Ay’da su bulunmasıyla ilgili keşifler, uzay keşfi ve uzay yolculuğu için heyecan verici bir dönüm noktası. Bu keşifler, insanların uzaydaki potansiyellerinin sınırlarını daha da ileriye taşıyacak ve Ay keşiflerinde yeni bir dönem açacak.

Ay’da sanılandan daha fazla su var
Fotoğraf: NASA

Ay, aslında Sahra Çölü’nden 100 kat daha kurak bir toprağa sahip. Ama buna rağmen, su ile dolu!

Geride bıraktığımız asırlarda Ay’da su olduğuna dair çok ciddi iddialar vardı, hepiniz duymuşsunuzdur. Fakat bunların bilimsel sağlamlığı hep tartışmalı olmuştu. Bu durum, 2020 yılında SOFIA görevinden gelen verilerle değişti: Bu görev sırasında yapılan taramalar, Ay toprağının içinde su molekülleri olduğunu tartışmaya yer bırakmayan şekilde gösterdi.

Ne var ki bu su molekülleri, genellikle sadece Ay’ın kraterlerinde bulunuyor. Çünkü Güneş, bu kraterlere öyle bir açıyla vuruyor ki, kraterlerin bir kısmı hiçbir şekilde ısı ve ışık alamıyor. Bu sayede oralarda su, buz hâlinde kalabiliyor; buhara dönüşüp uçup gitmiyor. Böylece Ay’da kalıcı su rezervleri oluşabiliyor.

Ay’da suyun olması çok hayati bir öneme sahip, çünkü önümüzdeki yıllarda giderek artan sayıda insanlı Ay görevine tanıklık edeceğiz. Örneğin 2025 yılında Ay’a tekrardan insanları indirmeyi planlayan Artemis II görevi, nihayetinde burada kurulacak bir Ay üssüne öncülük edecek. O nedenle Ay’da su bulunduğunu biliyor olmak, görevleri de buna göre planlamayı mümkün kılıyor. Sadece bu da değil: Suyu hidrojen ve oksijene ayırarak roket yakıtı elde etmemiz mümkün. Bu sayede Dünya’dan Ay’a götürmemiz gereken yakıt miktarı da dikkate değer miktarda düşüyor.

Geçtiğimiz hafta uzay görevleri için daha da iyi bir haber geldi: Görünen o ki su, sadece soğuk kraterlere hapsolmuş halde değil, Ay’ın hemen her yerinde, hem de trilyonlarca litreye denk gelecek kadar su bulunuyor! Çin’in Ay’ın bizden uzak yüzüne indirdiği Chang’e 5 uzay aracının topladığı 1,5 kilogram kütledeki kayalar üzerinde yapılan çalışmalar, Ay toprağında krater harici bölgelerde de suyun olabildiğini gösteriyor.

Oluşumunu biliyoruz

Üstelik bu suyun nasıl oluştuğunu da biliyoruz: Ay yüzeyi, milyarlarca yıldır göktaşlarıyla dövülüyor. Ay, İsviçre peyniri gibi delik deşik olmasını buna borçlu. Ama bu meteorlar, sadece Ay yüzeyindeki deliklere neden olmuyorlar; aynı zamanda bu yüksek basınç ve sıcaklık altında, Ay toprağının kimyasını değiştirerek cam yapılı boncuklar oluşmasını sağlıyorlar. Bu boncukların içinde oksijen atomları da bulunuyor. Oksijen, su için ihtiyaç duyulan iki elementten biri. Diğeri de hidrojen. İşte bu hidrojen de Güneş’ten saçılan solar radyasyonla Ay yüzeyine durmaksızın ulaşıyor. Bu hidrojen yüzeyi dövdükçe yavaş yavaş Ay toprağının daha alt katmanlarına da sızıyor ve buradaki cam boncuklarda bulunan oksijenle birleşerek suyu oluşturuyor.

İşte bu su, Ay’da yaşayacak astronotların ihtiyaç duyacağı suyu sağlayabilir. Çünkü yapmanız gereken tek şey, bir miktar Ay toprağı alıp, onu 100 santigrat derecenin üzerine kadar ısıtmak... Böylece suyu buhara çevirerek topraktan ayırabilirsiniz ve sonrasında bu gazı soğutarak (“damıtarak”) içilebilir su elde edebilirsiniz. Üstelik hesaplara göre Ay’da bu şekilde cam boncukların içine hapsolmuş şekilde 270 trilyon litre su olduğu hesaplanıyor!

Ay’da su bulunmasıyla ilgili keşifler, uzay keşfi ve uzay yolculuğu için heyecan verici bir dönüm noktası. Bu keşifler, insanların uzaydaki potansiyellerinin sınırlarını daha da ileriye taşıyacak ve Ay keşiflerinde yeni bir dönem açacak. Ayrıca, bu keşifler, Ay’da insanların kalıcı bir yerleşim kurmasına olanak sağlayacak ve gelecekteki uzay yolculuklarında büyük bir rol oynayacak. Buna şüphe yok.

Tek sorun, Ay toprağını oluşturan 1 milyon parçacıktan sadece 2000 kadarının su molekülleri olması (Apollo görevlerinde getirilen toprakta yapılan incelemeler, su miktarının 1 milyon parçada 47 parça olduğunu göstermişti; Çin’in verileri bu sayıyı fazlasıyla güncelliyor). Dolayısıyla 2 litre su üretmek için yaklaşık 1500 kilogram toprağın işlenmesi gerekiyor. Bu da ciddi bir enerji sarfiyatını, dolayısıyla da karmaşık bir fabrika inşasını beraberinde getiriyor.

Ancak unutmamak gerekiyor ki ABD başkanı John F. Kennedy’nin de dediği gibi insanlık, Ay’a gitmek kolay olduğu için Ay’a gitmiyor. Tam tersine, Ay’a gitmek zor olduğu için Ay’a gitmeyi seçiyoruz. Bu meydan okuma karşısında kendimizi zorladıkça yeni teknolojiler icat ediyoruz, yeni keşiflere imza atıyoruz. Yapılması imkânsız gibi gelen zorluklar, insanlık kendisine bu tip büyük hedefler koyduğunda aşılıyor.

Böyle düşündüğümüzde, aslında yapmamız gereken çok da zor değil: Taşı sıkıp suyunu çıkaracağız.

Bilim, tam da bunu yapabilmek için var!