Google Play Store
App Store
Aslan'ın düşüşü sürüyor

İstanbul’da Avrupa mesaisi… Galatasaray, Dinamo Kiev’i ağırlıyor. Kartalkaya’dan gelen haberler yüzünden içimiz kan ağlarken, futbol yazmak acı veriyor. Yolda yürürken elektriğin çarpabildiği, kumpir yiyenin ölebildiği topraklarda, tonla para verdiğiniz otelde çocuklarınızla beraber can verebiliyorsunuz… Her şeye rağmen hayat devam ediyor; tıpkı birçok felaketten sonra ettiği gibi. Oysa ateş sadece düştüğü yeri yakıyor; gidenler üç günde unutuluyor…

Beklenen ilk 11’le sahaya çıktı Okan Buruk. Mersin’de ligin en kötü takımlarından Hatayspor’a karşı kötü bir 45 dakika oynayan kadro sahadaydı. Devrede Kaan Ayhan’la Abdülkerim’i çıkaran son iki sezonun şampiyon hocası dizginleri eline alsa da bir puana razı olmuştu. Sallai’nin Avrupa kadrosunda olmadığı düşünüldüğünde, Buruk tecrübeyi seçmiş. Son maçlarda vites düşüren Mertens’le Yunus’un Ukrayna ekibi karşısında kendilerine gelmesi gerekiyor. Aslan’ın hesabı basit, güçsüz rakibi devirip ilk sekiz yolunda hata yapmamak. Ve bu kapkaranlık günde en azından birilerinin yüzünü güldürmek.

Savaşın gölgesinde eski gücünden çok uzak olan Kiev’i bir zamanların unutulmaz kalecisi Oleksandr Şovkovski çalıştırıyor. Liginde lider olsa da Avrupa’da felaket bir performans sergileyen Ukrayna temsilcisi, oynadığı altı maçı da kaybederken, sadece bir gol atabilmiş durumda. Tamamen yerli futbolcularla mücadele eden takımın Galatasaray’a karşı ne kadar direnebileceği merak konusu.

Hızlı başlayan Aslan, 6. dakikada öndeydi. Arka arkaya kullanılan kornerlerde son sözü söyleyen Davinson Sanchez’di. Galatasaray savunmasının arkasına kenarlardan rahat sarkan Ukrayna ekibi, ayağa paslarla çıkıyor, böylece baskının artmasına mani oluyordu.

22’de fark ikiydi! Rakip sahaya yerleşen sarı-kırmızılılarda uzaklardan vuran Abdülkerim’di. Deneyimli stoperin şutu defanstan sekip ağlara gitmişti. 45’te gelişen kontrada Vanat Muslera’yı avlayınca, Galatasaray’ın gol yeme hastalığı devam ediyordu. Pozisyonda top taca çıktı mı diyenlere VAR hayır diyor, soyunma odasına temsilcimizin 2-1’lik üstünlüğüyle gidiliyordu.

53’te fark yine ikiydi! Kazanılan kornerde hakem Barış Alper’e önce ikinci sarıyı gösterse de VAR pozisyona inceleme tavsiyesinde bulunmuş, Tymchyk’in müdahalesine penaltı çıkmıştı. Beyaz noktada hata yapmayan Osimhen, takımını rahatlatmıştı.

62’deki kornerde Osimhen biraz dikkatli olsa, tabela bir kez daha değişebilirdi. 66’da Yunus’un sol ayağının dışıyla vurduğu şut kaleyi yalıyordu. 68’deki kornerde Jakobs’un savunamadığı Yarmolenko ağları bulmuştu. Galatasaray laubaliliğinin faturasını yine gol yiyerek ödüyordu. 81’de Yarmolenko yine kafayla skoru eşitliyordu. Uzatmalarda Osimhen kafayı kalecinin kucağına vurunca, mücadele 3-3’lük skorla berabere bitiyordu.

Galatasaray çantada keklik gördüğü maçta bir puana razı oldu. Avrupa Ligi’nin sonuncusu Dinamo Kiev’le berabere kalmak oldukça düşündürücü. Hele bu organizasyonda bir gol atabilen takımdan üç tane yemek çok daha düşündürücü. Artık Buruk’un vidaları ciddi olarak sıkmasında fayda bulunuyor. Bu takıma takviyeler şart. Bazı oyunculardaki düşüş acil müdahale gerektiğini bize söylüyor. Ukrayna ekibine gelince… Ellerinden geleni yaptılar. Kuvvetle muhtemel kendilerinin de beklemediği bir sonuç aldılar.

Unutmamalı; futbol kâğıt üstünde oynanmıyor; oynanmadan da kazanılmıyor!