Aslan kayıplarda
Rigas Skola rüyasında görse inanmayacağı bir puan aldı. Güçleri doğrultusunda iyi kapandılar. Bulduklarını da affetmediler. Bu sezon benzerini yaşarlar mı, zor! Galatasaray’a gelince… Bu kadar güçsüz bir takıma karşı gösterilen performans skandal ötesi.

Avrupa Ligi’nde Galatasaray Letonya deplasmanında… Rakip futbol haritasında pek yeri olmayan bir ülkenin şampiyonu. Kadrolar arasındaki kalite farkı geceyle gündüz gibi ortada olsa da futbol kâğıt üstünde oynanmıyor; çimlerde asgari bir mücadele sergilemek gerekiyor.
Kapılı kutu rakibin Türkçe adı “Riga Futbol Okulu” demekmiş. Euro 2004 playofflarında Şenol Güneş’in çalıştırdığı Türkiye’nin kâbus gördüğü statta ev sahibi varını yoğunu ortaya koymaya hazırlanıyor. Avrupa Ligi’nde oynadıkları Steaua Bükreş maçının bile özetini bulamadığımız hatırlanınca, ayrıca dikkat etmek gerekiyor.
Çok yoğun bir fikstürdeki Galatasaray’da gözler Okan Buruk’a çevrilmiş durumda. Kadıköy’deki derbi zaferini müteakip kazanılan PAOK karşılaşmasındaki performans dosta güven, rakibe korku verirken, cumartesi Kasımpaşa mücadelesinde yaşananlar taraftarın sinir uçlarına dokundu. Usta golcüleri sayesinde üç farklı öne geçen sarı-kırmızılılarda gereken başlayan, gerekse de bitiren 11 oldukça sıkıntılıydı. Her yaptığı müdahaleyle Paşa’yı oyuna daha da ortak eden Buruk’un bu müsabakadan ne dersler çıkardığı merak ediledursun, Riga’da kâğıt üstünde ideal kadro başlıyor. Osimhen’in sakatlığında Icardi beklendiği gibi ileri uçta yerini alırken, haftasonu felaket bir görüntü çizen Mertens’in vites atması, tabela için hayati gözüküyor. Torreira’yla Davinson Sanchez’in takımın olmazsa olmazları olduğunu acı bir şekilde gören Cimbom’da sıkışık takvimde ince ayarlar zorunluluk olarak duruyor. Her puanın, her golün önemli olduğu yeni formatta Aslan kükreyip kendine gelmeyi arzuluyor.
Dengeli başlayan maçta ilk tehlike ev sahibinden geliyordu. Taç çizgisinde başlayan akında topun önüne atlayan Jakobs, hemen akabinde iyi bindiriyor; çaprazdan vuruşunu Ondoa çıkarıyordu. 11’de sağ kanattan Mertens’in çevirdiği topu Icardı çerçeveye yollayamıyordu.
12’de Galatasaray öndeydi. Sezona harika başlayan Yunus’un sürüklediği atakta Icardi indirmiş, Mertens bitirmişti. Golden sonra oyun değişmiyor, Letonya ekibi 11 kişi kalesini savunmaya devam ediyordu. 38’de fark ikiydi! Davinson’un harika pasıyla defansın gerisine sarkan Yunus, kaleciyi avlamıştı. Başlama vuruşundan hemen sonra yine santra yapılıyordu. Davinson’dan topu kurtaran Koouadio’nun gördüğü Ikaunieks ikinci denemesinde fileleri bulmuştu. Soyunma odasına önde giden sarı-kırmızılıların ikinci yarıda vites yükseltip yükseltmeyeceği merak konusuydu…
49’da göz göre göre gelen ev sahibine dur diyen ilk 45 dakikanın kötüsü Abdülkerim’di. O müdahale olmasa, tabela eşitlenecekti. Özellikle Galatasaray’ın sağ kanasından etkili gelen rakibe dikkat etmek gerekiyordu. 54’te geliyorum diyen gol demişti! Yine kendi solundan kelen Rigas Skola, Odisharia’yla beraberliği buluyordu. Kasımpaşa maçındaki gibi felaket bir ikinci devre oynayan Aslan’ın kendine gelmesi gerekiyordu.
64’te Kaan Ayhan’ı çıkaran Buruk, Batshuayi’yi sahaya sürmüştü. Barış Alper’i beke çeken hoca, dizginleri yeniden eline almak istiyordu. Dakikalar geçse de kalite yükselmiyordu. Son bölümde sarı-kırmızılılar bastırıyor, ev sahibi direniyordu. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca, taraflar birer puana razı oluyordu.
Rigas Skola rüyasında görse inanmayacağı bir puan aldı. Güçleri doğrultusunda iyi kapandılar. Bulduklarını da affetmediler. Bu sezon benzerini yaşarlar mı, zor! Galatasaray’a gelince… Bu kadar güçsüz bir takıma karşı gösterilen performans skandal ötesi. Paşa’ya karşı 3-0’ı koruyamadılar, Letonya’da da 2-0’ı. Buruk’un artık şapkayı önüne koyması gerekiyor. Bu takımda bazı oyuncular formayı hak etmiyor. Özgeçmişlere göre değil form durumuna göre ayarlamalar yapmasında fayda var. Aksi takdirde derbi galibiyeti çabuk unutulacak!