Aslan başladı, kedi bitirdi
Galatasaray ilk 70 dakikasında, sezon başından beri tüm Avrupa maçlarında bulduğu pozisyon sayısının toplamı kadar pozisyon bulduğu Tottenham maçının son dakikalarını, bu sezon alışkın olduğu gerilimle bitirdi ve 3 puanı zorlukla alabildi.
Okan Buruk, Tottenham Hotspur karşısına aşağı yukarı 1 yıl önceki Bayern Münih maçındaki genel taktik felsefesi ile çıktı bu akşam. 4-5 kişilik ön alan baskısını rakip ceza sahası içine, savuma çizgisini de bu baskı anlarında orta sahanın rakip yarı alana bakan dilimine kadar çekmişti. Pozisyon anlamında çok daha zengin bir devre geçirmesinin önemli sebeplerinden birisi, Tottenham’ın ideal maç kadrosundan 5-6 ismin sahada olmaması ve o Bayern maçındaki, Tete, Zaha gibi yaratıcılık ya da sonuçlandırma anlamında sıkıntı yaşayan oyuncuların sahada olmamasıydı. Buradaki en büyük tehlike, Tottenham’ın baskıyı delip rakip alana çıkarak, çoğu zaman baskıya katılan Gabriel Sara’yı da arkasında bırakabilme ihtimali idi, fakat Spurs zaman zaman topu kendi yarı sahasının ortasına dahi iletebilecek pas trafiğini gerçekleştiremedi, böyle olunca da sarı-kırmızılılar umduklarından da fazla pozisyon buldular. Girişte söyledik, hatta biraz mübalağa yapsak, 119 yıllık kulüp tarihinde yakalanmış pozisyondan daha çok pozisyona girildi bile diyebiliriz.
Bu noktada, Galatasaray teknik ekibinin, başta Okan Buruk olmak üzere Mauro Icardi konusundaki son derece yanlış planları üzerinde konuşmak lazım. Icardi kariyerinin dip döneminde şu anda. Sampdoria forması ile 13 yıl önce sahaya çıktığı günden bugüne bakarsak, son 2 sezonu da dahil, kariyerinde hep formunu üst düzeyde tutmuş bir oyuncu. Fakat geçtiğimiz sezonun ikinci yarısından itibaren, özel hayatındaki bazı krizlerin de etkisiyle artık mental olarak sahaya çıkamıyor. Kendisiyle, rakiple, zaman zaman takım arkadaşlarıyla kavgada olan bir futbolcunun sahata muvaffak olması mümkün değil ve aklı vücudunu, vücudu da aklını götüremiyor. Maçın sonunda yaşadığı ve ciddi olduğu tepkisi verdiği sakatlığı umarız ciddi değildir. Bununla beraber şunu söylemek lazım, futbol sahasında, spor ahlakından uzak, adeta bir nefret objesine dönüşmüş bir futbolcu değilse, hiçbir oyuncunun sakatlığına olumlu bakılamaz, sadece şunu söyleyebiliriz. Sanki bir süre, Okan Buruk 4-4-2’de ısrar edecekse, Batshuayi – Osimhen ikilisi daha tercih edilecek bir ikili olabilir.
Galatasaray bu sezon, kenardan gelen isimlerin oyun planına verdikleri zarar, kulübe oyuncularının formunda Kerem Demirbay başta olmak üzere düşüş, Sallai’nin Avrupa listesinde olmaması, Jelert’in hala takıma monte edilememesi gibi sebeplerle hem Türkiye’de hem uluslararası platformda maç sonlarını getirmekte oldukça zorluk çekiyor. Sezonun son bölümü yaklaştıkça, stres, hedeflerin yaklaşması, yorgunluk gibi faktörler etkisini daha da artıracaktır ve Okan Buruk, kronik karakter almış bu sendroma çare bulamazsa, tribün ve ekran başındakiler sakinleştirici bağımlılığına kapılabilirler.