Artık kendimizi ezdirmek yok
Ebru ÇELİK
İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez işlenmiş gıda fabrikasında işçiler, 131 gündür işe geri iadeleri için direniyor. Direnen 90 kadının umudu ilk günkü gibi. Bazı kadın işçiler, direnişe ilk çıktıkları gün korktuklarını ve çekindiklerini belirtirken, bazıları ise direnişe hazır bekliyormuş gibi hissettiklerini ifade etti. 131 gündür haklarını almak için mücadele eden Aynur, Figen, Dilek, Saniye, Emine, Nigar, Sevcan, Zeynep, Sevgi, Ayşe, Yasemin, Rabia, Bedriye… Fabrikada üstleri tarafından ayrımcılığa, psikolojik şiddete ve ağır iş yüküne maruz kaldılar. Uğradıkları her haksızlığı, kötü muameleyi unutmadılar ve yapılanları 131 gündür fabrika önünde, sokaklarda, alanlarda protesto ettiler. Bazı günler dayanışmayla atıldı sloganlar, bazı günler ise polisin şiddetiyle susturulmaya çalışıldı. Ancak “pes” dedirtemediler.
Polonez fabrikasında 15 yıldır çalışan Emine Güner’e, işverenin, işçileri almamakta ısrarının nedenini sorduğumuzda, “Greve çıktığımızda bir, iki kişi bilinçliydi, artık hepimiz bilinçliyiz. İşveren bunun farkında ve korkuyor. Artık bizleri işe aldıklarında, yapılan haksızlıklara sessiz kalmayacağımızı biliyorlar” diye cevapladı.
Güner, “Fabrikada çalışırken tüm kadınlar üstleri tarafından inanılmaz bir mobbinge uğruyordu. Nerede olursak olalım, işte, evde, sokakta, markette… Biz kadınlar birbirine destek olmak zorundayız. Bize zorbalık yapan, üstünlük kurmaya çalışan, zarar vermek isteyenlerle dolu bir ortamda birbirimize destek olmak çok önemli ve değerli.”
Güner, yaşadığı travmatik bir anıyı şu şekilde anlattı: “Fabrikada lavabolarda su açarken ayağınla bir yere basıyorsun. Fazla mesaiye kaldığım bir gün eve gittim. Lavaboya girdim ve elimi yıkamak için yere basıyorum, su gelmiyor diye sinirleniyorum. Sonradan fark ettim ki evde nasıl el yıkanır onu unutmuşum. Oturup sinirimden ağladım o gün.”
8 yıldır fabrikada çalışan Saniye Taş, “Fabrikada kadınlar erkeklerden daha sessiz diye daha fazla mobbinge uğruyordu. Her hafta sonu mesai veriyorlardı. Bazen sabah 08.00’de işbaşı yapıp, gece 00.00’da evimize dönüyorduk. Et ürettiğimiz için soğuk klima hep başımıza, sırtımıza vuruyordu, donarak çalışıyorduk. ‘Grip olduysanız amirlerinizden izin alın ve gidin’ gibi bir yazı vardı. Rapor alınca da kızıyorlardı. Ama direniş artık gözümüzü açtı. Haklarımızı da biliyoruz gücümüzü de.”
KAZANMADAN KAZANMIŞTIK
Taş, iş yerine geri dönemeseler de bu direnişi işçilerin kazandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Şunu biliyorum ki, biz sendikaya üye olduktan sonra işten atılan ilk 13 arkadaşımızı yalnız bırakmayıp, greve çıktığımız gün aslında kazandık bu mücadeleyi. İşveren bizi bölmek istedi, sendikayı bırakanlara yüzde 25 zam vermek istedi, tazminatınızı alacaksınız dedi ama bu dava artık para davası olmaktan çıktı. Biz çocuklarımıza hakkımızı almak için nasıl direndiğimizi gösterdik ve göstereceğiz. Hakkımızı alana kadar da direnişteyiz.”