Ayrışmalar, tartışmalar, bölünmeler; Avrupa solunda neler yaşanıyor?
Kapitalist-emperyalist krizin neden olduğu sarsıntıların Avrupa solu üzerindeki semptomları her ülkede farklı şekillerde kendisini gösteriyor. Syriza ve Die Linke bölündü, Halk Cephesi’nde ayrışmalar, İtalyan solunda ciddi tartışmalar var. Avrupa solunda yaşanan tartışmalar yeni krizlere gebe.
Kapitalizmin derinleşen krizi, neo liberal saldırılar, emperyalist müdahaleler ve durmayan savaşlar… Paylaşım rekabetinin şiddetlendiği, güç mücadelesinin farklı tezahürlerle kendisini gösterdiği bugünkü jeo politik iklimde büyük bir alt üst oluş yaşarken kapitalist-emperyalist barbarlığın neden olduğu sarsıntıların Avrupa solu üzerindeki semptomları kendisini farklı şekillerde gösteriyor.
Avrupa solu büyük bir ayrışma ve tartışmaların merkezinde. Yunanistan’da, Almanya’da, İspanya’da, Fransa’da, İtalya’da ve daha pek çok ülkede sol-sosyalist güçler büyük bir dağınıklık içerisinde. Ayrışmalar, kopmalar, bölünmeler, tartışmaların sarstığı Avrupa solunda yeni yol arayışları oldukça sarsıntılı geçiyor.
YUNANİSTAN: SYRIZA’DA TÜRBÜLANS
Ana muhalefet partisi Radikal Sol Koalisyon - İlerici İttifak-Syriza büyük bir türbülansın içinde. 7-8 yıl önce büyük bir sükseyle iktidara gelen Syriza eline geçen fırsatı tepince irtifa kaybetmeye başladı. Son iki seçimdir ana muhalefet olarak sandıktan çıksa da Amerika’dan ithal Stefanos Kasselakis eylül ayında partinin merkez komitesi tarafından görevden alınınca yeni bir parti kurduğunu açıkladı. Adı henüz konmayan “yeni parti” içim Syriza’dan istifalar başladı, dün de 4 vekil birden ayrıldıklarını açıkladı. Kasselakis, geçen Cuma günü Atina'da Syriza’nın kongresinin yapıldığı salona dahi sokulmamıştı. Bunun üzerine parti kurma kararı alan Kasselakis, “Bugün bir hareket yaratılıyor, bir demokrasi ve özgür yurttaşlar hareketi.” Syriza’nın olağanüstü kongresi çerçevesinde parti liderliği için dört aday; Sokratis Famellos, Pavlos Polakis, Nikos Farantouris ve Apostolos Gletsos için 24 Kasım ve 1 Aralık’ta oylamalar yapılacak.
İTALYA: BİR BÖLEN OLARAK GÖÇMENLER
Avrupa’ya yönelik göç akınının merkez üslerinden olan İtalya’da da sol kriz içinde. Özellikle göçmen meselesi solda ciddi tartışmaların nednei. Aşırı sağcı Georgia Meloni yönetiminin göçmen politikası solda da kafa karışıklığına neden olmuş durumda. Komünist Yeniden Kuruluş Partisi, Halkın Gücü ve İtalyan Komünist Partisi koalisyonu Emilia Romagna seçimleri için aday ve programını sunsa da kriz daha derinlerde. Göç ülkesi İtalya’nın göçmenleri Arnavutluk’a göndermesi sosyalist solun büyük kesimi tarafından eleştiriliyor. Komünist Yeniden Kuruluş Partisi (Rifondazione) “Arnavutluk modeli” olarak ifade edilen mültecilerin yollanmasına şiddetle karşı.
FRANSA: HALK CEPHESİ’NDE KOPUŞLAR
Temmuz ayında yapılan seçimin ikinci turunda aşırı sağa karşı son anda oluşturulan sol ittifak Yeni Halk Cephesi’nde işler yolunda gitmiyor. Parlamentoya birinci sırada girse de Macron tarafından hükümeti kurma yetkisi elinde gasp edilen Yeni Halk Cephesi etkin muhalefet stratejisini hayata geçirse de kendi içinde de ciddi tartışmalarla cebelleşiyor. Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Hareketi’nin ve Halk Cephesi’nin lideri Jean-Luc Mélenchon’a karşı itirazlar yükseliyor. Melenchon’a ittifakın yönelimleri konusunda eleştiriler yönelten François Ruffin ittifaktan ayrıldı. LFI milletvekili Ruffin, “Fransa'nın yarısı değil tamamı” diyerek siyasi yelpazenin genişletilmesini savunuyor. l'Humanité’deki yazılarda Ruffin ile Jean-Luc Mélenchon arasında solun stratejisine dair iki vizyonun çatıştığı kaydediliyor. İtitfaktan ihraçlar, istifalar, çekilmeler de sürüyor. Aynı zamanda 2027 cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik de kimin aday gösterileceğine dair tartışmalar şimdiden başladı. 2027 cumhurbaşkanlığı seçimi Yeni Halk Cephesi içinde zaten kırılgan olan anlayışı da da kırılgan hale getiriyor. LFI, Mélenchon'un tek adaylığı için baskı yapıyor. İttifakın diğer bileşenleri ise kendi gruplarının liderlerini aday gösterme niyetinde.
Raphaël Glucksmann'ın yanı sıra, Bernard Cazeneuve ve Carole Delga’nın liderlik arayışları da başlamış durumda. Bu isimler Jean-Luc Mélenchon ve arkadaşlarıyla yollarını ayırmak isteyenleri etrafında toplama arayışında.
ALMANYA: DIE LINKE’DE İRTİFA KAYBI
Avrupa solunun en büyük aktörlerinden birisi olan Alman Die Linke’de şubat ayında yaşanan büyük arışma sonrasında Sahra Wagenknecht kendi hareketini kurdu. BSW hareketi eyelet seçimlerinde Die Linke’den daha fazla oy alarak eyelet parlamentolarında üçüncü konuma geldi. Sachsen, Thüringen ve Brandenburg eyaletlerindeki koalisyon hükümeti çalışmalarında kilit konumda. Ancak gerek bu eyaletlerdeki hükümet görüşmelerine dair BSW hareketi içinde de anlaşmazlık söz konusu. Ezgi Güneytepe geçen hafta çıkan yazısında Die Linke ve BSW içindeki ayrışma noktalarını özetlemişti. BSW'nin eyalet yönetimi, “Erfurt uzlaşması”na onay vermedi, Wagenknecht de bu anlaşmayı sert bir dille eleştirdi. Eyelet seçimlerinde hüsranı yaşayan Die Linke, Almanya'da yapılması planlanan erken genel seçimlerde liste başı adayları olarak Jan van Aken ve Heidi Reichinnek’i gösterdi. Partinin hedefi yüzde 5 barajını aşmak.
Sol Parti Eş Genel Başkanlıklarına ise bir süre önce Ines Schwerdtner ve Jan van Aken getirilmişti. Van Aken, seçim kampanyasında sınıf mücadelesi yürüteceklerini belirterek, "Bu zamanlarda güçlü bir Sol Parti'ye, Almanya'da güçlü bir sola ihtiyacımız" var" diyerek izleyecekleri hata dair mesajlar verdi.
SOLUN-SOSYALİSTLERİN TEMEL AYRIŞMA NOKTALARI
• Göçmenler: Göçmenler meselesi solun en büyük böleni konumunda. Savaşların, çatışmaların, krizlerin neden olduğu durmayan göç akınına karşı sol, kapsamlı-sistemli bir ortak tavır geliştirebilmiş değil. Ülkeden ülkeye “göç akınına yaklaşım farklılık arzediyor. Örneğin Alman Die Linke'deki bölünmenin ana etkenlerinden birisi göçmen politikalarıydı. BSW, göçmen politikaları konusunda "aşırı sağ-merkez sağ" ile benzer çizgiyi savunacak konuma gelmişti.
• Ukrayna savaşı: Göçmenler gibi bir diğer en önemli bölen de Ukrayna-Rusya savaşı. Ukrayna savaşına yaklaşım ve Rusya’ya karşı alınması gereken tavır konusunda solun her katmanı kendi içerisinde de farklılaşıyor. Avrupa solunun önemli bölümü Ukrayna’yı desteklerken bir bir kesimi ise bunun bir emperyalist kapışma olduğunu vurgulayarak NATO’cu politikaları reddediyor. Hükümetlerin savaş politikalarını teşhir ediyor. Alman Die Linke içindeki ayrışmaların önemli madde başlıklarından birisiydi Ukrayna savaşı.
• İsrail-Filistin savaşı: Avrupa solunun sınıfta kaldığı temel konuların başında geliyor İsrail. Özellikle Alman ve Fransız solunun bu konuda küme düştüğünü söylemek mümkün. Neredeyse solun tamamı İsrail’den yana tavır belirlerken Filistin meselesi Hamas’a indirgenerek siyonist yönetiminin insanlık dışı barbarlığına örgütü ve açık destek sunuluyor.
• Sınıf siyaseti: Sosyal demokratlaşmaya başlayan sol-sosyalist hareketlerin sınıf siyasetine yaklaşımları yıllardır süren tartışmalardan birisi. Sendikalarla kurulması gereken bağdan, toplumun dışına itilmeye çalışılan kesimlere kadar bir dizi konuda ayrışma söz konusu. Sınıf kılavuzunu kaybeden solun, egemen siyasete teslim olması Avrupa solunun en büyük handikaplarından. Sol-sosyalist partiler içindeki “sol” kanatların hamleleri dikkat çekse de genel yönelimi belirleyebilmiş değil.
• Düzene karşı mücadele: Neo liberal politikaların neden olduğu yıkım tüm Avrupa sathında kitleleri vurmaya başlarken bu politikalarla mücadele konusunda solun-sosyalistlerin yaklaşım farklılıkları parti-örgüt-ittifaklar içinde ayrışmalara yol açıyor. Uzlaşmacı siyasete mahkum olan, reformist politikalar öneren yapılara karşı daha dipten gelen sistemi direkt hedef almayı öneren yaklaşımlar arasındaki sürtüşmeler keskinleşiyor.