Partiler, gerek ittifak içinde gerekse kendi amblemleri altında katılacakları 14 Mayıs seçimine dair milletvekili listelerini 9 Nisan’da YSK verdiler. Partilerde listeler üzerinden tartışmalar başladı. Ardından itirazlar da gelecek. Ama asıl büyük gümbürtü, 19 Nisan’da YSK’nin listeleri kesinleştirmesiyle olacak. Dananın kuyruğu o günden sonra kopacak. Çünkü AKP’nin propaganda stratejisinin, HÜDA PAR ve YRP’yle kurduğu tehlikeli işbirliğini perdelemek adına diğer listelere saldırmak olacağı belli. Ancak bu kez, havuz medyası da devletin tüm olanakları da onu kurtaramayacak. Çökerttiği Türkiye’nin, kendinden ve bakanlarından hesap soracağını bilerek, Anayasa’ya aykırı olarak hepsini milletvekili dokunulmazlığına büründürüyor. Kesinleşen bir gerçek şu ki AKP yolcu!

AKP iktidarının hiç de hoşuna gitmeyecek Türkiye’yle ilgili bir rapor, tam da seçim arifesinde yayınlandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2022 yılına dair raporunda, “Türkiye’ye karşı açılan ve karara bağlanmasını bekleyen 480 dava olduğunu” açıkladı.

Konsey’e üye 46 ülkedeki uygulamalara yönelik değerlendirmelerin yer aldığı bu raporda, “31 Aralık 2022 itibarıyla Türkiye’de derdest durumda bekleyen davaların içeriğinin; özellikle ifade ve toplanma özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, yeterli gerekçe olmaksızın gözaltı, soruşturmaların etkisizliği, cezasızlık ve aile içi şiddetle ilgili davalar olarak” belirlenmiş.  Raporda tespit edilen en önemli ihlallerin, “Türkiye’nin AİHM’nin nihai kararlarına uyma yükümlülüğünü yerine getirmediği!”dir.

Ayrıca; iş insanı Osman Kavala ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş davalarına dikkat çeken Komite’nin raporunda, AİHM’nin, 18 Ekim 2017’den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkındaki 10 Aralık 2019 tarihli AKBK kararına uyulmadığı gerekçesiyle Türkiye hakkında resmen, ihlal prosedürü başlatıldığı da” raporda yer almaktadır.

***

Yani giderayak AKP’nin üzerinde uluslararası arenada bir suç yükü daha tescillendi. Aslında YSK, Anayasa’ya rağmen 3. kez cumhurbaşkanlığını kabul etmesi sadece YSK’nin tüm üyelerini Anayasa suçu işlemekle bırakmayacak, Erdoğan’ın yasadışı attığı her imzasının “yasadışı olması gerekçesiyle” yargı önüne çıkmasına neden olacaktır! Baştan beri meşru olamayan bu duruma benim gibi karşı duranlar da var. Örneğin; önceki YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Millî Savunma Bakanlığı Eski Genel Sekreteri Ümit Yalım.

Ömer Faruk Eminağaoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığının YSK tarafından kabul edilmesinin ardından bir kez daha itirazda bulundu. Gerekçesi şuydu;

1-3’üncü dönem engeli:

Recep Tayyip Erdoğan, 10.3.2023 tarihinde Anayasa’nın 116/2’nci maddesi uyarınca seçimlerin yenilenmesi kararı almıştır.

Anayasa’nın 2007 yılında değiştirilen 101/2’nci maddesine göre, "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir."
•Anayasa’nın 101’inci maddesinde 2017 yılında değişiklik yapılmış ise de 101/2’nci fıkra içeriğinde yani bu fıkrada bir değişiklik yapılmamıştır. •2017 yılında Anayasa’da değişiklikler yapılırken, cumhurbaşkanının yetki ve görevleri de artırılmış, ancak bu değişiklik öncesindeki seçimlerin 101/2’nci maddesi dışında kaldığı yolunda Anayasa’ya bir geçici madde de konulmamıştır.

Erdoğan, 2014 ve 2018 yıllarında halk tarafından iki kez cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Seçimlerin yenilenmesi kararı TBMM tarafından değil Cumhurbaşkanı tarafından alındığı için Erdoğan, Anayasa’nın 101/2, 116/3’üncü maddelerindeki ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Yasası’nın 3/2’nci maddesindeki düzenlemeler uyarınca cumhurbaşkanı adayı gösterilemez.”

2- Yükseköğrenim diploması engeli:

Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 101/1 inci, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Yasası’nın 6’ncı maddesi uyarınca yükseköğrenim yapmış olması gerekmektedir.

2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’nın 3/1-a maddesinde yükseköğretim tanımı yapılmıştır. Sunulan diploma/duplikata fotokopisindeki çıkış tarihi gözetildiğinde, eğitim kurumuna giriş tarihi itibarıyla mezun olamama hali açıkça öne çıkmaktadır.

298 Sayılı Yasa uyarınca seçilme yeterliliği konusunda Kurulunuzun yerleşik kararları da gözetildiğinde; yaş, adli sicil, askerlik durumu ve diploma konuları tam kanunsuzluk kapsamında kurulunuzca doğrudanda araştırılıp incelenebilen konulardandır.

Bu somut durum, gerekli araştırma yapılmasını zorunlu kılmakta, gerekli araştırma yapıldığında da bu konudaki engel durum Kurulunuzca da saptanmış olacaktır.

***

Ümit Yalım ise; Erdoğan’ın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde 20 Türk adası ve 2 Türk kayalığının savunulmadan Yunan askerine teslim edilmesi nedeniyle “vatana ihanet suçuyla” Erdoğan’ın aday olamayacağı gerekçesiyle YSK’ye 3 kez itiraz etmiştir.

Çağdaş, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkmak için sinsice uğraşan, gençleri dindar ve kindar yetiştirmek için Taliban ve Hizbullah anlayışını öne çıkaran, emperyalist işgale geçit vermeye hazırlanan bir anlayışı sandığa gömmek için, sağcıyla solcusuyla bir olmak, emek, hak ve özgürlükler adına bir büyük görev olmalıdır. Yurttaşların refah, mutluluğu ve kalıcı bir barış ancak, böyle bir erdemli sorumlulukla sağlanır.

Kısaca; tüm tartışmaları bir yana bırakarak, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı yapılması ve Meclis’in büyük çoğunluğuna ulaşılması tek hedef olmalı. Ve unutulmamalıdır ki, azgın azınlığın kararttığı ülkemize aydınlık yarınlar, ancak demokrasiyle gelebilir.