Google Play Store
App Store

Kaş’ta turistik bir işletmenin yöneticisiyle oturuyoruz. Erdoğan da televizyonda, AKP’nin 23’üncü yaş günü töreninde, “Neredeen nereyee” bölümünde; “Turizmde ülkemizi ziyaret eden kişi sayısını 15 milyondan yaklaşık 57 milyona, turizm gelirimizi de 55,9 milyar dolara çıkardık” diyor.

Karşımdaki yüze acı bir tebessüm gelip yerleşiyor. “İşler geçen yıla göre yarı yarıya düştü” diyor. “Burada aylık ücret 1 birim maaş, 3 katı da bahşiş şeklinde olurdu. 15 bin maaşsa, 45 bin de bahşiş. 1’e 3 hesabı yapardık. Bu yıl bu, 1’e 0.75’e düştü! Masalar arasında dolaşırken, yabancıların ‘1 biraya 5 avro veriyoruz, bir de bahşiş mi vereceğiz!’ dediğini duyuyorum.

Bahşiş mafiş yani, çünkü turizm mafiş! Mafiş Arapça ama bizim argomuzun da baş tacı. “Yok, kalmadı, bitti” anlamında bir sözcük.

10 yıl sonra CHP’ye geçen Kaş’ın Belediye Başkanı Erol Demirhan, 31 Mart’tan beri hem eskiden kalan 500 milyon kadar borçla boğuştuğunu, hem de geniş bir coğrafyaya yayılmış Kaş’ın sorunlarına yetişmeye çalıştığını anlatıyor. Şimdiye kadar 250 milyon TL kadar borç ödemişler.

Demirhan, tertemiz denizi, yarım saatte ulaşılabilen yaylaları ve 4 mevsimlik potansiyeli ile dünyanın sayılı turizm merkezlerinden olan Kaş’ta durumun hiç parlak olmadığını her gün konuştuğu esnaftan dinliyor. Etrafta insanlar var ama para harcayamıyorlar. Üstelik Kaş "Bir lahmacun 1000 TL’ye" denilen yerlerden değil, tipik esnaf lokantaları da var.

Başkan’ın dünyanın en iyi 50 plajından biri olan Kaputaş’a dair sözleri turizmin durumunu gayet net ortaya koyuyor: “Kaputaş’a her gün 3 bin kişi giriyor. Orada harcadıkları para kişi başı 60-70 TL civarında. 2 Avrodan az! İnsanlarda para olsa harcarken böyle dikkatli davranırlar mı? Kaş turizminin sorunu ekonominin genel halinden bağımsız değil.

Kaş’ın en önemli sorununun trafik, AKP’nin verdiği en büyük zararın da kaçak yapılaşma olduğunu söyleyen Demirhan’a göre, son yıllarda birçok yer yabancılara satılmış, yerliler onlara işçi olmuş!

CHP’nin genç ilçe başkanı Mehmet Arıkan, AKP yönetiminde memleketin orta üst sınıf ailelerinin bile tatile bütçe ayıramaz hale geldiğini vurguluyor ve ekliyor: “Biraz da kendimiz ediyor kendimiz buluyoruz. Geçen yıl evlerini 40 bin liraya Ruslara kiraya verenler oldu!

Her bütçeye göre yer olsa da içinde 4 köfte olan bir tabağın 400-500 liraya satılması insanları daha ucuz buldukları Yunan adalarına yönlendiriyor.

Kaş’ın karşısında 6 km mesafede Meis adası var. Kaş’tan tekneyle oraya gidiş-dönüş 35 Avro! Yunanistan’ın adalar arası yolcu taşıyan feribotuyla Meis’ten 125 km uzaktaki Rodos’a gitmek ise 17.5 avro!

Kaş dalış turizminin merkezlerinden. Yusuf Ziya Şülekoğlu 12 Eylül’de girdiği cezaevinden çıktığından beri bu sektörde, Naturablue adlı teknede dalış öğretmenliği yapıyor. Geçen bayram, tanıdıklarının yüzde 50’si Yunan adalarına gitmiş.

Şülekoğlu, ellerinde bir torba para varken, halkın kuruşuna dokunamayız diye ona el uzatmayan ve parasızlıktan vapura trene kaçak binen devrimci bir ahlakın taşıyıcılarından. (Bkz. Youtube - Bedel Ödeyenler: 40. Yılında 12 Eylül)

Sadece Kaş’ı değil, dalış sektöründeki hemen herkesi tanıdığını vurgulayarak anlatıyor: “Geçen sene 15-20 kişi ile çıktığımız dalışa bu sene 2-3 kişiyle çıkıyoruz. Bu şekilde maliyetleri karşılamak olanaksız. Benim işim geçen yıldan buyana en az yüzde 40 düştü. Geçen yıl 5 yabancı grup gelmişti bu yıl 1 geldi. Nisan, Mayıs, Haziran tümüyle boş geçti. İşi yüzde 70-80 düşenler var. Sorun genel olarak ekonomik durum. Konaklama, yemek… Hükümet dövizi bir yerde baskılıyor bu da Türkiye’yi yabancı turist için pahalı hale getiriyor.

Neredeen nereyee! Turizm mafiş, bahşiş mafiş. Yalnızca Kaş’ta değil, genelde durum bu!