Google Play Store
App Store

Bizler, çocuklarımızın ne giydiklerine karışmayı ayıp biliriz. Onlar ne giyeceklerini bilirler. Bizler, Bakan’dan ve eğitim yöneticilerinden çocuklarımızın okudukları okullarda aldıkları eğitimin niteliğiyle ilgilenmelerini bekleriz.

Bakan Tekin biz velileri şaşırtmamaya devam ediyor
Veli-Der Bakan Yusuf Tekin’i pek çok kez protesto etti.

Necati KALAFAT*

Göreve geldiğinden beri eğitim öğretim süreci bileşenlerinden eleştiriler alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Gebze’de yaşanan askılı kıyafet ile gelen öğrencilerin mezuniyet törenine alınmaması meselesine verdiği tepkiyle eleştirilerimizin boşuna olmadığını kanıtladı.

Bakanlık koltuğuna oturduğundan beri ÇEDES ve manevi danışmanlık, Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli, öğretmenlik meslek kanunu gibi başlıklarla eğitim sisteminin laik içeriğinin ve kamusal eğitimin altını boşaltmaya çalışan Bakan, Gebze’deki olayı münferit bir olay gibi görerek teknik mazeretlerle açıklamaya çalıştı. Konuyu öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin birkaçının yaptığı hata olarak değerlendirip kılık kıyafet meselesi olmadığına, davetli listesi ve sınırlaması olduğuna vurgu yaptı.

Sorumlular hakkında gerekli soruşturmanın başladığını ifade etti. İlk bakışta bu değerlendirme ikna edici gibi gözükse de hükümeti ve Bakan Tekin’i tanıyan bizlere göre, gündemi kendi çıkarları açısından belirleme çabasından başka bir durum değildir.

Öğretmenleri "kamu tarafından fonlanan unsurlar" olarak gören zihniyet, kamunun fikri belirleyiciliğinin okullara yansıyacağını öngörür. Öğretmenler, eğitim emekçileri hatta okulda bir gün bile çalışmış bulunan herkes bilir ki mezuniyetler çocuklarımız için önemlidir.

Zaten gençlerin gelecek umutlarının tükendiği, geleceklerini şekillendirmeye yönelik iddialarının olmadığı bir eğitim öğretim sürecinde en azından arkadaşları ve aileleriyle bir gün mutlu olacak çocukların giydikleri kıyafete karışılması, o kız çocuklarının toplumsal yaşamdan çıkarılması, evlere kapatılması karanlık düşüncesinin bilinçdışı yansımasından başka bir şey değildir.

Bizler, çocuklarımızın ne giydiklerine karışmayı ayıp biliriz. Onlar ne giyeceklerini bilirler.

Bizler, Bakan’dan ve eğitim yöneticilerinden çocuklarımızın okudukları okullarda aldıkları eğitimin niteliğiyle ilgilenmelerini bekleriz.

Bizler, mezun olduktan sonra bir üst eğitim kurumuna gidebilmelerine bakarız.

Bizler, okudukları yüksek eğitimden sonra yaşamlarını insanca sürdürebildikleri işlerinin olmasıyla ilgileniriz.

Analitik düşünce ve bilimsel sorgulama yetenekleri bu tartışmalarla köreltilmiş gençlerin bu ülkeye faydası olmayacağını biliriz. Bu düşünceleri, aldıkları cemaat eğitimleri ile yok edilmiş karanlık zihniyetli Milli Eğitim bürokratlarının da kendilerine benzeyen bir nesil yaratma çabasına da izin vermeyiz. Çocuklarımızın giydiklerine karışmayın. Birçok şeye, açlığa, yoksulluğa, bize yaptığınız baskıcı uygulamalara o ya da bu gerekçeyle sesimizi çıkaramıyor olabiliriz ama mesele çocuklarımızın yaşamlarına karışmaksa biz veliler onları korumaktan imtina etmeyiz.

Bu vesileyle başta Gebze’de mezun olan tüm çocuklarımızın sonra memleketin her yerinde umutlarını biraz daha koruyup geleceklerini kurmaya çalışan gençlerimizin ne giydikleri ve ne düşündüklerinden bağımsız, mezuniyetlerini kutlar; insanca bir yaşam sürebildikleri, hayallerinin hep gerçek olduğu bir hayat dileriz.

*İzmir Veli-Der Başkanı