Azalan gerçeklik
Trump'ın Zelensky'yi azarladığı Beyaz Saray'daki o toplantıyı izlemek her şeye rağmen yine de şok ediciydi. Kapalı kapılar ardında belki çok daha fenaları olmuştur ama bu şekilde, tıpkı detekti ve pek çok kirli sırrın ve ilişkinin boca edildiği TV'lerdeki sabah programlarına benzemişti. Olaya dair yorumları okuyunca taraflara göre herkes bambaşka şeyler söylüyor, bambaşka şeyler görüyordu. Çin'e ya da Rusya'ya yakın olanlar başka, ABD'deki Demokratlara ya da Cumhuriyetçilere göre başka, Avrupa'ya göre başka. Böylesine bir zıtlık, bariz olanı bu denli çarpıtmak, Post-truth gerçeğini daha çok gözümüze sokuyor.
POST-TRUTH
Post-truth hakkında yapılan tartışmalarda özellikle Nietzsche'ye gönderme yapılır, hakikatin değer kavramıyla yer değiştirmesinden dolayı gerçekliğin de güç iradesine göre değiştiği... Hakikatten vazgeçildiğinde, zenginliğe ve güce sahip olanlara gerçeği yaratma gücü verilir. İnsanlar belli bazı temel gerçekler hakkında anlaşmaya varamazlarsa kamuoyu oluşmaz, parçalanır. Bu yüzden hukukun üstünlüğü gibi şeylerin önemi kalmaz, kurumlar, teamüller ve gelenekler boşa çıkar, komplo teorileri ve çeşitli kurgulanmış gerçeklikler içinde gücü kim ele geçirdiyse ona göre şekillenir her şey. Bir yandan buna dijitalleşme de eklenince...
YARATICI YAŞAM
'Totalitarizm Çağında Psikanaliz' adlı derleme kitapta Sally Alexander, Winnicott'tan bahsediyor: "Winnicott, insanların sadece özgürlük istediklerini ve bundan zevk aldıklarını varsaymanın tehlikeli olduğunu belirtmiştir. İnsanlar özgürlükten korkarlar ve zaman zaman kontrol edilmeye doğru çekilme eğilimindedirler." Buna bir de tüketim toplumunun neden olduğu tekil yaşama zorunluluğu ve zorluğu eklenince, özgürlük inkârla birlikte var olmaya başlar. Winnicott için demokrasiyi besleyen en önemli şey, bebeklerin yeterince iyi evlere, yeterince iyi ortamlara sahip olmasıydı. Rahim, meme, anne bedeni, ev, sokak, kurum, park, her şey birbirinin devamı olma özelliği taşıyordu. Ortak yaşam alanları bu yüzden hayati bir öneme sahipti. Çocuktaki yaratıcı yaşam kapasitesine göre özgürlükten korkma ya da özgürlüğe sahip çıkma gelişiyordu. İki yaşındaki bir çocuk, ona gösterdiğim kâğıttaki bir resmi sanki dokunmatik ekrandaymış gibi parmaklarıyla büyütmeye çalışmıştı. İçine doğduğu dijital dünya, gerçeklik algısını şimdiden değiştirmeye başlamıştı.
KUŞATMA
Freud'un insan artık kendi evinin, yani zihninin efendisi değildir dediği gibi, Winnicott'a göre de birey, hem içeriden, hem dışarıdan tamamen kuşatılmıştır, başkalarının ya da fikirlerin cazibesi ve tehdidiyle; kendisinin bile bilmediği duygular ve dürtüler tarafından yönlendirilmiştir. Bütün bu kuşatmayı yaracak ve kendi yaratıcı kapasitesini ortaya çıkaracak tek şey, Hannah Arendt'in de ısrarla söylediği gibi gerçeklikle yüzleşmedir. Winnicott'a göre yüzleşmemiz gereken asıl gerçeklik, "düşmanlarımızdan daha iyi olmadığımız"dır. Sally Alexander şöyle yazmış Winnicott'la ilgili: "Dünyadaki tüm açgözlülük ve suçluluk duygusunun kendi kalplerimizde değil de başkalarının kalplerinde olduğunu hayal ederek sahte bir erdemlilik duygusuna kapılmamak konusundaki ısrarı, siyasi düşünceye bilinçdışı fantezi ve iç gerçeklik boyutunu dahil etmektedir." Winnicott ve Arendt'in bahsettiği tarihsel sorumluluk, sadece dışımızda olup bitenlerle ilgili değil, zihnimizin derin dehlizlerinde barınan, herkesin bildiği ama unuttuğu açgözlülük ve şiddetle yüzleşebilme cesaretimizi de kapsar.
YOKSULLUK
Winnicott'un bize söylediği şey, bebeklerin duygusal yoksunluk yaşaması yoksulluktan daha beter olsa da. Sally Alexander, "savunmasızları koruyabilecek çevresel hüküm anlayışı anneden topluma, sokağa, polis devletine ve yasaya kadar" uzanır diye yazmış. Bugün çocuklar çocukları öldürüyor artık sokaklarda. Trump gibilerin, diktatörlerin, düşmanlarından daha iyi olduklarını düşünen hiç kimsenin umurunda olmadı bebekler. Küçük bir gazete haberi: "UNRWA, Gazze’de son bir haftada dondurucu soğuktan hayatını kaybeden bebeklerin sayısının 7’ye yükseldiğini açıkladı."