüm dünya, bir kaç saat içinde onlardan birine yaptığınız yanlışı konuşuyor ve ürün/hizmetinizin kullanılmayacağına ikna edilmiş duruma gelebilir.